- Toplumları millet yapan, milletleri diğer milletlerden ayırıp daha güçlü ve sağlıklı bir dayanışma anlayışı içine sokan, gelecek nesiller için sürdürülebilir ilişki ağını kuran milli ve manevi değerler asla değişmemeli, bunlar korunmalı ve kuşaktan kuşağa aktarılmalıdır. - Ahlaki değerlerini unutmuş, ar ve hâyâ anlayışını yitirmiş, davranışlarında ölçüyü kaçırmış bireylerin bulunamamayışı içler acısı bir durum. - Gün geçmesin ki ana haber bültenlerinde, sosyal medyada ahlaksızlığın değişik örneklerini görmeyelim. Bir toplumda, aile, eğitim, adalet ve esnaf anlayışı bozulmaya başlamışsa o toplumun ahlaki, sosyal ve kültürel çöküntüsünü hiç bir önlem engelleyemez. -Bu yazımızda “Esnaf Ahlakını” yazacağız. Dünyada ve ülkemizde pandemi sonrası açığa çıkan gıda üretim ve tedarik sorununda, küresel iklim değişiklikleri, cip sorunu, Rusya -Ukrayna Savaşı, enerji ve petrol ürünlerine erişmedeki açmazlar, faiz, enflasyon ve resesyon tehlikesi karşısında artık irili-ufaklı, esnaf-tüccar küresel arenadaki sorunları bir fırsat görüp daha fazla nasıl kazanırım arzusuyla kul hakkından çekinmeden, Allahtan korkmadan, kuldan utanmadan aşırı ama daha fazla nasıl kazanırım, vatandaşı nasıl soyarım diye gözünü kazanma hırsıyla karartıp, nefsine yenilmiş bir anlayış hakim. - Eskiden müşteri “veli nimet” görülür. “Müşteri daima haklıdır” anlayışı esnafta hakimdi. Günümüzde ise artık vatandaş ne aldığı ürünün kusurunu sorabiliyor, nede hakkını arayabiliyor. Mazallah hakkını arayan bazı müşterilerin darp edildiği, hakarete maruz kalıp mağdur edildiğine, hatta bazen canından olan müşterlere şahit oluyoruz. - Ahlak, vicdan ile doğrudan ilgilidir. Ahlaklı insan, vicdan duygusu ve Allah korkusu güçlü insandır. Vicdan, insanın kendisinden hesap sormasını sağlayan içsel ve duygusal bir güçtür. Bir insanın vicdan duygusu zayıflamışsa ondan ahlaki davranışlar beklenemez. Şayet insan yaptıklarından en ufak bir rahatsızlık, haya veya pişmanlık duymayıp vicdanı sızlamıyorsa sözün bittiği yerdeyiz. Hal böyle olunca artık “İnsanlık ölmüştür.” - Ne yazıkki; bir çok alanda olduğu gibi esnaf ve tüccarların kişisel çıkar sağlaması, bunun için ahlaki olmayan yollara başvurması esnaf ve tüccara olan saygınlığı, güveni zedeledi. Güven ve itimat bir kez kaybedilmesin; geri kazanılması zordur.- Davranış bir insanın, esnafın, tüccarın, onurunu zedeliyorsa, insan haklarına aykırı ise, toplumsal değerler ile örtüşmüyorsa; ahlaki değildir. Kişi kendi kafa yapısı ve değer yargılarına göre davranışını ahlaka aykırı bulmayabilir. Lakin önemli olan onun düşüncesi değil, toplumda genel kabul görmüş ahlak ve norm kurallarıdır. - Ticarette temel amaç para kazanmak olsada ticari ahlaksızlığa kimse tevessül etmemelidir. Ancak sadece paraya odaklanmak ve daha çok kazanmak için ne gerekirse yaparım anlayışı ticari ahlak ile bağdaşmaz. Hak edilen ölçüde kazanmak, hakkına razı olmak, müşteriye hakkını vermek, onu aldatmamak-kandırmamak ticari ahlakın gerekleridir. -Kısa sürede büyük hedeflere ulaşma, köşeyi dönme arayışı; merdivenin basamaklarını sıçrayarak çıkma isteği; özellikle sabırsız genç kuşakta gözlenmektedir. Çalışmak, emek vermek, alın teri dökmek, zaman harcamak genç kuşağın yabancı kaldığı değerlerdir. Artık verilen sözlerin, bulunulan vaatlerin, “şeref sözü”,“hatırım için” gibi söylemlerin önemi kalmadı. Artık “Dürüst esnaf ve ahlaklı tüccar” sözü nostaljik bir slogan olarak mazide kaldı.- Güçlü olanın zayıfı ezdiği bir düzen ahlaki sayılamaz. Yasaların gerekli müeyyideleri uygulamadığı sürece, Milli Eğitim ve paydaşları eğitim hususunda üzerine düşeni yapmadıkça bireyler bildiğini okur. Diyanet işleri başkanlığı ve bilhassa anne ve babaların görevi ahlaki değerleri bireylerde vaz geçilmez kılmalı, anne-babalarda çocuklarına gereken ahlak, edep ve kültürel yetişme şartlarını aşılamalıdır. Yasalar ahlak kurallarını dikkate almalı, ahlaklı olmayı özendirici, ahlaksızlığa ise gerekli ceza-i müeyyide uygulanmalıdır. Günümüzde bu gün sorun olan LGBT sapkınlığında ebeveynlerin çok önemli sorumlulukları oldu. - Bazı ülkelerde vergi kaçıranlara “vatana ihanetten” ağır ceza-i müeyyideler uygulanmaktadır. Mobilya sektöründe evini baştan aşağı yenileyen bir vatandaş diyor ki; “Evimdeki mobilyaları değiştirdim; yatak odası, yemek odası takımı, koltuk takımı, halı, perde vb ihtiyaçlarımı aldığım esnafın hepsine ödeme yaptım. Lakin ileride ürünlerde bir problem olabilir diye fatura istememe binaen fatura vermedi” diyor. İşte esnafın geldiği hali düşünebiliyor mu sunuz. Haram yemek yaşantılarının bir parçası olan, vergi kaçıran, müşterisine fatura kesmeyen, sattığı ürünler için akdine sadık olmayan esnafın kazançı bereketli olmaz. Bu anlayıştaki esnaf ve paydaşları ailesine yedirdiği haram lokmalar “Allah Muhafaza” çoluk çocuğunun damarlarında kötü hastalıklara neden olur. -Bu tür esnaf topluluğunun Allahtan korkup kuldan utanmadığı ortadayken; vatandaş ise tüketici şuuru hususunda bilinçsiz. -Her toplum yaşadığı gibi inanır. Yaşadığı gibi de yönetilir. -Ticaret hayatında iyi niyet kurallarına aykırı; aldatıcı, yanıltıcı söylemler ve davranışlar, rekabetin kötüye kullanılması anlamına gelir ki bunlar ahlaki değildir. -Müşteriye malda gerçekte var olmayan bir özelliğin olduğunu söylemek, -Müşterinin istediği mal-/markayı kötüleyerek stoğu şişen malı-markayı satmaya çalışmak, -Rakibin aleyhine konuşmak, rakibi kötülemek, -Müşteriye “ayıplı” malı, ayıbını gizleyerek satmak, Oysa bizim dinimiz “mal ayıbı ile” yani kusurunu alıcıya söylemek suretiyle sünnettir buyurulur..-Sattığı malın arkasında durmamak, -Fahiş fiyatla mal satmak, -Müşteriye kasa fişi, fatura veya garanti belgesini vermemek, -Satış sözleşmesi koşullarına uymamak, sözleşmeye müşteri aleyhine madde koymak, -Stoğunda olmayan malı satmak ve söz verdiği zamanda malı teslim etmemek, -Müşteriye sipariş fişi veya satış sözleşmesindeki malın-markanın dışında başka bir mal-marka göndermek, -Etiketteki fiyat ile kasadaki fiyat, sözleşmedeki fiyat ile faturadaki fiyat arasında tüketici aleyhine fark olması, -Günümüzdeki esnaf, sanatkar ve tüccarın genel durumu bu şekilde..
Not: Allahtan korkan, kul hakkından sakınan, temiz, dürüst ve “ahi anlayışına” mazhar esnaf, sanatkar ve tüccarları bu yazıdan tenzih ederken; onlara bereketli ve hayırlı kazançlar diliyoruz.