Bugüne kadar sizler ile hukukun birçok alanında özellikle uygulama açısından yaşanılan ve temas ettiğimiz birçok problemi yazılarımızda paylaştık. Özetle ve sizler tarafından kolaylıkla anlaşılacak şekilde yargılama safahatlarını;
- İlk Derece Mahkemeleri aşamasında yerel mahkemelerde ilk inceleme ve karar aşaması,
- İstinaf Kanun Yolu dediğimiz bir sonraki aşama ve kesinlik sınırları dahilindeki karar aşaması,
- Son aşama ise şartları başvuru şartları mevcut ise ( Kanunda belirtilmiş sınırlar kapsamında ise) Yargıtay üst başvuru ve hukuki inceleme mercii olarak; toplamda 3 aşamalı olarak belirtebiliriz. Tabi bu yargılama süreçleri öncelikle Yerel Mahkemeler nezdinde yapılır iken, hak arama özgürlüğü açısından bir de denetim anlamında üst Mahkemelerce yapılan inceleme ve değerlendirmeler söz konusudur.
Mahkeme kararlarının usul ve esas yönünden hukuka uygunluğunun kararı veren mahkemeden başka bir mahkeme tarafından denetlenerek, varsa eksikliklerin giderilmesi için taraflara tanınmış çağdaş bir hak ve başvuru imkanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu uygulama Denetim İhtiyacıdır. Yine, Kanun yollarının başka bir fonksiyonu da, ülke hukukunun o ülkenin her yerinde aynı şekilde uygulanmasını sağlamak olarak ortaya çıkmakta olup bu kıstasa da Uygulama Birliği fonksiyonu denilmektedir.
Kanun yolları OLAĞAN ve OLAĞANÜSTÜ kanun yolları olarak iki kısımda incelenmektedir.
Henüz kesinleşmemiş bulunan kararlara karşı başvurulan kanun yollarına Olağan Kanun Yolları, Şekli manada kesinleşmiş kararlar aleyhine başvurulan kanun yollarına ise Olağanüstü Kanun Yolları denir. Olağan Kanun Yolları ;İstinaf ve Temyiz kanun yollarıdır.
Olağanüstü Kanun Yolları ise ; Yargılamanın yenilenmesi ve kanun yararına temyiz kanun yoludur.
Kanun yollarının uygulanmasında ; Yerel Mahkeme safahatları tabi birçok nedenle uzun süren yargılamalara matuf kalabildiği gibi, benzer şekilde bir de üst norm denetimlerine başvurulması durumunda;
İSTİNAF MAHKEMELERİ, YARGITAY, DANIŞTAY yani üst norm denetimlerinin zirvesinde de uzun zaman dilimlerinde dosyaların inceleme için bekleniyor olması her dönemde olumsuz toplumsal sonuçlar doğurmaktadır.
Bu hususta birçok örneği sizler ile paylaşabiliriz. Ancak konuya açıklık getirmek adına bir örnek ile yetinelim; İdari yargı alanında bir idari işlemin iptali davasında önce İdare Mahkemesi nezdinde 2011 yılında başlatılan bir dosya 2012 yılında karara bağlanmış, o dönem üst kanun yolunun Danıştay olması hasebi ile Danıştay´ a başvuru yapılmış, 2018 yılında yani 6 yıl sonra şekli bir gerekçe ile dosyada bozma kararı verilmiş, karar tekrar Yerel Mahkeme olan İdare Mahkemesine gelmiş, 5 ay kadar süren yeni bir yargılama safahatından sonra tekrar Danıştay incelemesine sunulmuştur.
Yani İlk Derece Mahkemesinden başlayan yargılama 8. Yılına girmesine rağmen henüz dosya hakkında nihai bir karar bulunmamakta, temenni 9. Yılda kesinleşmesi olsa da 10. Yılını görebileceği ihtimali de dikkatten kaçmamalıdır.
20.07.2016 tarihi itibarı ile ilk kurulumunda İstinaf yani Bölge Adliye Mahkemeleri yeni ve geçmişinde hiçbir dosya bulunmadan adeta sıfır km başlamış olması hasebi ile oldukça hızlı şekilde inceleme yapılmakta, üst mahkemelerden dosyalar 2 ay gibi bir zaman zarfında gelse de 1 yıllık birikim oluşunca artık 1,5 yıla yaklaşan zaman dilimlerinde dosyalar sonuçlanmamakta, bu durum da gerek vatandaşlarımız ve gerekse biz uygulayıcılar açısından ciddi manada sıkıntıları beraberinde getirmektedir.
Her ne kadar davalar için kanuni süre düzenlemesi getirilmesi cihetine gidileceği görülse de karşımıza yargıda uygulayıcıların iyi yetiştirilmesi problemlerinin çıkacağı açıkça görülmektedir.
Aksi durumda; bu kez vatandaşımız kanunda belirtilen süre içerisinde davasının bitirileceği inancı ile hareket ederek süre açısından getirilecek düzenlemenin etkin bir şekilde uygulanması beklentisi içerisine girecektir. Vatandaşımıza, görülmekte olan davasının getirilecek kanuni yargılama süresini aşması muhtemel durumlarda izahı mümkün olamayacaktır. Yargıya olan inanç her zaman sağlanmalı, yargının uygulanması ve uygulanabilirliği açısından bu belirttiğim hassasiyetler dikkate alınarak düzenlemelerin getirilmesi yargıya olan güveni pekiştirerek gidecek, günümüze kadar yaşanılan uzun ama uzun süreli yargılamalar ancak bu şekilde hızlı ve etkin hale getirilebilecektir.
Gerekli eksik kadrolar bir an önce oluşturulmalı, hakim/ savcı yardımcılığı hususundan, tetkik hakimliği sayısının artırılmasına değin, birçok yöntem ivedilikle hayata kavuşturularak, iş bu denetim mahkemelerindeki bekleme süreleri en aza indirgenmeli, fiziki dosya gönderimi bir yana, aynı zamanda teknolojik gelişim, değişim ve veriler de etkin kullanılarak gerekli işlem hızı sağlanmalıdır.
Aksi durumda vatandaşımızın mağduriyeti giderek artmakta, uygulamaya istinaf mahkemeleri ile bir başka yük daha gelmekte, zamanında beklenen sonuçlar alınamamakla, farklı mağduriyetler tezahür etmektedir?
Vatandaşımız uzun süren bu denetim mahkemeleri incelemelerinden de çeşitli sıkıntılar yaşamakta ve mağduriyet oluşmaktadır. Her şekilde etkin ve iyi yetiştirilmiş uygulayıcı kadroları ile, hızlı ve etkin en adil sonuçlara ulaşıldığını görmek en büyük temennimizdir?