Bu yeni bir yazı, yeni bir köşe.
Her yeni başlangıcın huzurlu, mutlu, umutlu olması adettir.
Gelin görün ki burnumuzun dibinde kendi milletimizden, can parçamızdan canlar giderken başka bir konuda yazı yazmak içinden gelmedi.
Tahmin ettiğimiz üzere konumuz Can Azerbaycan ve elbette terör örgütü ve devleti Ermenistan.
Dışarıya bakmadan önce içimize bakalım.
Çünkü içimizde bugün sosyal medyada Azerbaycan konusunda duyarlıymış gibi yapanların dünlerinin hiç de öyle olmadığı malum. Hal böyle olunca dışarıdan çok insan içeriye üzülüyor.
Osmanlı´nın son döneminde ortak alfabe konusunda çalışmalar var, Bakü Dil Kurultayı var, içimizden bu konuyu okuyan yazan bilen pek fazla yok.
Ardından Cumhuriyet var, Atatürk var, ortak alfabe ve dil çalışmaları var, bizi tam anlatmayan Arap harflerinin iptali var, Osmanlı´nın son döneminde yapılan çalışmaları bilmeyenler Cumhuriyete ve Atatürk´e saldırıyorlar, tam bir aptallık ve cahillik örneği, bilgisizlik sonucu.
Atatürk´ün Türk coğrafyası ile ilgili çalışmaları var, bunu geciktirmek için tüm dünyanın yoğun bir Atatürk düşmanlığı var ve yüz yıldır neredeyse sürüyor. Bu tuzağa düşen akılsızlar yığınla.
Alparslan Türkeş´in Türk Birliği ile ilgili söylemleri var, Rusya´nın dağılacağı ile ilgili öngörüleri mahkeme kayıtlarında, konuşmalarında ve kitaplarında sabit. Bu cümleleri hayal gören, inanmayan koca bir toplum var.
Arkasından Devlet Bahçeli´nin daha 90´lı yıllarda 2023 hedefleri ile ilgili konuştuğu videoları var, 60 yıllık bir siyasi geleneğin idealleri var ancak öte yanda bir türlü inanmayan bir güruh var.
Geldiğimiz noktada ortada Haç ile Hilal´in kavgası yok. Bu söylem tamamen saflık ve cahillikten ibarettir. Çünkü Müslümanlar katlediliyor ve İslam ülkelerinden çıt yok. Bilakis hepsi Ermenistan safında yer aldı.
Ortada Türk ile Haç savaşı var. Haç´a teslim olmuş İslam coğrafyası da cabası.
Ermenistan sivilleri şehit ediyor.
Buna sessiz kalan koca bir dünya var.
Hala bilinci sınırlı, kapasitesi yetmeyen bir güruh da içimizde.
Özal´ın ?onlar şiiler? deyişinden geldiğimiz günlere de şükür.
Umarım bunlar sadece sosyal medya rüzgarı olarak kalmaz.
Bu konuda daha devam ederim yazmaya inşallah.