?>

Hedef

Sabri KARAKAYA

11 ay önce

Köşe yazımı kaleme aldığım bu gece, TV’de ilk kez yayınlanan ve İstiklal Marşımızın yazarı vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un hayatından kısa bir kesitin vizyona aktarıldığı “Akif” filmini izliyorum. Filmi izledikçe ve o dönemde yaşanılan olayları gördükçe Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadeledeki azmi, çabası ve sürekli olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni muassır medeniyetler seviyesine çıkarma hedefi aklıma geldi hemen. Aslında yazı yazmak ve bu yazıları kaleme almak önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi çok kolay değil. Ulu Önder, 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlanan ve dünya tarihine geçen Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde de “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz. İleri!” diyerek düşmanları yurdumuzdan atmamızı sağlamıştır. Bu nedenle hem bireysel, hem de toplumsal olarak kendimize hedefler koymalıyız diye düşünüyorum. Öyle ki bu hedefler, daima başarıyı yakalamak üzerine olmalı. Hazreti Mevlana, “Hedefin ve amacın yüceliği yolun sıkıntısından belli olur” derken; İngiliz yazar Paul Arden de, “Herkesin bir hedefi olmalı. Hayatının sonunda nerede olacağını bilmek istiyorsan, nereye gittiğini bilmek zorundasın” diyerek hedefin gerekliliğine vurgu yapmıştır. Tüm zamanların en iyi boksörü olarak kabul edilen Amerikalı boksör Muhammed Ali, “Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal, amaç ve hedef olan insanlardan çıkar” ifadesiyle şampiyon olmaktan ziyade ortaya koyulan hedef ve amaca işaret etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yazılacak İstiklal Marşı için belirlediği 500 liralık ödül nedeniyle uzun süre yarışmaya katılmayan ve sonrasında bugünkü adıyla Kızılay (Hilal-i Ahmer) bünyesinde kurulan kadın ve çocuklara iş öğreterek cepheye elbise diken Dar'ül Mesai Vakfı’na bağışlayan Mehmet Akif Ersoy, marşın mecliste kabulü ile okunacağı 12 Mart 1921 günü bile parası olmadığı için üzerine giydiği paltosunu dahi en yakın arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay’dan almış ve bir milletin yeniden diriliş ve kendine geliş marşını tarihe mal ederek, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” duasında bulunmuştur. “Başarının sırrı, bir hedefi durmaksızın takip etmektir” diyen Rusya büyük düşesi ve Hollanda kraliçesi Anna Pavlova bile başarının sırrını hedef belirleme olarak tanımlarken; gerçek olaylardan esinlenilen çekilen “Kartal Eddie” filminde de kendine inanmayı hiç bırakmayan, cesur ve sıradışı bir kayakla atlama sporcusu Michael Eddie Edwards'ın hikayesi ele alınmıştır. Sonuç itibariyle Eddie, inatçı ve karizmatik koçunun yardımı ile 1988 Calgary Kış Olimpiyatları'nda bir imkansızı başararak dünya çapında spor tutkunlarının kalbini kazanmayı başarmıştır. İşte bu bize, kişisel gelişim uzmanı Cihan Akyol’un da dediği gibi, “Çoğu insan; gücü olmadığı için değil, hedefi olmadığı için yol alamaz” sözünün ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Öyleyse; Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Gandhi’nin dediği gibi, “Siz yolunuza bakın. Böyle yaparsanız hedefe kendiliğinden varırsınız”. Bir yazımın daha sonuna gelirken; hedefe gidilen yolda önümüze çıkan engelleri birer birer aşmayı ve tüm okurlarımın hedefine ulaşmasını temenni ederek siz değerli okurlarıma mutlu hafta sonları ve hayırlı günler diliyorum. Bir sonraki makalemde buluşmak üzere sağlıcakla kalın. Allah’a emanet olun.
YAZARIN DİĞER YAZILARI