Düşünce özgürlüğü, insanların herhangi bir konu ile ilgili düşüncelerini hiçbir baskı altında kalmadan, toplum veya yasa koyucular tarafından yargılanmadan özgür bir şekilde ifade edebilmesidir. Her insan din, dil, inanç ve benzeri farklılıklar gözetilmeksizin düşüncelerini istediği gibi açıklama hakkına sahiptir. Bunu kısıtlayacak tek bir şey vardır, o da bu düşüncelerin toplumun herhangi bir kesimine zarar vermesi veya hakaret içerikli olmasıdır. Bu nedenle insanlar düşüncelerini saygılı bir şekilde ifade etmeli, herhangi bir kesimin inançlarına, dinlerine, değerlerine zarar veren, onları küçük düşüren söylemlerden uzak durmalıdır. Tarih boyunca bilimin, teknolojinin, felsefenin gelişip ilerleyememesinin en önemli nedenlerinden biri düşünce özgürlüğünün kısıtlanması olmuştur. Tarihin belli dönemlerinde düşüncelerinden dolayı ölüme mahkum edilen, sürgüne gönderilen veya toplumdan dışlanan birçok düşünür veya bilim adamı olmuştur. Üstelik bu bilim adamlarından birçoğu düşüncelerini kesin delil ve çıkarımlarla açıklamış; ancak buna rağmen en ağır şekilde cezalandırılmıştır. Tarihte bunun birçok örneği vardır. Dilerseniz bazılarına göz atalım: Matematik ve geometrinin kurucularından ve geliştiricilerinden biri olan Pisagor, erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğu düşüncesini reddedip erkeklerle kadınların eşit olduğunu savunduğu için karşıt görüşlüler tarafından öldürülmüştür. Düşüncelerinden dolayı vahşice katledilen bilim insanlarından biri de Giordano Bruno'dur. Bruno, Dünya dışında başka gezegenlerin de olduğunu düşünüp bunu açıkça ifade ettiği için Katolik Kilisesi tarafından 8 yıllık hapse mahkum edilmiş. Daha sonra ise diri diri yakılarak öldürülmüştür. Kilise, Bruno'nun söylediklerinin dini yalancı çıkardığını bu nedenle kendisinin bir sapkın olduğunu, öldürülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Düşüncelerinden dolayı öldürülen en ünlü kişilerden biri de Sokrates'tir. Sokrates, eğittiği öğrencilerin kafasını karıştırdığı, onlara saçma sapan fikirler sunduğu gerekçesiyle zehirlenerek öldürülmüştür. Yeni tek suçu, sahip olduğu düşünceleri insanlarla paylaşmak olmuştur. Belki de sırf bu yüzden bilim yıllarca ilerleyememiş, insanlar bildiklerini anlatma cesaretini bile gösterememiştir. Ne yazık ki tarih boyunca düşünce özgürlüğünü kısıtlayan en önemli faktör, dinler olmuştur. Özellikle de Katolik Kilise’sinin güçlü olduğu dönemlerde dine ters düşen bilgi veya düşüncelerin açıklanması çok büyük bir suçtu. Düşünün ki dünyanın düze olduğunu savunan bir din var ve bu dinin milyonlarca mensubu var. Bir bilim insanının çıkıp da dünyanın yuvarlak olduğunu söylemesi o dinin veya verdiği bilginin yanlış olduğu anlamına gelir. Bu durum ise özellikle din adamlarının, yani dinden para kazananların işine gelmeyecektir. Bu durumda da onlara göre en iyi çözüm, böyle insanları ölümle cezalandırarak insanları sindirmek ve susturmaktır. Nitekim bunu da defalarca yapmışlardır. Düşünce özgürlüğünün olmadığı, insanların duygu ve düşüncelerini özgürce, korkusuzca ifade edemediği toplumların gelişip ilerlemeleri mümkün değildir. Böyle bir kısıtlama, aksine o toplumu yıkıma götürecektir.