Merhabalar, bugün sizlerle çok sevdiğim ve değer verdiğim bir ablamızın çocukluğunu paylaşacağım. Sohbet ederken o kadar güzel anlattiki çocukluğunu ve güzel anılarını paylaştı bende bunu kaleme dökmek istedim… Ve sohbete şöyle başladık. Beş çocuklu Esnaf, bir ailenin en küçük kızıyım bir ablam ve üçte abim var. Bu güzel ailenin en küçük kızlarım, Annem Babam şimdi hayatta değiller, nûr içinde yatsınlar. Bizleri çok güzel yetiştirip çok güzel yuva kurdular, Rabbim onlardan razı olsun., çocukluğumda, telefon, televizyon olmadığı zamanlardı sobalı dört katlı iki katı bize ait olan bir evde büyüdüm. Kışları sobamız yanar üzerinde çayımız kaynardı, sokak kapımız hiç kilitli olmazdı, ÇÜNKİ herkese güvenir misafirimiz çok olurdu ben mahalle kültüründe büyüdüm.
Mahallenin çocukları toplanır. Evimizin karşısında bir tepe vardı, kar yağdığında oraya bir kova, su döker sabaha buz tutmasını beklerdik, akşama kadar orda kayardık ne üşürdük nede acıkırdık. Okuldan geldiğimizde sobanın üzerinde mis gibi yemekler pişerdi, kestane, patates, ayva közlerdik. Evimizde birde yardımcımız vardı, adı Safıyeydi kimsesiz olduğu için bizim evimizde kalırdı. Safiye abla bizi yatırdıktan sonra masal okur uyuturdu sanki bize ikinci anneydi çok severdik ve çok şanslıydık. Yazları okullar kapanınca çermiğe gider orada 3 ay kalırdık orada da çok güzel komşuluklarımız, olurdu annem erkenden kaldırır havuza götürürdü sonra çadıra gelir bir güzel kahvaltı yapardık. Babam esnaf olduğu için sabah gider akşam dönerdi babamı beklerken abilerimin yaptığı uçurtmayı uçururduk. Hafta sonu çok misafirimiz olurdu halalarım yengelerim kuzenlerim gece yarılarına kadar sohbet ederdik. Kuzenlerimle çam kozalağı toplar, otlardan, şapkalar, bilezikler, kolyeler yapardık. Geldiğimizde annemler mis gibi sacda katmerler gözlemler yapardı, arkasından kavurga yaparlardı, sıcak çermiğin biraz alt tarafında ırmak vardı orada kilim halı yün yıkanırdı abimlerde arabamızı yıkardı o kadar güzel anlatmayla bitmeyecek gibiydi.
RAMAZAN gelmesini çok severdim oda ayrı bir güzellikti gece sahura kalkardık sıcak katmer, çörek, pişiler ne kadarda lezzetliydi. Sahuru yaptıktan sonra ailem ve mahalledeki herkes toplanır sabah namazına giderdik ezan okunasıya kadar hatim sürerdik sonra namazları kılardık. Sonrada camiyi bir güzel temizler çıkardık. İftarı o kadar büyük heyecanla beklerdik ki kendime bir meyve alır top atıldıktan sonra ilk onu yerdim. İftar yapılır sonra arkadaşlarımla teraviye giderdik. Bir birimizi dürter başlardık gülmeye teyzelerde kızarlardı sonra bakardık onlarda başlamışlar gülmeye namazdan çıkınca kapı önlerinde oturulur sohbetler yapılırdı. Dayım atölyede çalışırdı beklerdim yolunu ramazan süresince bütün mahalleye horoz şekeri dağıtırdı çok sevinirdim. Bayramdan önce Arife günü hazırlık yapılırdı, sarmalar, tatlılar, ayran çorbası, türlü ve Sivas’a has aşureden daha sulu bol meyveli bir çorba yapılırdı. Temizlikler yapılır şekerler kolonyalar ve tabiki kıyafet alınır ne telaşlı ne heyecanlı olurdu. Kapı kapı gezer şeker toplardık. Ellerimize oklava alır neneciğimin giliği diyerek simit gılik toplardık yuvarlak gevrek kuru olurdu onları alır oklavamıza dizerdik. Bayram sabahı Babam abilerimi alır bayram namazına gider. Babamlar gelene kadar bayram sofrasını safiye ablamla annem hazırlardı.
Sonra sırayayla durur babamın annemin elini öper paraları topladık. Annemler her gelene yemek tatlı ikram ederlerdi bazen düşünüyorum eski bayramlar şu an tatil bayramların dönüştü bizim evimiz büyük evi olduğu için herkes bizde olurdu çok güzel bayramlar geçirdik bizler. Komşuluklarımız okadar güzel diki bir çay yapılır komşular çağrılır herkes ne yapmışsa getirir sohbetler eşliğinde yenilirdi babam fırıncı olduğu için hemen sıcak katmer gönderir kıtır ekmek kızartır gönderirdi kızaran emeklerle peksimet yapılırdı peksimetleri suya batırır yerdik.
Çoğu yaz akşamları kalede konserler verilirdi mahallenin gençleri kaleye çıkar konser dinlerdik. İstasyon caddesi de mahallenin gençleri kadınları hem yürüyüş yapar hemde dondurma yerdik. Milli bayramlarda akşamları fener alayı olurdu Askerler, tanklar, meşaleler askerler istasyon caddesinde ağır, ağır yürür gösteri yaparlardı askerler aynı anda yürür ayaklarında beyaz botlar rap rap ses çıkardı. Çok şükür bizler çok mutlu çocuklar olarak büyüdük ve çok şükrediyorum annem babam sayesinde güzel bir çocukluğumuz gençliğimiz oldu rabbim onlarada cennetinin en güzel yerinde mükâfatlandırsın. Bende çocuklarımı bu kültürle ve büyüttüm üç tane çocuğum dünya tatlısı 6 tane torunum var. Elimden geldiği kadar torunlarıma bu kültürden uzak tutmadan yetiştiriyorum
Ben şimdi çocuklara bakıyorum çok üzülüyorum bizim gibi doya doya dışarıda oynamadan mahalle kültürünü yaşamadan okula bile giderken yanında bir büyüğü olmadan dışarıya maalesef yalnız bırakamıyoruz, ve en önemlisi apartman katlarında teknolojiye mahkûm büyüyorlar. Sevgiyle ve muhabbetle kalın
Sayın Emine SİVAS’a bu güzel anısını benimle paylaştığı için çok teşekkür ederim.