?>
CUMHURİYETİMİZİN İLK 100. YILI KUTLU OLSUN
Yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, anayasamızın başlangıcında belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Bugün bir asrı geriden bırakan Cumhuriyetimiz, Türk halkının bağımsızlık, eşitlik ve özgürlük idealleri için başlattığı büyük dönüşümün teminatıdır ve bu fikre inananların ortak eseridir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde aziz milletimizin bağımsızlığını ve istiklâlini korumak amacıyla vatanı, bayrağı ve değerleri için bin bir fedakârlık ve kahramanlıkla verdiği mücadele sonucunda kurulan Cumhuriyetimizin ilk 100. yılını kutlamanın heyecanı ve haklı gururunu yaşıyoruz.
Yüz yıldır oluşma, gelişme, varlığını sürdürebilme, kendini kanıtlayabilme gibi yoğun çabalar içinde olan Türkiye, tarihi boyunca inişler, çıkışlar yaşamış ve kuruluşundan bu yana geçen yüz yılda, birçok alanda önemli gelişmeler de kaydetmiştir.
Cumhuriyet, egemenliğin kaynağının millete ait olduğunu kabul eden devlet şeklidir ve milletin içten vatan sevgisi ve hukuka bağlılığı ile yaşatılmaktadır. Bu nedenle cumhuriyete hayat veren damarların başında demokrasi gelir. Demokrasiden uzak bir hayat süren toplumlarda eşitlik, hak ve özgürlükler son derece kısıtlı olup, belirli kesimlerin hâkimiyeti söz konusudur.
Unutmamak gerekir ki cumhuriyet, ülkemizde ilan edildiği tarihten itibaren halkımızın en büyük güvencesi olmuş, bugün bizlerin yarın da gelecek nesillerimizin en büyük güvencesi olmaya devam edecektir. Bu yüzden cumhuriyetimize sahip çıkmak ve varlığının devamını sağlamak hepimizin asli görevidir.
Millet, kendi varlık sebebini, istiklâlini ve hürriyetini içinde barındırır. “Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.”
Hak ve hürriyetlerden yoksun toplumların ayakta kalmaları ve yaşamaları mümkün değildir. Bu nedenle, bizlere ve gelecek nesillere düşen en önemli görev; Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunmak, Atatürk ilke ve inkılâplarını koruyup, kollamak iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olmaktır.
Tarihin hiçbir döneminde devletsiz ve topraksız kalmayan Türk milleti mazisinde bütün insanlık için emsal teşkil edecek zafer tablolarına sahiptir.
İnsan toprakla beraber görünür. İçerisinde alın teri, şehit kanı, üzerinde bayrak olan toprak parçası vatandır. "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa Vatandır."
Üzerinde devletler ve medeniyetler kurulan, gerektiğinde uğrunda ölünen vatan diye kabul edilen coğrafya parçası bütün milletler için hür ve müstakil olmanın şartıdır.
“Hürriyet ve istikâl bizim karakterimiz olmuştur.” Bu millî karakterimizin bir tezahürü de Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Türkiye Vatanımızdır.
Dedelerimizin kanlarından ve küllerinden meydana gelen Anadolu toprağı Türk milleti ile kaynaşmıştır. Herkes çok iyi bilmelidir ve herkesin kulağına küpe olmalıdır ki şanlı bir cihan imparatorluğunun bâkiyesi olarak elde kalan Türkiye, bundan daha küçük olamaz. “Ya bizimdir bu vatan, ya kimsenin.”
Türkiye’nin meşrû sahibi be mâliki Türk milletidir. Vatanımızı korumak ve bütünlüğümüzü muhafaza için döktüğümüz ve dökmeye hazır olduğumuz kanlar, millî kültürümüz, devletimizin bugünkü kudreti, “Huda’nın ebedî serhatti olan iman dolu göğüsler” dışında dayanak ve teminat aramak beyhudedir.
Mustafa Kemal Paşa, müstesna bir asker ve devlet adamı olarak, vatan sevgisini ruhlarda ve gönüllerde her an taze, canlı tutmasını bilmiş ve bu imanla memleket evlatlarını, vatan uğrunda seve seve ölmeyi göze almaları gerektiğini öğretmiştir.
Akif ne güzel söylüyor:
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Akif’e aynen katılıyor ve diyoruz ki;
Türkiye’nin tek kurtuluş ümidi birlikte, beraberlikte, kardeşliktedir. Edirne’den Hakkâri’ye, Kars’tan Muğla’ya, Trabzon’dan Antalya’ya bu mübarek topraklarda yaşayan 85 milyon Türkün, bir beyin gibi düşünmesi, bir kalp gibi çarpması ile mümkündür.
Çalışmayan, üretmeyen, sorgulamayan, bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğu millet olma hakkına sahip olamaz. Millet bilinçlendiği oranda hak ve hukukuna sahip çıkabilir. Bu nedenle de Atatürk eğitim ve kültüre çok önem vermiş; “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.” diyerek bir bakıma kültürü, cumhuriyetin temellerinden biri olarak görmüştür.
Sadece cumhuriyete sahip olmak da elbette yeterli değildir. Cumhuriyete lâyık olmakta gereklidir. Bunun içinde gereken yol gene eğitimden geçmektedir.
Çünkü hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili, çağdaş eğitim almış olan gençler, savaş alanlarında bu uğurda şehit düşen askerlerden çok daha iyi bilebilirler. Bağımsızlık; hürriyet, cumhuriyet artık savaşarak değil, bunların değeri bilinerek korunabilir. Onun için kılıçla elde edilen zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle taçlandırılmalı; hür ve müstakil olarak yaşayabilmek, şahsiyeti koruyabilmek için de tarih, örf, âdet, gelenek bütünüyle, kültür ve dil sonsuza kadar korunmalı ve yaşatılmalı; bu ülkede doğan, vatanına sevgiyle bağlı olan, üreten ve değer katan bireyler de Cumhuriyetin aydınlık yüzü olmalıdır.
Türk insanı bugüne, bugünlere nasıl gelindiğini unutmayacak, aydınlık geleceğine sımsıkı sarılacaktır. Cumhuriyetimizin ilk yüz yılı geride kalırken, sahip olduğumuz potansiyelin bizi daha aydınlık bir geleceğe ve yeni yüz yıllara taşıyacağına olan inancım tamdır.
Asil milletimizin bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimizin sonsuza dek payidar olması bizlerin azmine, gençliğimizin donanım ve birikimine bağlıdır. Her geçen gün daha güçlü bir Türkiye ancak çalışan, üreten, düşünen ve yenilik katan insanlarımızla gerçek olacaktır.
Büyük bir coşku ve sevinç içerisinde olduğumuz bu mutlu günde, başta millet olarak çok şey borçlu olduğumuz, bu toprakları bize vatan kılan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi, yurt içinde ve sınırlarımız dışındaki istiklâl ve istikbâl mücadelemizin tüm kahramanlarını sonsuz şükran ve rahmetle anıyorum.
Ülkemizin en büyük bayramı olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın ilk 100. Yılı kutlu olsun…
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
ANLAMLI BİR HAYAT YAŞAMAK
02-12-2024
-
Öğretmenlik Değerini Yitirmemeli!..
17-11-2024
-
Ahilik Kültürü Yaşatılmalıdır
01-11-2024
-
Bilinçli Birey ve Bilinçli Toplum Olabilmek
13-10-2024
-
Gençlik insanoğlu için çok önemli bir evredir
23-09-2024
-
Yeni Eğitim Öğretim Yılı Başladı (2)
10-09-2024
-
Yeni Eğitim Öğretim Yılı Başladı (1)
09-09-2024
-
Tesadüfen mi yaşıyoruz?
26-07-2024
-
Daha Temiz Bir Çevre-Şehir-Ülke ve Dünya İçin Neler Yapmalıyız?
15-07-2024
-
Neden Okuma-Yazma Tembeli Bir Toplum Olduk?
09-07-2024
-
İnsanın Gözü Doymaz!..
04-07-2024
-
Bir Bayramı Daha Geride Bırakırken Düşündürdükleri
19-06-2024
-
HAYATI DOĞRU VE ANLAMLI YAŞAMAK
03-06-2024
-
Asalak Yaşamak!..
26-05-2024
-
Sevgi + Saygı + Özen + Şefkat + Anlayış + Güven = Mutlu Evlilik
22-05-2024
-
Toplumumuzdaki Değişim
19-05-2024
-
Öğretmenliğin Dünü Bugünü
15-05-2024
-
ÖĞRETMENİN EMEKLİSİ OLMAZ
05-05-2024
-
PEK ÇOK KONUDA BİLGİMİZ YOK AMA FİKRİMİZ ÇOK!..
29-04-2024
-
MUTLULUĞA VE BAŞARIYA ULAŞMAK İÇİN
21-04-2024
-
ANCAK AKIL SAHİPLERİ OKUR, İYİCE DÜŞÜNÜR, ÖĞÜT ALIRLAR!..
16-04-2024
-
RAMAZANIN VE BAYRAMIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
07-04-2024
-
RAMAZAN AYININ SONUNA YAKLAŞIRKEN
29-03-2024
-
İSLÂM BARIŞ, SEVGİ, HOŞGÖRÜ DİNİDİR
25-03-2024
-
İSLÂM, BİLİM DİNİDİR
17-03-2024
-
YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA!..
12-03-2024
-
HAYATIMIZA GİREN HER İNSANIN BİR SEBEBİ VARDIR
08-03-2024
-
ARKADAŞ!..
25-02-2024
-
HOŞGÖRÜ
19-02-2024
-
DOĞRU İFADE ÇOCUK BÜYÜTMEK Mİ, ÇOCUK YETİŞTİRMEK Mİ?
12-02-2024
-
BİRBİRİMİZİ ANLAMIYORUZ, ÇÜNKÜ DİNLEMİYORUZ!..
05-02-2024
-
AİLE OLABİLMEK!..
28-01-2024
-
OKUMUYORUZ!..
22-01-2024
-
KENDİMİZİ NE KADAR TANIYORUZ?
15-01-2024
-
ŞİMDİ NE DEĞİŞTİ DE BÖYLE OLDUK?
07-01-2024
-
ACISIYLA TATLISIYLA BİR YILI DAHA GERİDE BIRAKTIK…
31-12-2023
-
SEVGİSİZ HAYAT, ANLAMSIZDIR…
28-12-2023
-
KALP KIRMANIN VE HAK YEMENİN BEYHUDELİĞİNİ BİLSE İNSANLAR HİÇ YANLIŞLIK VE KÖTÜLÜK OLUR MU?
22-12-2023
-
HAYALLERİMİZİN GERÇEKLEŞMESİNİ İSTİYORSAK
18-12-2023
-
DOĞUM, YAŞAM VE ÖLÜM!..
15-12-2023
-
KADINLARINI EĞİTMEYEN ÜLKELER GERİ KALMIŞ ÜLKELERDİR!..
11-12-2023
-
HAYATA YENİ DEĞERLER KATMAK!..
04-12-2023
-
GÜZEL VE ETKİLİ KONUŞMANIN ÖNEMİ
29-11-2023
-
KİŞİSEL GELİŞİM NEDİR, ÖNEMLİ MİDİR?
23-11-2023
-
İNSAN "KİM VE NE OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMALI!.."
17-11-2023
-
BİR İLİN GELİŞMESİNİ ENGELLEYEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR: DEDİKODU - HASETLİK - ÇEKEMEMEZLİK – KISKANÇLIK
14-11-2023
-
CAMİLER, CAMİDE BULUNMANIN BAZI KURALLARI VE ADABI!..
06-11-2023
-
Pazarcı Esnafının Tutumu ve Düşündürdükleri!..
01-11-2023
-
CUMHURİYETİMİZİN İLK 100. YILI KUTLU OLSUN
27-10-2023
-
“Z KUŞAĞI” DEĞİL, “TÜRK GENÇLİĞİ”
25-10-2023
-
“YURTTA BARIŞ, CİHANDA BARIŞ”
18-10-2023
-
Hayatımızı Etkileyen Alışkanlıklar!..
11-10-2023
-
Komşuluk - Ev Alma, Komşu Al
05-10-2023
-
Müslüman’ım Diyoruz Ama!..
25-09-2023
-
SİVAS İÇİN BİRLİKTE HAREKET ETME VAKTİ
14-09-2023