Adı CORONA mı, eskiye özlem mi adını tam bulamadığım bir hastalık!
Bir virüs dolaşıyor evet. Peki bu virüs bulaştığı bedenlere mi yoksa herkesin psikolojisine mi zarar veriyor?
Sıkıldığımız, bunaldığımız, dertlendiğimiz, söylendiğimiz, şükretmediğimiz her şeyi nasılda arar özler olduk?
Sevdiklerimize sımsıkı sarılmayı, öpüp koklamayı, günler partiler yapmayı, ağız ağıza verip muhabbet etmeyi, Pazar yeri ya da sahilde salına salına gezmeyi, aynı tabağa elimizi uzatıp çıtır çıtır çekirdek çitlemeyi, kalabalık olan asansöre bir daha bekleyemem deyip aralara sıkışmayı, avucumuzda nemlenen leblebiyi yanımızdakiyle çekinmeden paylaşmayı, düğünlere gidip göbek atıp kol kola halay çekmeyi, yaşlılarımızın tonton yanaklarından doya doya öpmeyi, sinema salonunda komedi filmi izleyip kahkahalarla gülmeyi, bir rahatsızlığımızda düşünmeden hastaneye koşmayı, okul bahçesindeki çocuk cıvıltılarını ve sınıfların kendine özgü kokusuyla ders yapılmasını, çocuk parklarında dedelerin torunlarını salıncakta sallamasını diğer tarafta babaannenin akranlarıyla buluşup koyu sohbetlerini, elle dokunup sevgi ya da destek ifadelerini çok ama çok özlemediniz mi?
Yağmur kokusunu maskesiz içimize çekmeyi ve bu arada sağlıkçılarımızın o maskeyle neler çektiğini daha iyi anlamadık mı?
En önemlisi?
Aniden güç güzellik para değersiz oldu çünkü virüs zengin fakir genç yaşlı ayrımı yapmadı.
Bunun yanında sevdiklerimizle kucaklaşmamak öpüşmemek hatta görüşmemek daha düşünceli davranış oldu.
Ve aslında?
Paylaşılarak geçen dertlerimiz,
Öperek geçen acılarımız,
Sarılarak verdiğimiz desteğimiz,
Omuz omuza verince devrilmeyişimiz,
ÇOK HASTALANDI?