Uzun yıllardır ülkemizde sayısal yeteneği bulunan ve sayısal alanda eğitim almış gençlerimize Tıp Fakültesi, Sözel yeteneği bulunan ve sözel alanda eğitim almış gençlerimize ise Hukuk Fakültesi tavsiye edilmiş bu algı da her iki fakülteyi ülkemizde popüler kılmıştır.
Kanaatimce öncelikle Hukuk Fakültesi açısından bu algı mevcut durumda ve gelinen noktada biraz değiştirilmeli, gençlerimizin mesleki uygunlukları değerlendirilir iken popülerlik değil, bireye tam uygunluk krıterleri esas alınmalıdır.
Önceki aşamalarda yazdığım bir kısım yazılarımda da gençlerimizin meslek tercihlerinde yapmış oldukları hatalı tercihlerin gençlerimizi mutsuz kıldığı, hatalı tercihler sonucunda ise mesleki yeterlilik adına başarı sağlayamamaları sonucunun ortaya çıktığını belirtmiş idim.
Bu yazımda öncelikle Hukuk Fakültesi tercihi yapmak isteyen öğrencilerimize yönelik bir kısım tavsiyelerimi sunacağım.
Hukuk Fakültesi eğitimi almak isteyen öğrencilerimize Hukuk Fakültesini kazandığına ilişkin sonuç açıklandığı andan itibaren artık tümü ile yeni bir dünya açılmaktadır.
Şöyle ki; İlkokul, ortaöğretim, lise eğitimleri boyunca öğrencilerimiz Edebiyat, Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler gibi dersler ile 12 yıl eğitim aldıktan sonra Üniversite Sınavına bu alanlardaki müfredat sorumluluğundan girerek sınavı başarı ile geçtiklerinde Hukuk Fakültesi açısından tüm bu müfredat geride kalıp bambaşka bir dünya açılmaktadır.
Matematik bölümünü kazanan öğrencinin sayısal alanda aldığı temel eğitimler yine karşısına çıkarken, sosyal bilimler alanında bir fakülte kazanan öğrenciye tarih, coğrafya alanında geçmişte aldığı tüm eğitimler katkı sağlamaya devam ederken, Hukuk Fakültesine girme hakkı kazanan öğrenci için tüm bunlardan vareste farklı ve soyut bir sözel dünyanın kapıları açılmaktadır.
Yani, Hukuk Fakültesi öğrencisi 12 yıllık geçmiş eğitim döneminden artık yararlanmaz hale gelerek kendisine Anayasa Hukuku, Medeni Hukuk, Ceza Hukuku, Borçlar Hukuku gibi birçok farklı hukuk alanının karşısına çıkacağını bilmeli ve buna göre konsantre olarak yoluna devam etmelidir.
Ülkemizde eğitimin en ciddi sıkıntıya maruz kaldığı durum UYGULAMA EĞİTİMİNİN ön plana çıkarılmamasıdır.
Teorik açıdan müfredatlarımız oldukça detaylı olmasına rağmen konu uygulama eğitimine geldiğinde ciddi eksikliklerin olduğunu hepimiz bilmekte ve bu yönde eleştirilerimizi yapmaktayız.
Hukuk Fakültesinde eğitime başlayan Hukuk öğrencisi genç kardeşlerime en önemli tavsiyem teorik eğitim alırken aynı zamanda uygulama/meslek pratiği eğitimi almaları konusunda da gerek Adliyelerimizde duruşmalara katılmaları, gerekse Avukat meslektaşlar nezdinde Hukuk bürolarında ara tatil ve yaz tatillerini çalışarak geçirmeleri olacaktır. Bu şekli ile hem teorik bilgileri hem de uygulamaya yönelik becerileri gelişecek icra edecekleri meslek açısından fakülteyi bitirmeden birçok hususta deneyim elde ederek mesleğe daha etkin başlama şansı yakalamış olacaklardır.
Tabi diğer tavsiyemiz de Hukuk Fakültesini bitirmiş olan genç hukukçu meslek adayı kardeşlerimiz için olacaktır ki;
Hukuk Fakültesi mezunu olan genç hukukçu Hakim (Adli yada İdari Yargı Hakimi), Savcı, Avukat (Serbest Avukat veya Kurum Avukatlığı ) Hukuk Fakültesi veya hukuk derslerinin mevcut olduğu diğer fakültelerde öğretim görevliliği gibi bir çok alanda görev yapabilirler.
Ancak; Hukuk Fakültesi olmasına rağmen hukukun her meslek alanı her hukukçuya hitap etmeyebilir. Şöyle ki, yapısal olarak serbest çalışmak isteyen, tayin problemi/atama/nakil yaşamak istemeyen hukukçular için serbest avukatlık alanı elzem olurken, Devlet bünyesinde çalışmak isteyen hukukçu meslektaşlar içinse hâkim, savcı, kurum avukatlığı gibi alanlar etkin olacaktır.
Hukuk Fakültesinden mezun olunsa da her bir alan kendi içerisinde yapısal farklılıklar gösterdiği için, genç hukukçularımız için en önemli tavsiyem; staj eğitim dönemlerini verimli bir şekilde tamamlamaları, etkin bir uygulama eğitimi almaları, meslek pratiğine yönelik etkin ve verimli çalışmalar üretmeleridir.
Bu hususta zaten Adalet Bakanlığımız artık Hakim/Savcı Yardımcılığı gibi müesseseler için ciddi manada hazırlıklarını yapmış, yeni tasarılar en yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi önüne sunulup, yasama organından inşallah geçerek yürürlüğe girecektir.
Mesleğimin her aşamasında meslek bilinci ile aynı tavsiyeleri genç hukukçularımıza sunup ülkemizde her alanda iyi hukukçuların yetişmesi temennisi ile biz de şahsımıza düşen meslek büyüğü bilinci ile hareket etmeyi şükürler olsun ki başardık. Genç Hukukçularımıza başarılar dilerim. Yeni süreçler tüm hukukçulara hayırlı ve uğurlu olsun?