Eğitimin her yaş grubu için önemini bilmekteyiz. Ancak eğitimin öyle bir dönemi var ki, kişinin tüm hayatının temel taşı olan, karakterini, sosyalliğini, bilgi ve becerisinin keşfedildiği okul öncesi eğitim.
Mehtap BÖLÜKBAŞI
4 yıl önce
Eğitimin her yaş grubu için önemini bilmekteyiz. Ancak eğitimin öyle bir dönemi var ki, kişinin tüm hayatının temel taşı olan, karakterini, sosyalliğini, bilgi ve becerisinin keşfedildiği okul öncesi eğitim. Anne ve babanın sevgiyle ve ilgiyle büyüttüğü dönemin arkasından kendini bulma, anlama, keşfetme dönemi okul öncesine denk geliyor. Okul öncesi yaşlar dediğimizde bir çocuk için aslında en önemli dönemden bahsediyoruz. Bu dönem hem aile hem de çocuk için önem taşır. Çok küçük olmalarına rağmen çevrelerinde her şeyin farkında olan, algıları açık olan çocukları çoğu kez aileler fark edemezler. Bu kadar hızlı her şeyi öğrenebileceğini düşünemezler. Bu sebepten de anne baba çocuk eğitimin de büyük yanlışlar yapılabilmektedir. Oysaki sürekli ve hızlı gelişme halinde olan beyinlere doğru ve sağlıklı bilgi akışı sağlamak hayatın temel taşı olacaktır.Şartları uygun olup okul öncesi eğitim alan çocukla, alamayan çocuk arasında yapılan araştırmalarda; zihinsel ve psikolojik büyük farklar görülmüştür. Hatta okul öncesi eğitim alan çocuğun fiziksel olarak ta daha kuvvetli olduğu da görülen bir sonuç olmuştur. Kuvvet farkları ailelerin esirgeme duygusuyla çocuğun hareketinin engellenmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu esirgeme durumu yüzünden dışarıya çıkan çocuk hava değişikliği sebebiyle sık sık hastalanır. Okul öncesi eğitim alan çocuk okul dönemi başlamadan çeşitli hastalıklara karşı bağışıklığı gelişir. Böylece bu tarz sebeplerden derslerinden uzak kalma durumları en aza inmiş olur. Uzmanlarında ortak kanısı 3 yaşa kadar çocuğun anne babasıyla, 3 yaşından sonra ise yavaş yavaş sosyalleşip, yaş gruplarına karışması yönünde. Çünkü geleceği için topluma uyum sağlaması gerekiyor. Bunun içinde ev dışında bir eğitim almaları bu süreci hızlandıracaktır.Okul öncesi eğitim için gittiği kurum çocuğun ilk sosyal çevresi olacaktır. Bu çevrede edineceği bilgiler, tecrübeler ileride karşılaşacağı sorunları çözmeyi ve bu sorunlarla kendine özgü başa çıkma yolları bulmayı öğrendiği, bir ortam sağlanmış olacaktır. Ayrıca okul sendromunu burada atıp ilerde derslerinin etkilenmemesi açısından da önem taşıyor. Okul öncesi dönemin daha oyuna ve kaynaşmaya yönelik olması, hem sıkıcı olmayan hem de el, beden becerilerini ortaya çıkaran bir süreç oluyor. Bu süreçte makas kullanmayı, kalem tutmayı, resim yapmayı ve ezberleyip anlatma gibi etkinliklerle harika bir donanıma sahip oluyorlar. Sadece bedensel olarak değil psikolojik olarak ta burada destekleniyorlar. Örneğin arkadaşlarıyla paylaşmayı, onlarla uyum içinde hareket etmeyi, kendi kararlarını tek başına almayı, karşılaştığı bir problem için çözüm üretmeyi, olaylar arasında karşılaştırma yapmayı öğrenecektir.Öğrenme yaşının 0-6 yaş arası olduğunu bilmekteyiz. Beyin gelişiminin %80’i bu dönemde oluşmakta. Bu dönemde verilen eğitimlerin ne kadar önem ifade ettiği görülüyor. Erken yaşam deneyimleri çocuğun okula, öğrenmeye, kendi becerilerini geliştirebileceği tutumunu belirler ve okul başarısını etkiler. Okul öncesi dönemde olumlu deneyimler yaşayan çocuk, daha net fikirler üreten, hayaller kurabilen bir birey olacaktır.Bu dönemde çocuğun sağlıklı bir şekilde büyümesi için zengin bir dil de kullanılmalıdır. Bu şekilde iletişim gücü artırılarak kendini daha iyi ifade etmesi sağlanacaktır. Bunun yanında sosyal ve duygusal pek çok deneyim de onun özgüvenini oluşturacak. Tek başına her şeyi başarabilme cesareti desteklenip, bağımsız hareket edebileceğinin öğretilmesi yine bu dönemde olmalıdır.Kısacası, özgüvenli, sosyal, paylaşmayı bilen, dilini düzgün kullanıp kendini doğru anlatabilen, üreticilik düzeyi yüksek bireyler yetiştirilebilmesi için sağlıklı bir aile eğitiminin yanında okul öncesi eğitiminde aldırılması büyük bir gerekliliktir.