?>

İSTANBUL SEÇİMLERİ YORUMUMUZ - 3

AVUKAT EYÜP DEMİRER

6 yıl önce

Bu sebepler ile sandığa giden vatandaşın muhtarlık için geçersiz kullandığı oy, diğer seçim çevreleri için kullanılan ( Büyükşehir, İlçe Belediye Başkanlığı ve İlçe Meclisleri ) oylarını geçersiz kılmaz. Yani muhtarlık için geçersiz sayılan oy pusulası geçerli olan ve aynı tek sarı zarftan çıkan oyları geçersiz kılmaz. Bu sebepler ile benzer yorum kıyasen CHP tarafından öne sürülen 2972 sayılı kanunun 25. Maddesi için yapılabilir. Bu dayanak yerinde değildir. Zira iptal kararını veren İl Seçim Kurulu değil, YSK yani en üst merciidir. İstanbul il Seçim Kurulu Yüksek Seçim Kurulu´na kadar bu itirazların taşınacağını görmekte ve bilmekte iken, mazbatayı vermese ve YSK kararını beklese daha sağlıklı sonuçlar kanaatimce ortaya çıkacak idi.             Yani YSK kararını beklemek yönetimsel manada da etkin olabilir idi.   Bu aşamada hukuki yorumumu ortaya koydum. Ancak, diğer açılardan bakıldığında YSK kararları kısa zamanlarda ve ivedi şekilde alınması zarureti karşısında vatandaşımız tarafından, siyasi görüşe mensup bireyler, kuruluşlar, tüzel kişiler ve partiler tarafından farklı şekilde yorumlanabilir. İlerleyen süreçlerde gelişmeleri takip edip, siyaseten yaşanılanlara yönelik de 23 Haziran 2019 a gider iken yorumlarımızı sizler ile yarıca paylaşırız.   Her iki cephede öne sürülenlere ilişkin yasa metinleri zemininde görüşlerimi ortaya koydum. Burada bir hususu önemle belirtmek isterim ki; YSK verdiği iptal kararında; YSK ´nun itiraz konusu edilen hem ?sandık başkanları ve sandık kurulu memur üye? konusundaki hem de ?oy sayım ve döküm cetvellerine? ilişkin usulsüzlükleri tespit etmiş olduğunu bu 2 tespitten sonra ise; -       Kanuna aykırı olarak sandık kurulu başkanı ve memur üyesi atanan 22 sandıktaki oy sayım ve döküm cetvelinin ?kayıp olduğunu ve YSK sistemine boş olarak işlendiğini,  -       Yine kanuna aykırı olarak sandık kurulu başkanı ve memur üyesi atanan 101 sandıktaki oy sayım ve döküm cetvelinin imzasız mühürsüz ve yazıları eksik olarak YSK sistemine işlendiğini tespit ettiğini, -       Kanunun aradığı 2 konuda usulsüzlük yapılan sandık sayılarının toplamının 123 olduğunu, bu sandıklardaki toplam oy sayısı ise yaklaşık 42.000 oy pusulası olduğunu, - YSK, hem sandık kurulu başkanı ve memur üyesi kanunsuz atanan hem de oy sayım ve döküm cetveli olmayan ya da bos olan 123 sandıktaki yaklaşık 42.000 oy pusulasının kontrol ve denetiminin yapılamayacağından dolayı şüpheli hale geldiğine hükmetmiş olduğunu,   -     YSK, İstanbul Büyükşehir Belediye seçiminde adaylar arasındaki oy farkının 13.729 olması, denetlenemez ve kontrolü sağlanamaz yaklaşık 42.000 şüpheli oy pusulasının İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin sonucunu doğrudan etkileyeceğine hükmetmiş ve seçimin yenilenmesine karar verdiğini, - Görüldüğü gibi YSK sadece ?sandık başkanları ve sandık kurulu memur üye? konusundaki kanunsuz atamaları ya da ?oy sayım ve döküm cetvellerine? ilişkin usulsüzlükleri ayrı ayrı değerlendirmemiş ya da yeterli bulmamış kanuna aykırı 2 önemli usulsüzlüğün bir arada olduğu sandıkları tespit etmiş ve bu sandıkların İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerine etki edip etmeyeceğini değerlendirerek sonuçta yaklaşık 42.000 denetlenemez ve kontrol edilemez şüpheli oy pusulasından dolayı seçimin yenilenmesine karar vermiştir.   İşte tam da bu noktada gerek tek zarf ilkesi ve tüm oy pusulalarının tek zarf  içerisinde yer alması, gerekse sandık kurullarının oluşumundaki usulsüzlüklerin gerekçede kabul edilmesi birlikte değerlendirildiğinde bu kıstaslar üzerinde yoğunlaşıldığında İl Seçim Kurulu bünyesindeki seçimlerin tamamen iptali cihetine gidilmesi, salt Büyükşehir Belediyesi ve Meclisi ciheti ile 23 Haziran´a gidilmeyerek ilin tamamında seçimlere gidilmesi hukuken mümkün olabilir. Zira, sandıklarda usulsüzlük yapıldığının kabulü durumunda bu sandıklar tüm seçim çevrelerini kapsamakta ve bu şekli ile de İl genelinde seçimlerin topyekün yenilenmesi hukuki dayanaklara uygun olacak idi. Bir başka alternatif ise oyların tamamen sayılmasına karar verilmemesinden yola çıkılarak oluşan olumsuz durumdur ki; Eğer oyların tamamının sayılmasına o dönem yetkili İlçe ve İl Seçim Kurullarınca partilerin yetkilileri huzurunda karar verilse idi bugün 23 Haziran 2019 seçimlerine gidilmesine gerek kalmaz idi, ancak oyların salt % 10 oranındaki kısmının sayılması iş bu netice ile karşı karşıya bıraktı, YSK nun 42.000 denetlenemez ve kontrol edilemez şüpheli oy pusulasından dolayı seçimin yenilenmesine karar gerekçesinde yer vermesine yol açtı. Sandık Kurulları oldukça tecrübesiz ve iyi eğitilmemekte, İlçe ve İl Seçim Kurulları inceleme yerine ağırlıklı olarak red kararı vermeyi tercih etmekte olup bu sebepler ile de gelinen noktada bu yönlü süreçler karşımıza çıkmaktadır. İstanbul sürecine ilişkin hukuki yorumum bu doğrultuda olup, ilerleyen zaman dilimlerinde 23 Haziran 2019 süreci ile ilgili saha ve siyasi gelişmelerdeki yorumlarımı da sizler ile paylaşacağım. Kalın sağlıcakla?
YAZARIN DİĞER YAZILARI