?>
ANADOLU’DAN KIRILAN HAYATLAR
Yıllardır gözlemlediğim ve beni hiç yanıltmayan dokunduğum ve izlemiş olduğum hayatın bir parçası olarak Anadolu’dan bahsetmek istiyorum. Anadolu bu memleketin gizli sandığı örfümüzün adetimizin gelenek göreneklerimizin. Toplum ahlakı inanç birlik beraberlik tüm maddi ve manevi değerlerin kalıplaşmış olduğu en kıymetli hazinemizdir. Nasıl ki, Her ananın içinde sakladığı inci gibi bir gözyaşı vardır bu yüzden anaları ağlatmamalıyız. Çünkü analar ağlarsa dünya ağlar analar gülerse dünya güler bizim de Anadolu’ya bakış açımız aslında budur. Anadolu iyi olursa batıda iyi olur batı iyi olursa dünya iyi olur eğer Anadolu sancılıysa batı hasta olmuştur. Sancı Anadolu’da başlamışsa emin olun ki, batı bunun sancısından kıvranacak dünya acısını çekecek peki tüm bunları söylüyorum iyi güzel has ama doğruluk payı nedir buna nasıl kani oldum belki siz benle aynı fikirde olmayacaksınız elbette ki bu mümkün herkesin görüşüne saygımız var ama hayata hangi pencereden bakarsanız onu görürsünüz herkes yandığı pencereden bakarmış hayata kimi ekonomik sıkıntılar ekonomik kaygılar gelecek telaşı içerisine düşerken, kimi mutluluğu bulabilmek için yuvalar yıkarken, asıl mutluluğun hiç bir zaman farkına varamamış olmalarıydı belkide acı olan. Kimi de inanç ibadet ahlak üzerine kurulu bir hayatın ve hayalin peşinden gidiyor. Benim bakmış olduğum pencere inanç ibadet ve ahlak (ticaret merkezi olarak değil) aslında hepimiz inançlıyız hepimiz inanıyoruz hepimiz şükrediyoruz ama madem öyle ki hepimiz doğruyuz hepimiz dürüstüz dünyadaki bunca kargaşa neden? Soruyorum size ya bizim doğruluk anlayışımızda bir sıkıntı var. Dürüstlük anlayışımızda bir sıkıntı var. Ya da birimiz birilerine yalan söylüyor şimdi demek istediğim mesele şu her taş yerinde ağırdır bizim Anadolu muzda gayet güzel örf adetlerimiz var bunlara sağlam bir iradeyle sahip olan bir insanın ve bir toplumun asla değiştiremeyeceği kurallar ve hükümlerdir Allah a inanmak şeriat ı kabullenmek tir. Adam Allah a inandığını söylüyor ama şeriat ı istemiyorum diyor. Bugün iç Anadolu olsun doğu Anadolu olsun Güneydoğu Anadolu bölgesi olsun yani şöyle kıyaslamaya yapayım batı olarak adlandırdığımız illerin dışında kalan illerde sade bir yaşam tarzı var. Batı gözünde cahil kesimin ağırlık merkezi olarak görülür belki ama medeniyetin beşiğinde sallanıyorsunuz. Siz unutmuş olabilirsiniz batı hayranı gençlerinde basireti bağlanmış da olabilir bu memleketin ekmeğini yiyor batıya hayran kalıyor. Sözünüzle değil yaşayışınızla gösterin bu vatanın İslam ın evladı olduğunuzu Avrupalıda kalıplaşmış bir hayat tarzı var. Robot misali adamlar neye inanmışsa o dava uğruna mücadele veriyor. Bize ne oluyor ki, hep birilerine özenti hep birilerine benzeme gayesi bu neyin uyuşukluğudur anlamadım. Anadolu’dan bu tarafa göç başladığında Batı’nın biraz daha geleneğin dışına çıkması Avrupalılaşmada hızlı bir adım atmasına sebep olmuştur.
Bugün gördüğüm ve yaşamış olduğum kadarıyla bizim oradaki ailelerin bir kuralı var yani nasıl diyeyim örfüne adetine geleneğine veya da atasından gördüğü kadarıyla bir insanın erkek çocuğunun veya da kız çocuğunun nasıl olması gerektiğini dini inancı ahlak samimiyet sadakat ailesine yuvasına bağlılık olarak nasıl olması gerektiğini belirleyen bir takım inanışlar ve kurallar var. Bundan şikayetcimiyiz bizi getirdiği noktaya kendimce bakacak olursam hayır. Eğer tam tersi olmuş olsaydı her fırsatta bir önceki yılın hasretini çekmezdik. maalesef sosyal mecranın bu kadar hızlı şekilde kullanılıp hoyratça zamanın harcanması bir tıkla dünyayla iletişim kurarken evde ailemizle irtibat kuramıyoruz. Aileler anne babalar boş bırakmayın evlatlarınızı hayat hoyratça harcıyor önce evlatlarınızı ardından sırasıyla sizi. İnsanlar aile baskısından sıyırıldığında İslam hukuku kanunundan kuralın dan bahsediyorum.
Ne oldum delisi oluyor yani bir anda ailenin örfü adetin geleneğin ağırlığı üzerinden kalktığı zaman da bir anda ne oldum delisi oluyor ve bunun la birlikte gözümü açtım kendimi buldum diyor. Gözünü açtığında tüm manevî değerlerini kaybetmiş oluyor farkında değil evlatlarınız. Neyi kaybettiğini siz bilemezsiniz ama evlatlarınız bilir anne babalar tabi evladınız kafasını duvara tosladığında. Kiminin arı , kiminin namusu hatta bir çoğunun hayatı bilinçsiz bir o kadarda bilinçli bir şekilde tükenirken. Sen ben evladımla eşimle üç beş saat aynı evde kalamazken na mahrem olan biriyle on iki saat aynı ortamda kalıyor. Bunun neresi İslam Sende amma geri kafalıymışsın diye bilirsiniz. İslam’a çağ dışı diyenlerden farkınız ne peki sizin. Geldiğimiz noktada elimizde ne kaldı ona bakıyorum ben. Gerçekler acıtır insanın yüreğini, yansın biraz yüreklerimiz. Hatta oturup ta halimize ağlayalım. Ruhumuz arınsın kirlerinden.
Hep bir şükürsüzlük hakim hep bir şikayet hep daha fazlası lüksümüzden feragat edipte elhamdülillah diyemiyoruz.
Batı’nın insanına baktığında sadece kalıplaşmış bir düzene sahip egriyse eğridir doğruysa doğrudur bunu da gördük şahit olduk ama maalesef ki bizim Anadolu dan gelmiş insanlar Anadolu’ nun o kutlu ağırlığından örf adet geleneklerden sıyrılmış bir insan alabildiğince her türlü hayasızlığı yapıyor ve bunu din kisvesi altında yapıyor ve halen aynı değerlere sahip olduğunu sanıyor. Ta ki dünyanın karanlık yüzü onu bir silindir gibi ezmeye başladığı zamana kadar. Anlıyor yanlış yaptığını bazı şeylerin ama iş işten çoktan geçmiş oluyor yani demem o ki ikiyüzlü olmamalıyız inançta zayıflık göstermek ibadette gevşeklik göstermek itaatte itaatsizlik göstermek ve tüm sorunlarım başlangıcı demek. Biz ne için geldik ne yapmamız lazım ve bundan sonra ne yapacağız bunların bir bir hesabını yapmalıyız.
Kendi içerimizde ayrılığa gayrı lığa düşmemeliyiz. Zihnimiz bizi her an yanıltabilir dürtülerinize boş ver deyin gitsin.
O zaman buna müsait ama ne zaman ki İslam’ın rabbimin ipine sımsıkı sarıldık korkmayın fitne hiçbir zaman galip gelmeyecektir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI