Günümüzün en büyük sorunlarından biri çevre kirliliğidir. Şöyle bir bakıyorum da çevremiz, dünyamız günden güne nasılda kirlenmekte. Beraberinde çevre ve doğa sorunları artmakta. Oysaki dünya içerisinde milyarlarca canlıyı barındıran bir yuvadır aslında. Bu yuvanın korunması, içinde yaşayan tüm canlıların ve doğanın dengede kalması demektir. Muhteşem bir düzen içindeki dünyada, her şey zincir misali bağlıdır. Bu zincirin bir tanesinin bile kırılması tüm düzeni alt üst etmeye yetecektir.
Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, sosyal, biyolojik, ekonomik ve kültürel ortamdır.
Maalesef canlıları etkileyen, tüm dış etkenleri kapsayan çevre, yine canlıların tehdidi altındadır. Çevre kirliliği de çok büyük insanlık sorunu haline gelmiştir.
Gelişen teknoloji, endüstrileşme ve nüfus artışı ile birlikte bu denge sürekli bozularak çevre kirliliğinin önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Çevre kirliliğinin en büyük nedenlerinden bazıları; ülkelerin gelişmelerine dayalı kalkınmanın temel unsurlarını oluşturan tarım, sanayi, ulaşım, turizm ve enerji sektörleridir. Tabi ki dünyada olduğu gibi Türkiye´de de çevre kirliliği sorunları, tüm toplumun yeteri kadar duyarlı olmaması nedeniyle her geçen gün kötüye gitmektedir.
Çevre kirliliğine farklı farklı noktalardan bakarsak ilk toprak kirliliği önem taşımaktadır. Bu kirlilik bizim kullandığımız bazı kimyasal maddelerden ve çöplerden kaynaklanmakta. Toprağa karışan asitli sular bitkilere, bitkilerden de havaya da zarar verebiliyor.
Bir diğer hava kirliliği; fabrikalardan çıkan toz ya da gaz bulutları, yanan kömürden çıkan dumanlar, kullanılan deodorant ve parfüm gibi pek çok unsur havayı kirletmekte. Yapılan filtre sistemlerinin yetersiz olduğunu görmekteyiz. Bunun konuda daha baskıcı daha ciddi önlemlerin alınma zamanı geldi de geçiyor bile.
Su kirliliğinin de üzerinde durmak gerekli. Termik santraller, kimyasal ilaçlar, tarımsal sanayi, atık maddelerin suya dolaylı ya da direkt karışması doğaya ciddi zararlar vermektedir. Tüm canlıların suyla yaşam bulduğunu düşünürsek çok vahim bir durum görülmektedir. Özellikle deniz kıyılarında ki otellerin suya bıraktıkları atıkların, denizde ki canlıların katledilmesine sebep olmaktadır.
Gelelim bir türlü bırakamadığımız plastik ve poşetlere. Geri dönüşümü en zor olan bu maddeler, çevre için en büyük tehditlerdendir.
Bu konuda alınan önlemlerle büyük bir çaba verilmekte lakin biz insanoğlu tehlikeyi tam idrak edememekteyiz.
Gelelim ses kirliliğine? İnsan yaşamını ciddi ölçüde etkileyen, hem psikolojik hem yaşam kalitesini düşüren bu etken; çevre için büyük bir sıkıntı olarak yerini aldı. Motorlu taşıtların, eğlence yerlerinin, caddelerde çalınan kornoların, inşaat gürültüsünün sinir bozuculuğu tartışılmaz.
Bu ana başlıkların dışındaki çevre kirliliği nedenleri arasında güç ve plansız kentleşme, kişi bazında enerji üretiminin ve tüketiminin artması; su, kâğıt, kömür gibi kaynakların ihtiyaçtan fazlasının kullanılması? Atmosfer olayları, doğal afetler, ormanların tahribi, yangınlar, erozyon, kaçak avlanma, radyasyon saçan teknolojik aletlerin fazlaca kullanılması geliyor.
Çevre kirliliğinden kaynaklanan sorunların çözümü ise yine dengeyi bozmada başrol oynayan biz insanoğlunun alacağı ciddi önlemlerle mümkün olacaktır.
Kısa mesafelerde araç kullanmak yerine yürüyüş yapmak. Özel araç kullanmak yerine toplu taşıma araçlarını kullanmak. Gıda alırken ithal değil yerel ve mevsiminde ürün tercih etmek; evde ki elektrik kullanımını azaltmak, düşük wattlı ampul kullanmak, giysi ve yiyecek israfına dikkat etmek, ihtiyaç fazlası kullanmamak ve almamak küçük basit ama çok faydalı olacak detaylardır.
Doğayı mahveden insanoğlu? Doğayı kurtaracak olan yine insanoğlu?