Ülkemizde son günlerde yaşanan felaketler zinciri acı kayıplara neden oldu. Elazığ ve Malatya depremi, Sabiha Gökçen Hava Limanında uçak kazası, Van´daki çığ felaketi.
10´larca insanımızın can kaybı hepimizi yasa boğdu.
Dini, dili, ırkı farklı olan ancak tek birleşme noktası vicdanı olan, tüm insanlık bu felaketlerde kaybedilen canlara üzüldü.
Ancak ülkemizde öyle bir güruh var ki; dini, dili aynı ama vicdanı olmayan?
Timsah gözyaşlarıyla can kayıplarına ağlayan ancak alttan verdiği mesajlarla içini dışarı vuran?
Üç beş oy uğruna, yaşanan acılar üzerinden siyaset yapan?
Ülkenin ve insanların acısını hiçe sayarak ?Felaketten Siyaset´ yapan.
Bu tür felaketleri fırsat bilen güruh hariç, kim ister felaket yaşanmasını?
Elbette önlemler alınması gerekir. Hükümetin 8 yıl önce ülke genelinde başlattığı kentsel dönüşüm projesinde, Elazığ´da bulunan 4 bin 671 riskli binadan 4 bin 179´u deprem öncesinde yıkılarak yerine yenisi yapıldı. Yeni yapılan binalar depreme dayanıklı olarak inşa edildi. Eğer bu ve bunlar gibi tedbirler alınmamış olsaydı bu yıkılan 4 bin 179 binanın kaçı ayakta kalacaktı ve can kaybı kaç olacaktı?
Çığ felaketinde kurtarmaya giden ekibin çığ altında kalmasında bir ihmal var mı? Bunun tabi ki araştırılmasının yapılması gerekir. Bu hükümetin görevi ve zaten bu konuda inceleme başlatıldı.
Hükümet, felaketler öncesi tedbirlerini alıyor ve felaket sonrası sosyal devlet olmanın gereğini tam anlamıyla yerine getiriyor.
Bir güruh ise felaket bekliyor! Oy kazanabilmek uğruna?
Allah milletimizi tüm felaketlerden korusun, bu acıları bir daha yaşatmasın ve felaketten siyaset yapanlara fırsat vermesin?