?>

“DÜĞÜN GECESİ ŞEB-İ ARUS’’

“DÜĞÜN GECESİ ŞEB-İ ARUS’’

Uğur YILDIRIM

2 yıl önce

-İnsan bir an oturup ölümü düşününce her şey boş geliyor... Şu acımasız ve adaletsiz dünyada, aslolan gökkubbe altında hoş bir seda bırakmak değil mi ? Hak olan irademizi berzaha ve mizana hazırlanmak değil mi ?  -Azrail'in (as) "ben geldim" diye kapı çaldığı duyulmadı ! Ecel'in, yaş, ünvan, cinsiyet, mal, mülk, ve hatır gözettiğine şahit olunmadı. Ecel, kapıyı çalmadan, davet edilmeden, izin almadan ansızın geliyor. -Azrail, hiç bir insanoğluna emri vaki olduğu görevini aksatmadı. Ey Ademoğlu! Hazır mısın diye sormuyor. Hazırlık yap, sevdiklerinle helalleş, emaneti almaya geliyorum diye uyarmıyor. Eşine, annene, babana, evlatlarına son bir kez sarılıp vedalaşmana izin vermiyor. Sevdiklerine doyup doyamadığına, hayattan murat alıp almadığına, borcunun, alacağının olup olmadığının ölüm için hiçbir kıymeti harbiyesi yok.  -Geçiyor ömür denilen zaman eyvah ile, içi dolu bir ah ile.. -Ölümün yeryüzünde kol gezdiğini, bir gün bizim kapımıza uğrayacağını bile bile, gaflet uykusundan kalkamamak elem verici... Ölüm, yaşayanlara hiç uğramayacak gibi uzak görünür. Allah'ın verdiği emaneti bir gün iade edeceğimizi biliriz de; kalbimizin heran durabileceği ihtimali bize çok uzaktır. Ölüm bana acaba bugün uğrar mı diye düşünmek istemeyiz. Tatlıdır nede olsa can... Kıyamadıklarımızla doludur yaşam. Ruhumuzu yaban çiçekleriyle efsunlamıştır. Bitmeyecek zannettiğimiz hayatımız gibi… -Oysa sayılı günler çabuk geçer. Hayatta ses hızından, ışık hızından daha hızlı olan ne diye sorsalar;  olsa olsa ‘’geçen zamandır’’derdim. Berzahın misaiflerini ağırlayan Mezar taşlarında yazılı isimler için de, ölüm kendilerine çok uzaktı. Oysa şimdi onlar için hak vaki oldu. İbret olarak kalan ise; hakikatın ta kendisi ölümdür.  -Efenim bitiyor, eriyor ömür dediğimiz sayılı günler... Ölümün güzel olan hiç bir yönü yok mu ? "Ölüm güzel olmasaydı; hiç ölür müydü Muhammed" (sav) Ölüm kaybettiklerimizle kavuşmadır. Hasretle vuslatın buluşması, suya hasret toprağın karışması gibidir. Ölüm gerçek diriliştir. -Ölüm, Berzaha açılan kapı ve ona çıkan  yoldur. Hakikate erebilmek için ‘’sır kapısıdır.’’ Ölümün tek hesabı vardır. Dolan vadeleri, biten ömürleri gerçek sahibine döndürmek olan. Ölümün hak olduğunu, hızla bize geldiğini, hafızamıza ayarlı saat gibi  her an kurmak gerek. Hayatımızı, amellerimizi, sevdiklerimizi, işlerimizi, dünyanın meşatgatli işlerine, bir gün son verip ebedi aleme irtihal edileceğini unutmamak gerek...  -Allah (cc) “ölmeden ölünüz” buyuruyor.  -O muazzan gün de, Kıyamet koptuğunda, dağlar karalara, karalar dağlara yürüdüğünde, babanın eşini, eşin evladını,  tanımayacağı o  akılları zarar  günde, korkumuz ölüm değil, ‘’AMEL DEFTERİMİZ OLMALI’’... Ölüm merhamet etmez. Merhameti ölümden değil, ahiretimize vize  olacak‘’Salih Amele” tarla olan bu dünyada ekmeliyiz… -Ölüm insana geldiği an, ruh bedeni terk ederken, eş, çocuklar, komşular ve sahip olunan dünya malı defnedilene kadar refakat eder. Lakin, ölüm tebliğ edilince hepsi defnedildikten sonra herşey biter ve geri döner. Onlar için artık daha ötesi yoktur. Hak vaki olanın bundan ötesi için tek refakatçisi salih amelidir. -Bir öğrenci bir dersi, okulu, üniversiteyi başarmak için gece gündüz çalışır, göz nuru döker, emek harcar. Pekala ! Ebedi alem olan Cennet için imtihansız, emeksiz, mücadelesiz kapılar acılır mı ? -Ölüm, kişinin ‘’Şeb-i Arusunun’’ başladığı düğün gecesidir. Velhasılı kelam hal böyleyken, bir saniyesine dahi söz geçiremediğimiz ahiretin tarlası olan bu fani Dünya için Ahiretimizi riske etmeye değer mi ? Uyandır nefsini ey kardeşim ! Fahri Kainat efendimizin incisi Hz. Fatıma’ya (r.a) torpil geçmeyen ölüm, sana, bana, kime torpil geçebilir ki… Allah ölüme hazırlık yapmayı ve emaneti hakkıyla teslim etmeyi bizlere ve sevdiklerimize nasip eylesin…
YAZARIN DİĞER YAZILARI