KÖŞE KAPMACA

Yunus BUDAKTAŞ

5 saat önce

Herkesin bir köşe kapma derdine düştüğü bu günlerde derdimiz bir köşe kapmak değil, köşe kapmaya çalışanları köşeye sıkıştırmak... Hoş, bizim kimseyi köşeye sıkıştıracağımız yokta maksadımız doğruları dile getirmek, köşe kapmaya çalışanları bir nebze utandırmaya çalışmak. Tabi utanma duygularını arsızlıkları örtmediyse.

Sivas Anadolu'nun kadim şehirlerinden birisi pek çoğunuzun malumu olduğu üzere. Sivas'ın derdini, sıkıntısını, problemlerini yazan, çizen, konuşan epeyce meslek büyüğümüz, abilerimiz yahut şehrin önemli aydınları oldu. Herkes Sivas'ı bir yönüyle ön plana çıkarmaya ya da daha açıkçası kendi menfaat ve çıkarları doğrultusunda Sivas'ın önemli bir yönünü gündeme taşımaya çalıştı. İçlerinde elbette memleket sevdasıyla yazanlar da olmuştur. Herkesi aynı kefeye koymak makbul olmayacaktır muhakkak.

Kimileri “Sivas tarih şehridir” dedi Sivas'ın tarihiyle ilgili iki satır okumadan. Kimileri “Sivas tarım şehridir” dedi Sivas'ın çiftçinin derdini sıkıntısını dinlemeden. Kimi “Sivas sanayi şehri olsun” dedi kendi işletmesi nemalansın diye. Kimi “Sivas turizm şehri olsun” dedi Sivas'ta bir müzenin önünden dahi geçmeden. Kimi “Sivas üniversite şehri olsun” dedi öğrenciye daireleri fahiş fiyattan kiralarken. Dediler de dediler anlayacağınız..

Peki Sivas ne şehri olmalıydı? Sivas, yukarıda zikredilen tüm sektörleri içinde barındıramaz mıydı? Tarihiyle, kültürüyle, tarımıyla, sanayisiyle, eğitimiyle gelişemez miydi? Pek çok okurun 'evet bunların hepsi Sivas'ta bir arada olabilir' dediğinden eminim.

Böyle bir şey mümkün mü? Elbette mümkün. Ancak tüm bunları mümkün kılmak için yetişmiş, donanımlı, araştırmacı, gelişime açık, vizyonu olan, ufku geniş, geçmişle geleceği harmanlayan birilerine de ihtiyaç var. Tanıdığım, bildiğim kadarıyla da bu özelliklerden birini ya da birkaçını taşıyan insanlar da var Sivas'ta. Peki sorun nerde o zaman?

Sorun yazımızın başlığında. Sivas'ı hala 'köşeleri kapan' birkaç kişi idare ediyor ve yönlendiriyor. Peki kim bunlar? Bunlar birilerin amcası, ötekinin dayısı, berikinin bir yakını, bilmem kimin neyi... Bu büyük büyük abiler ya da amcalar, vakti zamanında kaptıkları köşelere sıkı sıkıya yapışmış ayrılmak bilmiyor. Fosilleşmiş bir kadro var ve memlekette her şeyi bu fosil kadrolar yürütüyor. Spordan kültüre, sanattan edebiyata, siyasetten eğitime, basından ticarete kadar bu fosil kadrolar her yer yerdeler, her şeyi biliyorlar ve her şeyin içindeler. İlgili ilgisiz, alakalı alakasız her toplantıda, her cemiyette bu fosil kadroları 'köşe' başlarında bulmak mümkün.

E tabi "Ölümsüzlük henüz keşfedilmedi, bu söyl diğiniz fosil kadroların nesli tükenir bir gün" diyenleriniz de vardır herhalde. Tükenmiyor emin olun. Bu kadrolar öyle bir yapışmışlar ki köşelerine, belki de son nefeslerini o köşelerde verecekler. Mesele çözülmüyor tabi ki. Köşelerin sahipleri onlar ayrıldıktan sonra da belli. Köşelerine kurulan bu fosil kadrolar başka başka köşeleri de çocuklarına, yeğenlerine çoktan ayarlamışlar bile.

Bizim dert yakınacağımız konular tükenmez de bize ayrılan 'köşe'nin de bir sınırı var.

Peki bunlar kaç köşeli yıldız? Sivas çok köşeli yıldız efendim. Köşe kapan kapana.

YAZARIN DİĞER YAZILARI