USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MAZLUM COĞRAFYA

15-08-2018

 

Albert Einstein, Mart 1933´te yayımladığı Manifesto´da ?Seçme şansım olduğu sürece yalnızca politik özgürlük, hoşgörü ve yasa önünde eşitliğin kural olarak kabul edildiği bir ülkede yaşamayı tercih ederim. Politik özgürlük, herkesin politik görüşlerini sözlü ve yazılı olarak ifade edebilmesi; hoşgörü ise tüm görüşlerin saygıyla karşılanması anlamına gelir.? demişti. Bu beyan, yalnızca Einstein´ın bir Alman Yahudisi olarak doğduğu ve vatandaşı olduğu Nazi Almanya´sından ?özgürlükler ülkesi? (!) ABD´ye sığınmasının gerekçesini ihtiva etmekle kalmaz; ayrıca, altına herkesin ortak imza atabileceği evrensel bir bildiri mahiyetindedir.

Ancak manifestonun devamında ?Bugünün Almanya´sında bunlar geçerli değildir.? diyerek tercih ettiği ABD´yi politik özgürlük, hoşgörü ve yasa önünde eşitliğin kabul edildiği bir ülke olarak işaretlemesi, o gün için olduğu kadar bugün için de gerçeği yansıtan bir tespit değildir; velev ki bu tespiti Einstein´e yapmış olsun. Bu iddia, büyük Fizik dehası açısından ABD´nin ancak kendisine uygun bir yaşam alanı olduğu anlamını taşır.

?Beyaz adam?ın XV. asırda adım attığı günden itibaren asimilasyona ve köleleşmeye direnen herkesi öldürdüğü Kuzey Amerika, dünyadaki mazlum coğrafyaların en büyüklerindendir. ABD, yakın tarihe kadar siyahların, solist olarak sahnesine çıkabildikleri konser salonlarına seyirci olarak giremedikleri ayıplı bir ülkedir. Bu ülkede 1970´lerin başında Mississippi Üniversitesinde öğrenci olma talebinde bulunan bir siyahî, aklından zoru olduğu düşünülerek psikiyatri kliniğine sevk edilmiştir. İçlerinden birinin iki dönem üst üste başkanlık yapması bile, siyahîleri hiçbir zaman seçkin beyazların şerrinden emin kılmaya yetmemiştir. Polis terörü, kafası estikçe potansiyel suçlu olarak gördükleri siyahların canlarına kıymaya hâlen devam etmektedir. ABD´nin yüzü, kendi demokrasi tarihi açısından zulmettiği siyahîlerinkinden daha karadır.

ABD´nin kendi bünyesindeki demokrasi kusurlarından başka bir de dünyayla münasebetleri bakımından itiyat edindiği, vazgeçemediği ayıpları var. Demokrasi getirme vaat ve iddiasına dayanan dünyaya müdahale alışkanlığına Birinci Dünya Savaşı´ndan itibaren müptela olan ABD, dilediği memleketlerde önce fitne fücur ile müdahaleye uygun bir vasat hazırlıyor, sonra da buralarda yeni silahlarını test ediyor. Geride ABD´nin hegemonyası uğrunda akıtılan kan ve gözyaşı, milyonlarca mağdur ve mazlum insan?

ABD´nin karakol komutanlığı yaptığı bugünkü dünya, koskoca bir mazlum coğrafyadır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?