Konuşma, hem varlığımızın şartı hem de kişiliğimizi meydana getiren en önemli etmenlerden biridir. İnsanın duygu, düşünce, istek ve hayallerini anlatabilmesi, başkalarıyla anlaşabilmesi iletişimin temelini oluşturmaktadır. İletişimde dış görünüşümüzden sonra diksiyon ile güzel, etkili ve doğru konuşma gelmektedir. Karşımızdaki kişi ya da kişilere en önemli etkiyi bırakan ikinci bir etkendir.     Düzgün ve anlaşılabilir iletişim kurabilmenin il adımı konuşma becerimizdir.  Bu sebeple herkesin anadilini doğru ve güzel konuşması gerekir. Çünkü bir toplum dilini kaybettiği zaman kültürünü, benliğini, toplum olma vasfını da kaybeder.     İnsan için çevresiyle iletişim kurmak, duygu, düşünce ve isteklerini anlatmak vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğundan günlük hayatımızda çeşitli nedenlerle çevremizdeki insanlarla kimi zaman bir ya da birkaç kişiyle karşılıklı, kimi zaman da bir topluluk önünde konuşma yapmamız gerekebilir. Arkadaşlarımızla buluştuğumuzda kendimizden, duygularımızdan, ailemizden, çevremizde olup bitenlerden, dünyadaki gelişmelerden, günümüzün nasıl geçtiğinden, ne istediğimizden, sorunlarımızdan, ihtiyaçlarımızdan, hayallerimizden, ideallerimizden bahsederiz. Özellikle ilk kez tanıştığımız insanlarla bir araya geldiğimizde kendimizi doğru, etkili bir konuşmayla tanıtmamız ve olumlu bir izlenim bırakmamız açısından önemlidir.   Ancak teknolojinin ve iletişim cihazlarının da yaygınlaşmasıyla birlikte Türkçenin günlük konuşmalarda doğru kullanılmadığını üzülerek görmekteyiz. Oysa dil, toplumun en temel yapı taşlarından biridir. Toplumu bir arada tutması ve onun kültürel miraslarını nesilden nesile aktarması yönüyle hayatımızda büyük bir yere ve öneme sahiptir.     Hiçbir insan doğuştan güzel konuşma yeteneğine sahip değildir. Zamanla konuşma sanatının incelikleri öğrenilerek ve pratikler gerçekleştirilerek, teknikleri öğrenilerek, gereken çeşitli çalışmalar yapılarak kişi konuşma yeteneğini ve becerisini geliştirebilir.  Ancak çoğu ailede yer almayan konuşma eğitimi ilkokul, ortaokul ve lise öğretiminde ve yükseköğretimde de yeteri kadar ya da hiç bulunmadığından toplumsal ilişkilerimizde, eğitim ve iş hayatımızda oldukça ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır.     Dili doğru kullananlar olsa da, insanımızın okumaya karşı isteksizliği; ihmal, bilinçsiz ve duyarsız kullanımlar; çevrenin, yazılı ve görsel basının dili yanlış kullanması dilin kirlenmesine ve dilin yozlaşmasına neden olmakta, Türkçeyi güzel konuşanların sayısını da her geçen gün daha da azaltmaktadır.     Oysa insan çevresiyle iletişimi, en çok konuşarak sağlamaktadır. İnsanların çevresiyle olumlu ilişkiler geliştirebilmesinde en önemli etkenlerden biri de güzel ve etkili konuşmasıdır. Yaptığımız paylaşımlar sırasında ne kadar güzel ve etkili konuşursak, amacımıza ulaşmada da o kadar başarılı olur; duygularımızı, düşüncelerimizi, hayallerimizi, işlerimizi, toplumsal ilişkilerimizi kalıcı hale getirebiliriz.     Her insan bütün çabalarını; isteklerini gerçekleştirmek, sağlıklı, mutlu, huzurlu, başarılı bir hayat yaşamak için harcar. Ancak bunu gerçekleştirebilmesi için önce kişinin diline ait özellikleri çok iyi bilmesi, Türkçenin doğru yazılıp doğru konuşulmasında gereken özellikleri titizlikle göz önünde bulundurması çok büyük önem taşımaktadır. İşte bu yüzden dilini seven kişi, her şeyden önce dilinin hakkını yememeye özen göstermelidir.     Dinlerken hayran olduğumuz konuşmacılar olduğu kadar dinlerken gerçekten yorulduğumuz, konuşmaya başladığı andan itibaren kendisine zarar verenler yok değil!..      Konuşma sanatının inceliklerini bilmeyen birisi ne kadar akıllı,  düşüncesi ne kadar değerli olursa olsun, kendisini dinletemez, muhatabını inandıramaz ve çevresindekileri de kendinden uzaklaştırır. Bazı insanlar da öz güven eksikliği ve konuşacaklarının sıradan ve duruma uygun düşmeyecek bir şey olması endişesi ile fikir zenginliğine sahip oldukları halde düşündüklerini konuşarak başkalarına anlatamaz, aktaramazlar.  İş ve sanat hayatında, siyasette… iyi bir kariyer edinmiş insanların dahi arasını bozan durum, kelimelerin doğru kullanılmamasıdır.  Bu nedenle doğru ve güzel konuşma ile diksiyon; kişilerin kurdukları iletişimde daha başarılı, daha özgüvenli ve daha samimi olmalarına yardımcı olur.       Başarılı ve toplum içinde saygın bir yeri olan kişiler, Aristo´nun da dediği gibi "...düşündüklerinin hepsini söylemez, fakat söylediklerinin hepsini düşünür de söylerler." ayrıca fikirlerini güzel konuşma sanatının incelikleriyle ifade ettikleri için de kendilerini dinletmesini bilir ve herkesin kalbini kazanırlar.     Gerek iş ve eğitim hayatında, gerekse insan ilişkilerinde duygu ve düşüncelerimizi güzel konuşarak, açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyduğumuzda çevremizdekilerle daha kolay iletişim kurar ve çevremizdekiler üzerinde olumlu etkiler bırakabilir, toplumda sevilen, saygı gören ve işinde, mesleğinde başarılı olan bir birey olmanın mutluluğunu yaşayabiliriz.     İş ve özel hayatımdaki başarıyı doğrudan etkileyen diksiyon ve doğru ve güzel konuşmanın önemine inandığımızda, doğru hedefi belirleyip çaba sarf ettiğimizde, dilin gelişine katkı sağladığımızda birey kendini o kadar iyi ifade eder. Kendini daha iyi ifade edebilen kişiler, sosyalleşme konusunda daha başarılı olurlar, toplum içerisinde daha yüksek statülere ulaşma konusunda da bir adım öndedirler.   Dili sevmek, dile sahip çıkmak, ancak dili iyi bir şekilde kullanmakla mümkün olur. Dilimize sahip çıktığımız zaman milletimize, egemenliğimize de sahip çıkmış oluruz. Bu manada kullandığı dile hâkim olan, daha sağlıklı bir iletişim kuran, dili yanlış ve eksik kullanmayan, diline karşı duyarlı olan ve dil bilincini gelişmiş; dili suçlamak yerine kendi eksikliklerinin farkına varıp bu eksiklikleri gidermek için gayret eden bireylerin çoğaldığı bir toplum olmak dileğimle…