?>

İlk Erdem Sabır

İlk Erdem Sabır

Berat Yönez

3 yıl önce

Söyler misiniz bana, hangi diken batmamış el, gül kokabilir? Tekrardan söylemenizi istiyorum, hangi dut yaprağını yememiş ipek böceği, koza örüp ipek yapar da bu ipeğin atlasa dönüşmesine sebep olabilir? Son bir soru, hangi olgunlaşmamış koruk, üzüm olup da pekmezin yapımına sebep olabilir? Bazen sabrın önemini anlatmak için uzun uzadıya cümleler yazıp, açıklamalar yapmaya gerek yoktur. Kendimize sorduğumuz bir soru ya da bir kaç soru sayfalar boyunca anlatılmak istenen şerhe ulaştırır. Bugünkü konumu sabır üzerine yazmak istiyorum. Sabır pek mühim bir konudur. 18. asırda yaşamış Avrupa'nın saygın filozoflarından olan Immanuel Kant "Eğitim" hakkında düşüncelerini ifade ederken, insanoğlunun öğrenmesi gereken ilk erdemin sabır olduğunu söyler. Sabır yalnızca bizim dinimiz ve insanlarımızca kabul edilen bir erdem değildir. Sabır evrenseldir. Avrupa ülkelerine de gitseniz sabrın olmadığı yer de birçok toplumsal bozukluğun olduğunu görürüz. Küçük bir bilgi birikimiyle böyle, mühim bir konu da bence demek istemiyorum ama millet olarak sabrı yanlış anladığımızı düşünüyorum. Eğer yanlış düşünüyorsam, size verdiğim bilgi kirliliğinden affınıza sığınıyorum ve Rabbimden de beni doğru yola ulaştırmasını temenni ediyorum. Sabrı anlamak için doğaya bakmak yetiyor, bir elma ağacının meyvesini verebilmesi için belirli bir süre beklemesi gerekiyor. Elma ağacının sabrı, meyvesinin zuhur etmesini beklemesidir. Yani bir elma ağacının sabr etmesinin nedeni, ona verilen görevi hakkıyla yerine getirmesidir. Avlanmak için pusuya yatmış bir kurt sürüsünün içinde bulunan bir kurdun, zamansız bir şekilde ortaya çıkıp ava koşması sonucu ne olur? Tabi ki de av kaçar. Peki dünya üzerindeki bütün kurtlar pusuya yattıklarında sabırsız bir şekilde davransa kurtların soyu devam edebilir mi? Elbette edemez. Buradan çıkaracağımız sonuç şu olmalıdır: 'Doğada bulunan her canlı, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sabretmek zorunda!'. Biliyorum bizler 'zorunda' kelimesinden pek haz etmeyiz. Ama bazı şeyleri hazmedebilmek için hazımsızlık sorunu yaşamamız gerekir. Buradan şu çıkarsamayı yapmaktan alıkoyamıyorum: insanoğlunun, insanoğlu olabilmesi için sabırlı olmak zorundadır. Belki bizler çok çalıştığımız bir sınavın iyi sonuçlanması için sabrediyoruz. Belki patronumuzun, yaptığımız iyi işlerin bir gün farkına varacağını umduğumuz için sabr ediyoruz. Belki insanların, bize hak ettiğimizi düşündüğümüz değeri bir gün göstereceğini umduğumuz için sabrediyoruz. Belki de bize kötü davranan insanların bir gün pişman olacaklarını umduğumuz için sabrediyoruz. Ne zaman bir şeye sabır gösterdiğimi düşünsem kendime şu soruyu sormaktan alıkoyamıyorum: "Gerçekten Rabbimin bana verdiği görevi hakkıyla yapabilmek için mi sabrediyorum?". Çoğu zaman iç sesim bana "hayır!" diyor. Buna, refah seviyeni artırmak için sabrettin, şuna, saygı görmek için sabr ettin bu, rekabetten dolayıydı. Ne de olsa şimdi herkese sorsak, herkes bir şeylere sabır ediyordur mutlaka. Yazarken bu üslubu kullanmayı sevmiyorum. "Siz yanlış sabr ediyorsunuz, doğrusu bu!" der gibi oldu. Hayır amacım bu değil. Başlangıçta söylediğim gibi bu kişisel bir görüştür. Amacım sadece kendi fikirlerimi paylaşmak. Yazımı, Yunus Emre'nin bir şiirine yer vererek bitirmek istiyorum.   Sabır gözet sabır, aziz olursun, Sabır gözetirsen mana bulursun.   Sabırsız kişilerin dirliği ham, Sabırla iyiye gider serencam.   Nasihat istersen sabırdan işit, Onayım der isen sabrı meslek et.   Sabır, ne işin var ise bitirir, Seni ulu saadete götürür.   Emanettir sana bırakma sabrı, Sabırla bulursun Miraç ve Tur'u.   Sabırla vardı o Mirac'a varan, Diri iken ölür sabrı başaran.
YAZARIN DİĞER YAZILARI