Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar tarih boyunca üretici konumda olmuşlardır.
Mehtap BÖLÜKBAŞI
4 yıl önce
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar tarih boyunca üretici konumda olmuşlardır. Ülkemizde hem daha uygun ücretlerle çalışmaları hem de uyumlu çalışan olmaları sayesinde istihdamda hızla yer almaya başlamışlardır. Kadınlar toplumda çok önemli unsur olmalarına rağmen iş gücüne katılım konusunda erkeklerin ciddi oranda gerisinde olduğu ve kadın işsizlik oranlarında sürekli bir artışın olması son derce acıdır. Çocuk bakımı yaşlı bakımı ev işleri gibi yükümlülüklerin üzerine yapışması yüzünden kadınların çalışma hayatına dâhil olabilmesi zorlaşmaktadır. Kadına yüklenen bu görevlerin kadın erkek arasında bölüştürülmesi, kadının aile yaşamının yanında iş hayatını da idare edebilme becerisin artmasına ve iş gücünde yer alma kararlılığını olumlu yönde etkileyecektir. Türkiye de yaşanan ekonomik krizler kadınların iş gücüne katılmasında artışa neden olurken, karşılaştıkları ücret düşüklüğü ve sosyal güvensizlik, ataerkil düşünce yapısı, eğitim seviyesinin düşük olması, toplumdaki cinsiyet ayrımcılığı gibi etkenler maalesef iş gücüne katılmalarında olumsuz etki yapmaktadır. Özellikle eğitimde, ilkokul ve lise mezunu kadınların yaklaşık %25’i, üniversite okuyan kadınların %75’inin istihdam edildiği araştırmalarca görülmüştür. Oysaki nüfusun yarısını oluşturan kadınların ülkenin sürdürülebilir bir büyüme yakalaması ve küresel dünyada rekabet gücünü artırabilmesi için önemi yadsınamaz. Kadınların ekonomik özgürlüğe katılamamalarının temel sebebi istihdama katılamamalarıdır. Bu durum diğer yandan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin daha da artmasına neden olmaktadır. Bir ülke ekonomisinin gelişmesi için kadın istihdam artışı ne kadar önemli ise istihdam edilen kadınların hangi statülerde istihdam edildiği de en az istihdam artışı kadar önemlidir. Türkiye’nin tarım toplumu olduğunu bilmekteyiz. Ve kadınlarımızın çoğunluğu tarımsal üretimin içinde yer almaktadır. Tabi ki ücretsiz aile işçisi olarak. Ancak tarım sektörünün son yıllarda gerilemesi, kentlere hızlı göçün sürmesi ile bu ücretsiz aile işçilerinin pek çoğu, kentlerde eğitim seviyeleri düşükte olsa az maaşlarla vasıfsız işlerde çalışmaya başlaması kadınların istihdam oranlarının artmasına neden olmuştur. Kadınların medeni durumu da istihdam oranları etkilemektedir. Boşanan ve bekâr kadınların istihdamı, evli kadınlardan daha yüksektir. Bunun sebebi ise Türkiye’deki geleneksel yapının, ev ve çocuk bakımı gibi konuların kadınlara yüklenmesi, evlenince daha da bu tarz yüklerin artması iş gücü piyasasında yer alamamaları olarak görülmüştür. Her şeye rağmen ülkemizde kadınların ekonomik sebeplerden dolayı, şartları zorlayarak iş gücü piyasasına girmek için çaba sarf ettikleri de ortadadır. Kadınlara destek amacıyla yapılacak pek çok şey bulunmaktadır. Öncelikle var olan cinsiyet eşitsizliğini minimum seviyelere getirebilmeliyiz. Çocuk yetiştirirken hayatın müşterekliğini öğretmeliyiz. Kendi ayağı üstünde durmak isteyen kadınlara, öncelikle eğitim desteği, iş kurduğunda finansal destek, gerek kadın gerek toplum için pek çok faaliyet gösteren derneklerin kadınları da içlerine dâhil ederek, verecekleri dayanışmalı destek, ülkemizde kadının ayrımcılığının kalkmasına, iş gücüne katılmasına, kendi ayakları üzerinde durup aynı zamanda ülke ve ev ekonomisine katkıda bulunmasına büyük yardım sağlayacaktır. Yapamaz denileni başaran her konuda bende varım diyen güçlü kadınlara…