?>

HUKUKTA TAKDİR HAKKI

AVUKAT EYÜP DEMİRER

6 yıl önce

Hukuk denilince toplumun genel yararını sağlamak için konulan ve kamu gücü ile desteklenen kaide ve kanunların bütünü tanımı yapılabilir. Hukuk, bireylerin birbiri ve toplum ile devlet ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Özetle kamu erki ile sağlanan düzen olarak belirtebiliriz. Bugüne kadar sizler ile hukuka dair birçok farklı alanda görüşlerimi içeren faydalı metinleri paylaştım. Hukukun her bir alanı gerek yargılama metotları ve gerekse yargı birimleri açısından farklı görüşlere konu olacak kadar ayrıntılı ve geniş hükümler ihtiva etmektedir. Tabi farklı düşünce ve kararların oluşumu takdir hakkı olarak tanımlanan geniş kavram ile anlatılabilir. Yargılama ve karar makamı olan hakimlik makamının birçok farklı konuya ve birçok somut hadiseye ilişkin farklı kararlar verebildiği, bazen vatandaşımız tarafından beklenenden farklı sonuçların ortaya çıktığını görebilmek mümkün olmaktadır. Bu durumu izah etmek belki uzun ama uzun örneklendirilmiş metinler ile mümkün olabilir. Bu sebepler ile bizler takdir hakkı ve gerekçe hususundaki fikirlerimizi anlamlı kılan özetlenmiş beyanlarımızı burada sizler ile paylaşmaktayız. Karar makamı olan ve hüküm kurmak ile görevlendirilmiş hakimlerimiz, her somut hadisede önüne sunulan deliller ile takdiren kararını vermektedir. Özel hukuk yargılamaları delillerin taraflarca bildirilmesi esasını benimsemekte, ancak kamusal yargılama alanı olan özellikle de ceza hukuku yargılamaları bu anlamda takdir hakkının daha fazla uygulanacağı alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebepler ile ağırlıklı olarak ceza yargılama metotları üzerinden takdir hakkı kullanımı üzerinde durabiliriz. Ceza yargılama metodunda kendisini atılı suçlamalardan kurtarmak amacı ile her bir şüphelinin yalan söylemek, böyle bir suçlamayı kabul etmiyorum demek hakkı mevcuttur. Bu durumda takdir hakkı dediğimiz vicdan esası kararı veren mahkeme heyetlerine yada heyet halinde teşekkül etmeyen durumlarda tek hakimli mahkemelerde mahkeme hakimine yetki vermektedir. Hâkim somut olaya ilişkin maddi gerçeği her türlü delil ile ortaya çıkarmak ve verdiği kararda gerçek manada suçlu konumunda bulunan kişileri yargılayıp ceza verilmesine hükmetmek zorundadır. Takdir hakkı kullanımı bireylerin hürriyetini doğrudan etkileyen bir durum olup, bu husustaki sorumluluk da karar makamı için oldukça fazladır. Tabi en önemli hususlardan bir tanesi de verilen kararlarda doğru gerekçe oluşturulmasıdır. Bu durum zaten maddi gerçeğin oluşturulmasının tabi bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Maddi gerçeklik doğru şekilde tespit edildiğinde zaten oluşturulacak karardaki gerekçe de doğru şekilde yazılacaktır. Hukukun her bir işlemi doğru gerekçeye dayandırılmalı, maktu savunma ve maktu gerekçeler ile değil, her somut olayın durumunu aydınlatarak ortaya koyan gerçekliği şüpheye mahal bırakmayacak şekilde belirlemiş hüküm gerekçeleri ile sunulmalıdır. Bu anlamda maddi gerçekliğin somut olarak ortaya konulması, aydınlatılması kadar, verilen hükmün doğru ve hukuka uygun, delillere uygun şekilde gerekçelendirilmesi de bir o kadar önem arz etmektedir. Takdir hakkı konusu hukukta ceza yargılamalarında daha ciddi bir etken olarak karşımıza çıkmakta iken, hüküm gerekçesinde beklenilen ayrıntılı sonuç, hukukun her alanında benzer etki oluşturmaktadır. Özel hukuk alanında dahi verilen red ya da kabul kararlarının sağlam hukuki dayanaklar ile gerekçelendirilerek yazılması oldukça mühimdir. Hukukta kararın en önemli yansıması gerekçedir. Takdir hakkının doğru kullanılması ile birlikte aynı zamanda doğru ve hukuka/ delillere uygun gerekçeler önem arz etmekte, mahkeme ilamları doğru gerekçeler ile oluşturulmalıdır?
YAZARIN DİĞER YAZILARI