USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SİVAS MEVLEVİHANESİNDE GÖREV YAPAN SON ÇELEBİ AİLESİ

05-04-2021

Sözün başında, bu makalenin vücuda gelmesinde büyük emekleri olan, ellerindeki belgeleri büyük bir olgunluk ve özverili ile bizimle paylaşan Ahmet Turan Çelebi’nin oğulları Hüsâmeddin ve Sadreddin Emir ağabeylere teşekkürlerimi sunarım.

Sivas’ın eski ve köklü mahallelerinden birisi olan “Mevlana Mahallesi” ismini bir zamanlar bağrında barındırdığı “Mevlevî Tekke ve Dergâhı”ndan almaktadır. (Ömer Demirel, Mevlevihane’den Mevlana Caddesi'ne, Sultan Şehir Dergisi, Mart-Nisan-Mayıs 2007 Yıl:1, Sayı:2 Sayfa:20–23.) Anadolu’da kurulan ilk Mevlevihanelerden birisi olarak kabul edilen bu mekândan (Bu Mevlevihane’yi Ulu Ârif Çelebi’nin yaptırdığı belirtilmektedir. KMMA, Dosya no:51/40, 65/4; Ahmed Eflaki, Âriflerin Menkıbeleri, Çev: Tahsin Yazıcı, İstanbul 1989, c.II, s.259–269.) günümüze, adından başka, hiçbir emaresi kalmamıştır. Tekkelerin kapatılmasından sonra tamamen yıkılan bu mekânda, kurulduğu günlerden faaliyet gösterdiği son güne kadar birçok gönül insanı çeşitli görevler üstlenmişlerdir. Bu hizmet durağında görev üstlenen kimselerin XIX. Yüzyıla kadar olanlarının isimleri bilinmemektedir. Bu dönemden sonraki şeyhlerin kimler olduğu hakkında kendisi de Sivas Şeyhi olarak görev yapan Mehmed Reşîd Çelebi, Konya’ya gönderdiği bir mektup da şu kimselerin isimlerini zikretmiştir: Şeyh Mustafa Dede (1808–1817), Oğlu Şeyh Mehmed Dede (1817–1925), Trabzonlu Mehmed Niyazi Dede (1825–1835), Ürgüplü İbrahim Dede (1835–1843), Kütahyalı Şeyh Ali Dede (1843–1850), Sivaslı Şeyh Bahşî Dede (1850–1852), Konyalı Şeyh Mehmed Bahâüddin Çelebi (1856–1885). (Nejat Göyünç, Sivas Mevlevihanesi, IX. Vakıf Haftası Kitabı, Ankara 1992, s.84.)

Biz bu çalışmamızda türbeler ve tekkelerin kapatılmasına kadar bu dergâhta görev yapan son şeyhlerden bahsetmek istiyoruz. Bu cümleden olarak gündeme taşıyacağımız şahıslar, Konyalı Şeyh Mehmed Bahâüddin Çelebi, oğlu Mehmed Reşîd Çelebi, onun oğlu Ahmet Turan Çelebi ve Mehmed Reşîd Çelebi’nin kardeşi Hüsâmeddin Çelebi’dir. Bazı kaynaklarda son şeyh olarak Reşîd Çelebi zikredilmekte (Ömer Demirel, Osmanlılar Dönemi Sivas Şehri-Makaleler-, Sivas Mevlevihanesi ve Mevlevî Şeyhlerinin Sosyal Hayatlarına Dair Bazı Tespitler, Sivas Valiliği İl Kültür Turizm Müdürlüğü Yayınları, Sivas 2006, s.152.) ise de elimizde bulunan bir mektuba binaen bu dergâhta görevlendirilen Ahmet Turan Çelebi (Torunlarından edindiğimiz bilgiye göre Ahmet Turan Çelebi, amcası tekkeye şeyh olunca tekkede Neyzenbaşı ve Mesnevîhan olarak görevlendirilmiştir.) ve tekkelerin kapatılmasına kadar burada görev yapan Hüsâmeddin Çelebi (1313/1895 Konya Salnamesi, s.312.) hakkında da bilgi sunmayı düşünüyoruz.

1. Bahâüddin Çelebi (ö.1302/1884–1885)

Bahâüddin Çelebi, Konya’da Hz. Mevlânâ’nın on yedinci göbekten torunu olarak dünyaya gelmiştir. Babası Mustafa Çelebi, dedesi Bayram Çelebi onun da babası Mehmet Ârif Çelebi’dir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1855–56 yılında Sivas’a şeyh olarak atanması ile Konya’dan ayrılmış ve vefatına kadar bu görevini devam ettirmiştir. 1884–1885 yıllarında vefat ettiği anlaşılan Bahâüddin Çelebi bugün “Yarı Açık Cezaevi” olarak kullanılan binanın önündeki “Mevlevî Şeyhleri Mezarlığı”na defnedilmiştir. Kabri hâlen buradadır ama bina kamulaştırılınca kabirler yıkılmıştır ve kabri binanın bahçesinde kalmıştır. Torunlarından edindiğiniz bilgilere göre Bahâüddin Çelebi’nin yıkılan kabrinin mezar taşı daha sonra “Tek Mezar” olarak bilinen Şuayb Dede’nin kabrinin başına dikilmiştir.

Bahâüddin Çelebi’nin, hanımının ismi Mevlüde Hanım’dır ve bu evliliklerinden Mehmed Reşîd Çelebi, Hüsâmeddin Çelebi ve Ahmed Çelebi (Konya’ya yerleşmiştir. Çocuğu olmamıştır.) isimlerinde üç erkek çocukları dünyaya gelmiştir. (Bahâüddin Çelebi’nin birden fazla evliliğinden bahsedilmektedir. Diğer evliliklerinden de kızları olan Bahâüddin Çelebi’nin kızları, Ayşe Hatun (Sivas’ta evlenmiştir), Şerife ve Rabia Hatun (Konya’ya yerleşmişler) ve Emetullah Hatun (Sivas’ta kalmıştır)’dur.)

Bahâüddin Çelebi, Konya’da 1001 gün çilesini değerli üstatlarının gözetiminde tamamlayarak (Torunlarından Hüsâmeddin Bey’den aldığımız bilgiye göre Bahâüddin Çelebi’nin üstadı Konya’da makam Çelebisi olan Ferruh Çelebi’dir. Ayrıca kendisinin İstanbul Yenikapı Mevlevihanesi’nde yetiştiği de bildirilmektedir.) Mesnevîhan, Semazen ve Mutrıb Heyeti Başkanı olarak Sivas’a atanmıştır. 18 Hizmet Kolu’nun hepsini başarı ile tamamlayarak bu göreve lâyık görülen Bahâüddin Çelebi hakkında bilgilerimiz bunlarla sınırlıdır.       

  1. Mehmed Reşîd Çelebi (ö.1328/1911) 

Babası Bahâüddin Çelebi’nin vefatından sonra Konya’dan Sivas Mevlevihanesi’ne oğlu Mehmed Reşîd Çelebi atanmıştır. Mehmed Reşîd Çelebi, Konya’da dünyaya gelmiş babasının Sivas’taki görevi nedeni ile Sivas’ta hayatını devam ettirmek durumunda kalmıştır.

Mehmed Reşîd Çelebi’nin hanımının ismi de Mevlüde’dir ve bu evliliğinden sadece Ahmet Turan Çelebi isminde bir oğlu dünyaya gelmiştir.

Mehmed Reşîd Çelebi, babası Bahâüddin Çelebi’nin gözetiminde Mevlevîliğin usûl ve erkânlarına göre yetiştirilmiştir. Sivas’taki bu göreve atanmasında sağlam bir altyapı ile yetişmesinin önemli etkisi olmuştur.

Mehmed Reşîd Çelebi’nin döneminde Mevlevihane’nin durumuna dair bazı bilgiler elimizde bulunmaktadır. Buna göre Mevlevihane’de dergâh müntesibi ve görevlilerin sayısı 47’dir ve hepsinin maaşları bu kaynakta zikredilmektedir. Dergâhta bu dönemde, âyinhan olarak Derviş Sabri, Mesnevîhan olarak Mustafa Efendi, Meydan Dervişleri olarak Derviş Muhammed ve Hoca Nuri Efendiler, Naathan olarak da Derviş Muhammed görev yapmaktadır. (KMMA Dosya No:51/39.)

Yine torunlarından edindiğimiz bilgiye göre Mehmed Reşîd Çelebi askerlikten muaf tutulmuştur ama daha sonra onun yerine oğlu Ahmed Turan Çelebi Yemen’de sekiz yıl askerlik yapmıştır.( Mevlevî şeyhleri askerlikten muaf tutulmuşlar ama sonradan çıkan bir kanun gereği Mevlevî Şeyhlerinden askerlik görevlerini yapmaları istenmiştir. Bununla birlikte kendilerinin yerine başka birisinin de askerlik yapmalarına izin verilmiştir. Mehmet Reşîd Çelebi’nin yerine de oğlu Ahmet Turan Çelebi askerlik görevini ifa etmiştir. Ahmet Turan Çelebi, bu görevini, Yemen’e giden askerlere eşlik eden Mevlevî Alayı’na Sivas Mevlevî Şeyhi olarak katılarak yerine getirmiştir. Bkz; Yakup Şafak, Veled Çelebi’nin Menâkıb’ına Göre 1912’de Faal Olan Mevlevîhaneler ve Şeyhleri, Sanat Tarihi Araştırmaları, (Prof. Haşim Karpuz’a Armağan), Konya 2007, s.341–346.)

Mehmed Reşîd Çelebi, 1911–1912 yıllarında vefat etmiş ve durum Konya’ya bildirildiğinde yerine oğlu Ahmet Turan Çelebi atanmıştır.

  1. Ahmet Turan Çelebi (ö.1956)

Ahmet Turan Çelebi, iyi bir eğitim sürecinden geçmiş birisi olarak bu göreve atanmış ama yaşının çok genç olması ve bu görevi lâyığı ile devam ettirmeyeceği endişesi ile bu görevin amcası Hüsâmeddin Çelebi’ye tevdi edilmesini istemiş ve neticede de öyle olmuştur.

Ahmet Turan Çelebi de eğitimini babasının refakatinde tamamlamıştır. Farsça ve Arapçayı iyi derecede bilen Ahmet Turan Çelebi birçok gönül insanı ile uzun süreli sohbetler icra etmiştir. Keşkeklilerin Hâfız, Ahmet Erdayı ve ara sıra Ankara’dan gelen Profesör Şükrü Akkaya onlardan sadece birkaç tanesidir.

Sivas Mevlevî Şeyhliği görevini gençliğini bahane ederek amcası Hüsâmeddin Çelebi’ye devreden Ahmet Turan Çelebi çok sağlıklı bir ömür geçirmiştir. Son dönemlerinde kalp rahatsızlığına yakalanan Ahmet Turan Çelebi, dergâhta hizmet ile meşgul olurken aniden rahatsızlanmış ve evine götürtülen Çelebi birkaç saat sonra rahmet-i rahmana kavuşmuştur.

Ahmet Turan Çelebi’nin Ahmet Âdil Çelebi, Ârif Çelebi, Melîha Hatun, Ahmet Âdil Çelebi, Şemseddin Âbid, Sadreddin Emir Zâhid, Kimya Hatun ve Hüsâmeddin Vâcid Çelebi isimlerinde sekiz çocuğu dünyaya gelmiştir. (Çocuklarından Sadreddin Emir Zâhid Çelebi, İstanbul’da yaşamaktadır. Hüsâmeddin Vâcid Çelebi ve Meliha Hatun Sivas’ta ikamet etmektedirler. Diğer çocukları ise vefat etmişlerdir.)

  1. Hüsâmeddin Çelebi (ö.1925)

Bahâüddin Çelebi’nin oğlu olan Hüsâmeddin Çelebi, tekkeler kapanıncaya kadar dergâhın şeyhliğini üstlenmiştir. (Sezai Küçük, Mevlevîliğin Son Yüzyılı, Vefa Yayıncılık, İstanbul 2007, s.248.) Hayatı hakkında elimizde çok detaylı bilgiler bulunmayan Hüsâmeddin Çelebi’nin vefatı ile ilgili şu olay anlatılmaktadır:

“Hüsâmeddin Çelebi, bir gün hanımını çağırır ve: Hanım, ölümlü dünya. Ne olur ne olmaz. Gel sana bir cenazeye neler yapılmalı anlatayım, der. Hanımına: ‘Ölünün çenesini bağlarlar gel çenemi bağla. Ayağını bağlarlar gel ayağımı bağla’ gibi bir ölüye yapılması gereken bütün işleri kendi üzerinde uygulatır. Elbisesini soyundurur, kefenini giydirtir vs. En sonunda, ‘Hanım hakkın helâl et’, der ve vefat eder.” (Hüsâmeddin Çelebi ve Mehmet Reşîd Çelebi’nin kabirleri, gelirleri Mevlevihane’nin ihtiyaçları için değerlendirilen Savcun Köyü’nde yüksek bir tepenin üzerindedir. Ahmet Turan Çelebi ise ilk önce dergâhın bahçesindeki Mevlevî Şeyhlerine ait olan mezarlıkta metfun iken buraların istimlâk edilmesi üzerine Yukarı Tekke’deki aile kabristanına taşınmıştır.)

Hüsâmeddin Çelebi’nin birden fazla evliliği olmuştur. İlk hanımından dört kızı olan Hüsâmeddin Çelebi’nin (Bu evliliğinden dünyaya gelen kızlarının isimleri şöyledir: Melek Hatun, Hatice Hatun, Ziynet Hatun ve Zehra Hatun.) ikinci hanımından bir oğlu ve bir kızı olmuştur. (İkinci hanımından olan kızının adı Rabia Hatun oğlunun adı ise Hüsâmeddin Vâcid Çelebi’dir.)

Netice olarak belirtmek gerekirse, Anadolu’da ilk tesis edilen Mevlevî Dergâhları’ndan birisi olan Sivas Mevlevihanesi’nin son dört sakini üzerinde durmaya çalıştığımız bu çalışmamız aynı zamanda ‘Sultan Şehri’, ‘Sultan’ yapan değerlerimizi de gözler önüne sermektedir. Öyle ki, soyu hem annesi hem de babası kanalı ile Hz. Peygamber’e dayanan, insanlığa hoşgörü, saygı, sevgi ve ilmin yolunu öğreten büyük insan Hz. Mevlânâ’nın (Şefik Can, Mevlana, s.32.) torunları da bu Sultan Şehrin bağrında yatmaktadır. (Bir hatırlatma: Bahâüddin Çelebi oğulları Mehmet Reşîd ve Hüsâmeddin Çelebiler son olarak da Ahmet Turan Çelebi Hz. Mevlânâ’nın 17, 18 ve 19. göbekten torunlarıdır.) Daha ne diyelim, Sultanların Şehri, Sultan Şehir: Sivas…  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?