Değerli Okuyucular;Bu yazımızda sizler ile içinde bulunduğumuz dönemde yaşanılan ve hissedilen en büyük rahatsızlıkları belirli başlıklar dahilinde takdirlerinize sunmaya çalışacağım. Çağımızda;-Cehalet,-Doymak bilmeyen istemler ( Halk arasındaki tabir ile doymayan göz ) -Bilgi kirliliği,-Vicdan eksiklikleri, acımasızlıklar,-Yüksek derecede hissedilen ego,-Empati yoksunluklarının had safhada olduğunu görebilmek mümkündür. 1-) Cehalet;Biz bu başlıklar halinde belirtmiş olduğumuz hususları ve yaşanılanları çağımızda yaşanılan en büyük rahatsızlıklar olarak belirtebiliriz.Zira, geçmişte teknolojinin bu derecede yaygın olmadığı dönemlerde insanlarımız daha fazla okuyup, araştırır idi. Oysaki, bunca teknolojik veriler ve donatılar sayesinde esasen bu dönemde araştırma inceleme en üst seviyelere çıkmış olması gerekir iken, maalesef bunca teknik donatının daha büyük cehalet oluşturması ve insanların gelinen noktada daha fazla cehalete sürüklenmiş olması oldukça acıdır. Hep belirtmişimdir ki, kitap ekranlardan, çok daha etkin ve çok daha kalıcıdır. Tüm bunlara rağmen cehalete ilişkin tutum ve davranışların artarak devam etmesi hepimizi derinden üzmektedir. 2-) Doyumsuz Arzular;Yine, bir başka sıkıntımız sonu gelmeyen istemlerimiz, doyumsuzluklarımız olarak ele alınabilir. Doyumsuzluk insanlarımızda ciddi manada baş göstermiş durumdadır. Herkes herşeyden en üst seviyede faydalanmak arzusu içerisindedir. Bu husus da esasen mutluluğu sonlandıran unsurlar arasındadır. Herkes araç, gayrı menkul, teknolojik aletler ve bunun gibi bir çok dünyalık mallar üzerindeki arzularını artırmış bu doyumsuzluk da bizleri felaketlere sürüklemiştir. İnancımız gereği de bu doymayan göz olarak tabir edilen durum bizleri doğal afetler başta olmak üzere daha birçok felakete her geçen gün daha fazla sürüklemektedir. 3-) Bilgi Kirliliği;Yine, günümüzde bir başka sıkıntı bilgi kirliliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzmanlar tarafından incelenmiş ve onay verilerek maddi gerçekliğin somut olarak ortaya konulduğu cevaplar doğru bilgiyi ortaya koymaktadır. -Bu güvenilirlik her alanda bilim insanlarınca yapılan detaylı incelemelerin sonucunu ortaya koymaktadır. -İster genel bilgiler,-İster dini bilgiler,-İster hukuka dair bilgiler,-İster sanata dair bilgiler,-İster sosyal gerçekliğe ilişkin bilgiler,-İster günlük bilgiler,-İster uygulama siyaseti ve politikalarına ilişkin bilgiler,-İster bilimsel alanda bilgiler,-İsterse teknik bilgiler olsun;Her bir alandaki bilginin temel veriler ile oluşturulması ve bilgi sahibi olunmadan bireylerce temel dayanağı bulunmadan beyanda bulunulmaması elzemdir. Üzülerek ifade etmek isterim ki, toplumumuzun son yıllardaki en büyük hatalarından bir tanesi de iş bu bilgi kirliliğinin ciddi manada yayılmasıdır.Okuyan bir toplum olmak özelliğimizi üzülerek ifade etmek isterim ki kaybetmiş durumdayız. Ülkemizde okuma oranları, okunan kitap sayılarının kişi başına düşen sayısal verileri açıklandığında korkunç derecede kötü sonuçların ortada olduğunu görmek mümkündür.Ancak, yine üzülerek ifade etmek isterim ki, insanımızın bilmediği halde kendisini bilgi kirliliği yayarak birçok alanda bilgisi var imiş gibi göstermesi acı gerçekliği ile hepimiz hemen hemen hergün karşılaşmaktayız. Temennimiz her bir bireyin öncelikle mensubu olduğu mesleki alanında kendisini en iyi şekilde yetiştirerek profesyonelliğin sağlanmasıdır.Bununla birlikte tabi ki her bir meslek mensubu farklı alanlara ilgi yada ihtiyaç da duyabilecektir. Ancak, bilimsel gerçekliği olmayan, somut gerçekliği olmayan, gerçek ve net bilgi sahibi olunmayan hususlarda hiç kimsenin sırf bilgisi var imiş gibi yorum getirmemesi, bu zararlı alışkanlıktan kaçınması ve bilgi kirliliğini yaymaması toplumumuz için ciddi bir kazanım olacaktır. Yine benzer şekilde bir başka gözlemlediğimiz toplumsal hastalık da hemen internete sarılıp internetten bakıp öyle yorum getirmektir. İnternet bir çok yorum sitelerine de yer vermektedir. Yorum maddi bir gerçeklik yada gerçek bilimsel veri veya sonuç değildir. Bu sebepler ile bu gafletten de uzak durulmalı ve bilinmeyen hususlarda toplumda bilgi kirliliğinin önüne muhakkak surette geçilmelidir. Bu hususta öncelikle eğitim kurumlarımıza düşen büyük sorumluluk aynı zamanda bir çok kamu kurum ve kuruluşlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza da ciddi manada yüklenerek sorunun çözümü ivedi olarak sağlanmalıdır.Herkesin her konuda bilgisi olamaz. Her bir vatandaşımız öncelikle kendi mesleki alanında bilgi sahibi olmalı, sonrasında ise diğer konulara ilişkin olarak güven veren sağlam temelleri ve bilimsel dayanakları olan dayanak/ sübut varakaları ile hareket ederek görüşlerini doğru şekilde paylaşmalı, bilginin doğru yayılımı sağlanmalı, bilgi açısından oluşmuş kirliliklerden uzak durulmalıdır. DEVAMI YARIN