Toprak demek yaşam demek aslında değil mi? Peki, toprağın kıymetini anlamak için elimizden kayıp gitmesi mi gerek? Yaşamın kendisi olduğunu fark etmek için üretim yapamayacak hale getirmemiz mi gerekiyor? Toprağı kaybetmenin geri dönüşü yok. Toprağı bir kere elimizden kaybedersek, yaşamı kaybederiz. Verilere göre her yıl 642 milyon ton toprağımız erozyona uğruyor. Yani daha genel bir hesapla 15 yılda 1 santimetre toprak taşınması anlamına geliyor. 1 santimetre toprağın oluşması ise yaklaşık 500 yıl sürüyor. Buna göre, toprakların kaybı doğal oluşum hızından 33 kat daha fazla. Toprak kaybının başlıca nedenleri bilindiği gibi erozyon, yanlış tarım uygulamaları, ormansızlaşma, inşaat faaliyetleri ve iklim değişikliğidir. Artan nüfusa yetecek gıda ve barınma ihtiyacının karşılanması derken zincirleme bir sistemin içinde toprak kaybediyoruz. Erozyonun başlıca sebebinden biri yanlış tarım uygulamaları. Toprağın fazla ve yanlış işlenmesi, aşırı sulama, aynı bitki türünün sürekli olarak aynı yere ekilmesi (ekim münavebesinin- nöbetinin) olmaması, yanlış gübre kullanımı gibi faktörler toprak kaybına sebep olmakta. Bilinçsiz tarım, gelecekte tarım yapacak toprak bulamayacak hale getiriyor. Çiftçilerin bilinçli tarım yapmalarını sağlamak, bölgeye ve iklime bağlı olarak yetişen bitkileri münavebeli ekim ile ekerek toprağın doğal yapısını korumak, toprağın ihtiyacı olduğu ölçüde gübreleme yapmak ve toprakta tuz birikimine neden olacak aşırı ve yanlış sulamayı önlemek erozyonun önüne geçebilecek doğru uygulamalardır. Burada esas amaç, toprağa zarar vererek daha fazla verim almak ve para kazanmak olmamalı, doğru uygulamalar ile geleceğe yönelik verimli ve kaliteli toprak yapısı oluşturarak üretimi devam ettirmek olmalı. Hızlı kentleşme, büyük altyapı projeleri ve sanayileşmeyle imara açılan tarım arazisi oranı artış gösteriyor. Devlet, tarım arazilerinin korunması konusunda politikaları uygulamalı. Toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu var ancak yaptırımı yok. Buna en iyi örnek tarım arazileri üzerine inşa edilen hobi bahçeleri. Tarım arazisi bakımından kullanıma elverişli olmayan yerlere kurulmalı ancak Türkiye’de ısrarla bu yapılar için tarım arazileri kullanılıyor. Koskoca tarım arazisi şuradan küçücük bir yer olsun ne olacak gibi düşüncelerle tarım arazisine kurulan her yapı toprak bütünlüğünü parçalayarak tarıma zarar veriyor. Tarım arazisi üzerine inşa edilen her yapı toprağa ve tarıma ihanettir. Yaşamın önceliği tarımdan geçiyor, toprak yoksa yaşam da yoktur.