Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki öğrenciler için 4 Şubat’a kadar devam edecek yarıyıl tatili bugün itibariyle başladı. Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı ve Eğitimci Prof. Dr. Tuncay Dilci, yarıyıl tatiliyle ilgili uyarılarda bulundu. Covid salgınına vurgu yapan Prof. Dr. Tuncay Dilci, "Her şeyden önce maalesef covid salgını var. Bu tür bulaşlara karşı dikkatli davranmak gerekir. Daha önceden aile ziyaretleri öneriyorduk ama günümüz koşullarında şu anki şartlarda biraz daha temkinli olmakta fayda var. Karne her şeyden önce çocuğun bir kimliği ya da karakter ölçütü değil. Çocuklarımızı oradaki akademik puan, rakam veya betimsel ifadelerle değerlendirmeyelim. Çünkü çocukların performans göstergesi akademik, kişilik ya da karakter olsun, başarıya yansıyan yönleri değişen zamanda ve değişen oranla farklı dönemlerde gerçekleşebilir. Bugün olmayan bir başarının başka zamanda gerçekleşebilecek bir durumu vardır. Bu nedenle aileler çocuklara karşı yargılayıcı veya karneler üzerinden tanımlayıcı birtakım söylemlere girmemeli. Ve karne sonucunu bir mahkeme sonucuymuş gibi karar olarak veya hüküm olarak algılayarak çocuğun var olan duygusal bir yaşam üzerinde tahribat ya da travma asla oluşturmamalı. Bu anlamda ailelerimiz tatil sürecini her şeyden önce bir dinlenme aracı olarak kullanmalı. Tatili dinlenme fırsatı olarak görmeli. Çocuklarımızın eğlenmesine zemin hazırlayacak ortamlar hazırlamalı. Bunun için mevsim koşullarında özellikle şu an malum olarak havada kar var. Çocuklarımız doğayla iç içe olmalı. Enerjilerini atacak oyun etkinlikleri olmalı. Yine ev içerisinde geleneksel oyunlar olmalı. Kitap okuma saatleri, sinema ve televizyon çocuğun kişiliğine katkı sağlayacaktır. Ve tatil sürecini verimli geçirmesine fırsat verecektir" dedi.
'DİJİTALLEŞMEYİ REDDETMİYORUZ' Tatil döneminde çocukları derse zorlamanın doğru olmayacağını ifade eden Prof.Dr. Dilci, "Çocukların derslerde eksikleri vardı, bu tatil sürecinde onları gidermeye dikkat edilmeli gibi düşüncelere girilmemelidir. Çocuk dinlendiği an okula başladığında zaten o eksikliklerini giderecektir. Çocukların dinlenmesine fırsat verelim. Ya da bir değişim yaşamasına fırsat verelim. Bunun için sağlıklı koşullar dahilinde dışarıda, evde ya da kapalı mekanlardaki etkinliklerimizi sağlıklı bir iletişim atmosferi içerisinde çocuklarımızla verimli zaman geçirmeliyiz. Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği olarak dijitalleşmeyi asla reddetmiyoruz. Bu süreç içerisinde çocuklarımız bunu bir fırsata dönüştürüp dijital nesnelere gömülmek, yoğunlaşmak hatta tüm vakitlerini orada geçirerek bunu bir eğlence aracı yerine algılamak durumunda olabilirler. Ailelerimiz de bu konuda mümkünse çocuklarımızla karşılıklı ödül-ceza uygulaması şeklinde dijital nesneleri çocuklara sunmamalılar. Ve ailelerimiz yine aynı zamanda bu dijitalleşmenin getireceği olum ya da olumsuz yönleriyle ilgili bilinçlenme faaliyetleri içinde çocuklarımıza gün içerisinde 2 saati geçmeyecek şekilde bir temas alışkanlığı kazandırmakta fayda var. Bununla beraber diğer zaman etkinlikleriyle boş zamanları dolduracak planlı etkinliklere yönelmeliler. Bu da kitap okuma, televizyonda birlikte sinema izleme, dışarıda tiyatro ya da sinemaya gitme gibi etkinlikler olabilir. Çocuğun doğa ile enerjisini atması noktasında da kayak merkezlerine gidilebilir" diye konuştu.
'SANAL DÜNYADA SOSYALLEŞME OLMAZ' Çocukların sanal dünyadan mümkün olduğu kadar uzak tutulmasının önemli olduğunu vurgulayan Dilci, "Eskiden kar mevsimi olduğunda normalde çocukların hepsi dışarıda olurdu. Maalesef şimdi dijital nesnelere gömülen nesil artık o dünyada kaybolmakta. Antisosyal davranışlara yönelmektedir. Sanal dünyada bir sosyalleşme olmaz. Sanal dünya bir doyumsama aracı değil. Yüz yüze gerçekçi uygulamalara fırsat verecek zeminler hazırlamalıyız" diye konuştu.