?>
Başlık Basit "Saygı" İçerik Karışık
Başlık Basit "Saygı" İçerik Karışık
İşin içine saygı girince, basit işler birden karmaşıklaşabilir. Bugün bu karmaşıklığı daha da karmaşık hale getirerek, saygı algımızı daha basitleştirmeye çalışacağım inşallah.
Hayatımızda oldukça yaygın bir şekilde kullandığımız temel kavramlar vardır. Hani o üzerinde çok düşünmediğimiz ama kendimizi ifade etmeye yarayan kelimeler... Sevgi ve saygı mesela. Her sohbet etme fırsatını yakaladığım insana sorarım: "sevgi ve saygı ne demek?" diye. Aldığım cevaplar birbirine benzese de tatmin edici bir düşünce yapısına rastlamak çok zordur. Ama ne hikmettendir bilinmez, insanlar gündelik hayatını idame ettirirken, bu kelimeleri kullanmak çoğu zaman anlatılmak isteneni karşı tarafa aktarabiliyor. Eee madem işe yarıyor o halde bu kelimeleri incelemenin ne anlamı var diyebilirsiniz. Haksız sayılmazsınız. Fakat bu eleştiri şuna benziyor: araba kullanmayı biliyorum o zaman ne gerek var motorun nasıl çalıştığını bilmeme?. Elbette arabayı kullanmayı bilmek sizi bir noktadan öteki noktaya ulaştırmak için yeterli iken bir motor arızası verdiğinde de yolda kalmayı ve sıkıntı çekmeyi göze almayı kabul etmeniz gerekecek. "Bir motor ustası çağırırım halleder, olur biter." sesleri kulağıma geliyor. Haklısınız. Bir motor ustası çağırabilirsiniz. Ama oluşturmuş olduğum metaforla olan farklılık şudur: bir arabamız arızalandığında bunu bir motor ustasına götürürken üstünlük taslayıp "yok ben hallederim" demez iken(diyenlerimiz mutlaka vardır!), düşünsel anlamda bir problem yaşadığımızda zinhar başkasına danışma, bilen birine sorma alışkanlığımız yoktur. Alışkanlık dediğime bakmayın. Bu alçak gönüllü olmakla ilişkilidir. Özetle, sevgi-saygı gibi temel kavramları, günlük hayatımızda sıkça kullanırız ama ne anlama geldiğini tam olarak bilemeyiz. Bilmemek her zaman karşımıza problem olarak çıkmaz fakat çıktığında da yardım alacağımız ya erdemli biri olmaz ya da üstünlük mücadelemiz buna müsaade etmez. Bu yazımda sevgi ve saygı kavramlarını kendimce bahsetmeye çalışacağım.
"Bir şeyi basit bir şekilde ifade edemiyorsan, o şeyi yeteri kadar anlamamışsın demektir." der Albert Einstein. Bende sevgi ve saygı kelimelerini, anlamını daha iyi bildiğimiz daha basit kelimelerle anlatmaya çalışacağım. Öncelikle sevgi, muhabbet demektir. Saygı ise gücü kabul etmek demektir. Her ne kadar basit kelimeler olsa da "güç" ve "muhabbet" kelimelerinin de açıklanmaya ihtiyacı vardır. Güç, bir şeyleri değiştirebilme yetisidir. Muhabbet ise gönlüne aldığın şeydir. Gönül ise insanı insan yapan şeydir. Güç, bir şeyleri değiştirebilme yetisiyse, bir kişi ne kadar çok şey değiştirebiliyorsa o kadar güçlüdür. Öyle ya, ben ülkenin ekonomi politikasını değiştiremem ama çevremdeki insanlara güzel veya kötü sözler söyleyerek onların o anki ruh halini değiştirebilirim. Ben, çevremdeki 2-3 kişi üzerinde değişikliğe sebep olabiliyorken, bir bakan 84 milyon üzerinde değişikliğe sebep olabiliyor. O halde bir bakan benden daha güçlüdür. Gücü tanımlarken, ne şekilde değiştirdiği ya da nasıl değiştirdiğini hesaba katılmadı. Bu başka bir konunun içeriğidir. Bu tanımı, bir çok şeye uyguladığınız da tutarlı olduğunu göreceksiniz. Bir bebek ağlayarak ihtiyaçlarını karşılamasını sağlıyorsa, bu da bir güçtür. Gücün tanımını yaptığımıza göre artık saygıya geçebiliriz. Saygı, gücü kabul etmekse saygısızlıkta gücü kabul etmemek olacaktır. Mesela günlük hayatımızda "Düşüncene saygı duyuyorum." cümlesi yaygındır. Ama hiçbir zaman samimiyeti yakalayamayız. Çünkü bir gücü kabul etmek demek, davranışlarımızı bu güce karşı davranışlarımız da bir uyum göstermesi demektir. Eğer bu uyum söz konusu değilse, gerçekten gücü kabul etmediğimiz anlamına gelir. Örneğin, yanan bir ateşe saygı duymak ve buna bağlı olarak ona parmağımızı uzatmamak, ateşe göstermiş olduğumuz bir saygıdır. Çünkü ateşin gücünü kabul ediyoruz ve bununla beraber elimizi onun üzerine tutmaktan alıkoyuyoruz. Yani davranışımızı değiştiriyoruz. Çünkü gücü, bir şeyleri değiştirebilme yetisi olarak tanımlamıştık. Eğer bizde bir değişikliğe sebep olmayacaksa o güç nasıl bir güç olabilir ki. Ya güç olmaz ya da biz onu kabul etmediğimiz anlamına gelir. Sonuç olarak, birinin düşüncesine karşı "senin düşüncene saygı duyuyorum." demek bunun bizde bir değişikliğe sebep olmasıyla sonuçlanması gerekir. Eğer ki bu değişiklik olmuyorsa gerçekten saygı duymuyoruz dur. Bu tanımla birlikte bir de İlahi güce uyarlayalım. Allah, her şeyi değiştirebilme yetisine sahiptir. O halde en güçlü olan Allah'tır. Eğer ki bu gücü kabul edersek yani saygı gösterirsek, hayatımızda bir çok şeyin değişmesi beklenir. Bu değişiklik miktarına bakarak bile Allah'a ne kadar saygı gösterdiğimizi anlayabiliriz. Allah'a olan saygımız, hayatımızda sadece bir kaç şeyi yapmamıza teşvik ediyor ya da birkaç şeyi yapmamızı engelliyorsa, o halde gücünü tam olarak kavrayamamışızdır diyebiliriz. Bu da onun gücünü tanımaktan geçiyor. "Allah neyi değiştirebiliyor?" sorusu bize rehber olacaktır. Mesela Allah, bizim bir nefesimizi almamızı sağlıyor iken diğerini almamamızı sağlayacak güce sahipse, bu güce karşı bizde nasıl bir değişiklik uyandırması beklenir?. Bunun gibi sorular sorulabilir, cevaplanabilir. Yazım çok fazla uzamasın diye detaylandırmak istemiyorum. Özetleyecek olursak, aslında bir bakıma bu söylediklerim, bir şeyleri tanımakla eş değerdir. Konuyu toparlayalım artık, insana, bitkiye, hayvana, bir bebeğe, bir çocuğa ya da çulsuz gezen birine hatta cansız nesnelere karşı saygılı olmalıyız. Bu saygıyı da karşımızdaki şeyin gücünü kabul ederek yapmalıyız. Bu kabulleniş de bizde bir takım şeyleri değiştirmesi gerekir. Bu bir sağlama cümlesidir. Eğer değiştirmiyorsa gücünü kabul etmiyoruz demektir. Etrafınıza bir bakın herkes öfkeli, herkes sinirli. Şu cansız nesnelerin dili olsaydı bu insanlara göstereceği en büyük tepki öfke olurdu. Neden öfkeliler biliyor musunuz? Çünkü kimse kimseye saygı göstermiyor hatta kimse hiçbir şeye saygı göstermiyor. İnsan en çok saygısızlık yapılınca sinirlenir. Şimdi sorun kendinize şu soruyu: bu öfkeli kişiler midir suçlu olan yoksa bu öfkeli olan insanlara karşı gösterilmeyen saygı mıdır yoksa karşıdakinin gücünü kabullenememeyişimiz midir? Saygı konusu için bu kadarını yeterli buluyorum. Zira temel olarak anlaşıldığını varsayıyorum. Sevgi kelimesini de yazım çok fazla uzadığı için haftaya bırakıyorum. Esenlikle ve saygıyla kalın.
YAZARIN DİĞER YAZILARI