?>
Gönül ahrazı...
Gönül ahrazı...
Yazıyorum yazmasına da anlamıyorsa yazdıklarımı
nedendir bu ısrarım,
duymayan gönül ahrazına...
Seslenmeden yine de edemiyorum...
Dün akşam özlemiyle
yastığa baş koyduğumda;
yüreğimdeki ıstırabı ile başlayan yangın,
kızıl aleviyle gökyüzüyle buluşuyorken,
yorgunluktan bitap düşmüşüm ayıramıyorum;
rüya mı, serap mı?
Yoksa bir hayal mi?
Duymak istediğim
sesinin her bir tınısı için
dualarla yalvarışıma,
dışarda başlayan yağmur,
gecenin sessizliğine cevapmış gibi uyandırarak heyecanıma tüm hırçınlığıyla karşılık veriyor...
Merakla cama vuran seslere perdeyi araladığımda,
yağmur altında silüetinle beliriyorsun,
cezbediyor gözlerin,
titriyorum,
biçare halim
dalıyorum gözlerinde uçsuz bucaksız bir aleme,
dahası, penceremden içeri giriyorsun,
yüzümde dolaşmaya başlıyor nefesin,
ıslanmış saçlarından süzülen damlalar
kutsanmış birer iksir, şaşırıyorum;
karanlığı aydınlatan
ışıltının her zerresinde soluğum kesiliyor,
kurtulmak istediğin ıslak elbiselerin
hiç bilmediğim cömertliğinle
kış ayının ağırlıklarını atar gibi üzerinden sıyırılıyor,
işte bahar diye iç geçiriyorum,
cesaretimi toplayıp sana gönderdiğim bir mektubu hatırlatıyor bu halin,
büyülenmişim,
dilim lal, sımsıkı kapanmış dudaklarım seslere yol vermiyor,
konuşamıyorum
Sen karşımda, ben sende kaybolmuşum,
davetkar mahçup bedene dokunamıyorum,
sonra sen;
korkuyla karışık beceriksizliğimi yüzüme vururcasına kızgın,
alelacele, arkanı dönüp
sisler altında
karanlıkta kayboluyorsun...
YAZARIN DİĞER YAZILARI