Tarihi yapıları, kültürel mirasları ve gastronomi alanındaki lezzetleriyle Sivas’ın öne çıkan ilçesi Divriği, her geçen gün turist potansiyelini artıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Ulu Camii ve Darüşşifası’nın yanı sıra birçok tarihi eseri bünyesinde barındıran ilçe, Divriği Kale Camisi ile de dikkatleri üzerine çekiyor. 1180 yılında Divriği Kalesi surları içerisinde inşa edilen Divriği Kale Cami, uçurumun kenarındaki yapısı ile görenleri hayrete düşürüyor. 844 yıl önce Mengücek Beyliği Dönemi'nde, Süleyman Şah oğlu Emir İshak tarafından yaptırılan cami, Türklerin Anadolu’daki ilk yapılarından birisi olarak biliniyor. Uzun yıllar harabe halde bulunan ve 2008 yılında restorasyonu tamamlanan cami, ibadete açılmayı bekliyor. Cami hakkında bilgiler veren Uzman Sanat Tarihçisi Yunus Budaktaş, “Divriği Kale Camii, Mengücekliler döneminde, 1180-1181 yılları arasında Süleyman Şah oğlu Emir İshak tarafından inşa ediliyor. Yapının üzerinde bulunana inşa kitabesi bu tarihi bilgileri bize veriyor. Divriği Kale Cami bulunduğu konum ve mimari özellikleriyle dikkat çekiyor, özellikle yapının bulunduğu konum erken dönem örneklerinden Tarihi Kale Cami biraz daha ön plana çıkıyor. Divriği Kalesi surları içerisinde ilçeye hâkim bir noktada inşa edilen tarihi yapı, inşa teknik ve malzeme anlamında pek fazla veri sunmamakta. Sadece yapının Taç kapısında bulunan ve iç tezyinatında bulunan bazı süsleme örnekleriyle sanat ve estetik anlamında çeşitli veriler sunuyor. Yapının bu bölgeye inşası da aslında tarihi verileri de doğru kullandığımıza imkan sağlıyor. Özellikle 1071 Malazgirt zaferiyle birlikte, Anadolu’nun kapılarının Türklere sonuna kadar açılmasıyla birlikte, Anadolu’da inşa ve imar faaliyetlerinin yapıldığını görüyoruz. Divriği Kale Cami’de aslında Anadolu’da Türkler tarafından başlatılan bu inşa sürecinde en erken tarihli örneklerinden birisi. Bu sebeple Türk mimari tarihi içeresinde ve Türk tarihi içerisinde önemli bir yere sahip” dedi. Divriği Kalesi surları içerisinde inşa edilen ve restore edilen tarihi caminin 2008 yılında açıldığını söyleyen Budaktaş, “Restorasyon çalışmalarının ardından ibadete açılmadı ancak sadece alanında uzman isimlerin yapmış olduğu çalışmalarına örnek olması sebebiyle, tarih meraklılarının ya da turistlerin ilgisini çekmesi anlamında yapı önemli bir noktada yer alıyor. Burada en önemli husus yapının tam olarak bir uçurumun kenarında yer alması, Divriği Kalesini çevreleyen Çaltı Çayına ve Çaltı Kanyonuna dik bakan bir yamaçta inşa edilmesi, erken dönem örneği olmasıyla birlikte ayrıca bir Kale mescidi olması. Güvenlik ve savunma anlamında önem arz eden bir tarihi yapı. Meraklıların veya bilgi sahibi olmak isteyenlerin fotoğraflar veya videolar aracılığıyla gördükleri zaman, ya da buraya gelip görmek isteyen vatandaşların inceledikleri zaman, yapının çok sarp çok dik bir uçurumun kenarında yer aldığını görmeleri mümkün olacaktır” ifadelerine yer verdi. İHA

HABERİ SİTEDEN OKU...