?>

KONUŞMADAN VE İŞİTMEDEN HAYATA BAĞLANMAK

KONUŞMADAN VE İŞİTMEDEN HAYATA BAĞLANMAK

İbrahim YASAK

2 yıl önce

Çok doğal olarak farkında olamıyoruz, aklımıza da gelmiyor olabilir. Zira birlikte olduğumuz, iletişim kurduğumuz, sevgimizi, saygımızı, derdimizi, düşüncemizi anlattığımız insanlarla bir ortamda oturuyor, konuşuyor; kendimizi, seçtiğimiz kelimelerle birbirimize anlatıyor ve karşımızdakini ise anlamaya çalışıyoruz. Muhabbet, kelimelerimizin efsunkâr ve etkileyici sıcaklığında derinleşiyor, doyumsuz lezzetlere sevk ediyor bizleri. Veya öfkemizin ve acımızın acımasız tepkisiyle tavrımızı kelimelerin vurucu şiddetiyle karşıya aksettiriyoruz. Kısacası seçtiğimiz ve kullandığımız sözcükler bizi, bize ve karşımızdakilere aktarıyor. Görülüyor ki, konuşmak ve işitmek bu birlikteliğin ana bağlantısı. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki, bildiğimi sandığım ama çok da farkında olmadığım bir hususu değerli hocamız Prof. Dr. Recep Toparlı Hocamızın sayesinde son bir aydır yakından görme ve fark etme imkânım oldu. Hayati olduğu kadar çok önemli olan, bizimle beraber bu yer kürede yaşayan, aynı şeylerden etkilenen, aynı sorunları aşmaya çalışan ama işitemeyen ve konuşamayan insanların dünyasına kısmen tanık oldum. Öyle bir dünya ki etkilenmemek mümkün değil… Zaman zaman içerisinde cebelleşip bunaldığımız kişisel veya toplumsal sorunlarımız, daha fazlasını sahip olmak için verdiğimiz uğraş, elde edemeyince veya çözülemeyen sorunlarımız karşısındaki kahredici tepkimize karşılık, işitme engelli insanları, onların hayata tutunma sevdasını görünce, ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim. Her şeyden önce zihinsel ve bedensel sağlığımız için ne kadar şükretsek az olduğuna kani oldum. Recep Hocamızı kutlamak gerekiyor, ne kadar tebrik etsek az… “Türkçenin ses bayrağı”, “Dilimiz kimliğimizdir.” diyerek ömrünü güzel Türkçemizin kurallarına uygun şekilde kullanılmasına adayan Hocamızın gecesini gündüzüne katarak yaptığı bilimsel çalışmalar takdire şayan… Hocamız geçtiğimiz Temmuz ayı başında üniversiteden emekli oldu ve emekli olduğu gün, yıllardır gönüllük esasına göre hizmet verdiği ve engellilerin ifadesiyle “Recep Dede”leri olarak “Sağırlar Spor Kulübü” başkanlığına seçildi. Şimdi maddi ve manevi onların dertlerine çare olmaya, ellerinden tutmaya ve onlarla beraber olmaya çalışıyor. Belki de ülkemizde ilk defa bir engelli derneğine, engelsiz bir başkan, bir ilim adamı başkanlık ediyor. Bugüne kadar güzel Türkçemizin en güzel şekilde telaffuz edilmesi için her konuşulan cümledeki sözcüğe dikkat çeken hoca, konuşamayan ve işitemeyenlerle beraber yol yürüyor. Recep Hoca vesilesi ile birkaç kez dernek merkezine gittim. Geçtiğimiz Pazar günü de Paşabahçe mesire alanında işitme engelliler için yapılan yaklaşık 200 kişinin aileleri ile birlikte yaptıkları pikniğe katıldım. Aileleri ile kamelyalarda gün boyu eğlendiklerini, dinlendiklerini ve yüzlerindeki sevinci görmek gerçekten mutluluk verici… Muhakkak ki engelli olduklarının farkındalar ama hayata tutunmuş sevda bağlarıyla, eşleriyle, anne babalarıyla ve çocuklarıyla gün boyu yaşadıkları ve bunu yansıtan işaret diliyle ifade etmeleri insanı duygulandırıyor. Her bir masayı ziyaret ederken gerek Recep Hocaya gerek Belediye Başkan Yardımcısına ve Özel Kalem Müdürüne gösterdikleri saygı ve sevgi ise heyecan doluydu. Telefonla katılarak her zaman ve zeminde engellilerin yanında olacağını ifade eden Belediye Başkanı Hilmi Bey’e, ellerini havaya kaldırarak sevgi gösterinde bulunmaları ise görülmeye değerdi. Ve belki hayatımızda bazı zamanlar çokta düşünmeden söylediğimiz bir söz vardır ya “çalmadan oynamak”… Davul zurna yok, müzik çalmıyor, çalsa da biliyorum ki duymayacaklar… İlk defa davul zurna çalmadan halay çeken ekip karşımızda… Normal bir halay ekibinden farksızlar… Sağırlar halay ekibinin hiçbir sesi duymadan aynı ritim ve uyum içerisinde kol kola, yürek yüreğe halay çekişlerini izlemek ise hayata bağlılığın seyredilmeye değer bir güzelliği… Bu güzel ekinliği düzenleyen Sivas Belediye başkanı Sayın Hilmi Bilgin Bey’i ve değerli ekibini, ayrıca engellilerin dedesi olan Recep Hocayı ve özellikle de kendisi de bir işitme engelli olan organizasyondaki davetlilerin evlerinden alınıp kamelyaya yerleştirilmeleri ve gün boyu gönüllerince eğlenmelerini sağlamada yükü omuzunda taşıyan Mustafa Epik’i bir kez daha tebrik ediyorum.
YAZARIN DİĞER YAZILARI