KADINLARINI EĞİTMEYEN ÜLKELER GERİ KALMIŞ ÜLKELERDİR!..

Metin ÇAĞAN

7 ay önce

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanarak kadınların sosyal hayatın içinde hak ettikleri yere gelmeleri yönünde kararlı adımlar atılması açısından ilköğretim ve ortaöğretimde öncelikle tüm kız çocuklarının ve çeşitli bahanelerle okula gönderilmeyen erkek çocukların okula devamının sağlanması amacıyla, 2001-2005 yılları arasında  “Haydi Kızlar Okula Kampanyası’nda gönüllü öğretmen olarak görev alarak, çocuklarımızın eğitim hayatından yoksun kalmaması için çalıştığım o yıllardan sonra bugün hâlâ kız çocuklarının okutulmaması,  bilgisiz ve eğitimsiz insan sayısının çok olmasıyla ortaya çıkan yüksek suç oranı ve bunun sonucu olarak da çok sayıda güvenlik sorunuyla karşılaşılması bilgili, eğitimli kadınların önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

 

Gerçek şu ki, kadınlarını eğitmeyen ülkeler geri kalmış ülkelerdir. Kalkınmanın temelinde kadın eğitimi yatmaktadır. Kadınları eğitenler, nesilleri eğitmiş demektir. Çünkü nesilleri eğitenler kadınlardır.

 

Bir ülkenin her alanda güçlü ve iyi durumda olabilmesi ancak kadın ve erkek ayırımı yapmadan herkese iyi bir eğitim sağlanması ile mümkündür. Tarih boyunca toplumlar kadın eğitiminin noksanlığı ve eğitilmiş kadın gücünün azlığını acı bir şekilde tatmışlardır. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayamayan toplumlar kalkınmayı da tam sağlayamazlar.

 

İslâm’ın ilk emri de okuma ile başlamaktadır. Kurân-ı Kerim’de, okuma ve bilgilenme ile ilgili hiç bir cinsiyet ayırımı yoktur. İslâm dini, okumayı herkese emretmiştir. Kişiye, cinsiyete, yaşa ve inançlara göre bir ayrım yapılmamaktadır.

 

 

Kız evlatlarının mutlaka okutulması gerektiğini ispat etmek için, yüzlerce neden bulunabilir. Bu nedenlerin başında, “eğitimsizlikten, bilgisizlikten, cehaletten” doğan korkunç olayları ve bunların acı sonuçlarını ifade edebiliriz.

 

‘’Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça gaflet ve bu gafletten doğacak felaketler azalmaz.’’ Benjamin Franklin’in bu ifadesi toplumumuzda giderek artan kötülüklerin, her geçen gün artan kadın cinayetlerinin ve şiddetin, sevgi ve saygının giderek azalmasının temelinde cehaletin olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.  Yani başımıza ne geliyorsa cehaletten gelmektedir.

 

Oysa ailenin, insanlığın ve toplumun teminatı kadınlardır. İyi yetişmiş ve iyi bir eğitim almış kadın toplum hayatında daha etkili olabildiği gibi, aynı zamanda iyi bir eğitimci rolü oynamaktadır. Toplumun temel direği olan ailede çocuğa kişilik kazandıran, hayata hazırlayan ve dinini sevdiren birinci derecede annedir. “Anneler sadece doğurmazlar, doğurdukları evlatları eğitip büyütürler de…”  Millî kültürün değer hükümlerini öğrenerek ve benimseyerek millî ve dinî değerlere ulaşmış bir kadın gerek aile içinde, gerek toplum içinde görevlerini fazlasıyla yerine getirebilen; vatanına, bayrağına, inancına sahip çıkma bilinciyle yetişen evlatlar yetiştirirler.

 

“Kız çocuklarını okutmayan toplumlar erkek çocuklarını bedbaht etmiş olurlar.” Tevfik Fikret, kız çocuklarının aleyhine olan bu durumun aslında erkek çocuklara da büyük zararlar verdiğini dile getirmek istemektedir.

 

Dini yönden kız çocuklarının okutulmasında herhangi bir engelleme olmadığı gibi, aksine fazlasıyla teşvik vardır. Hangi olumsuz şartlar içerisinde olunursa olunsun, kız evlatlarımızı okutmanın bütün yollarını araştırıp bulmak ve okutmak büyükler olarak en önemli görevlerimiz arasındadır.

 

Peygamber efendimiz (sav)  bir hadis-i şerifinde, “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahreti isteyen ilme sarılsın; hem dünyayı hem ahreti isteyen yine ilme sarılsın” buyurarak, kadın-erkek ayırımı yapmadan ilim öğrenmenin herkese farz kılındığını ifade etmiştir.

 

Bu gerçeğe rağmen sayıları az da olsa bazı kendini ve dinini yeterince bilmeyen kimseler “Okumak, araştırmak, öğrenmek günahtır.”,  “Kız çocuğu okuyup da ne olacak”  gibi ilkel ve cahil ifadeler kullanmaktadırlar.

 

Yanlış geleneklerin, yanlış uygulamaların ve yanlış törelerin etkisi altında kalarak kız çocuklarını okutmayanların, büyük vebal altına girdiklerini hiç bir zaman unutmamaları gerekir.

 

Öte yandan; hemen hemen bütün semavi ve beşeri inançlar okumayı, özellikle kız çocuklarının okumasını önermektedirler. İslâm dini ise kız ve erkek çocuklarının okutulmasını farz-ı ayın olarak emretmekte, yani okumayı zorunlu bir ibadet saymaktadır. Bu konuda hem kutsal kitabımızda mevcut ayetler ve hem de Peygamber efendimizin hadisleri mevcuttur.

 

Yaşadığımız çağ, “bilgi çağı”dır. İnsanın bilmediklerinin sayısı her geçen gün biraz daha fazlalaşmaktadır. Bu çağda bilinçli olmayan, her zaman kandırılmaya, kullanılmaya ve sömürülmeye mahkûmdur. Bu manada kızlarını eğiten ebeveynler, bir bakıma toplumu da eğitmiş olurlar.

 

Gerçek okuma oranının ve bilgili, bilinçli insan sayımızın düşük olduğu ülkemizde okuryazar kadınlarımızın çok olması ve kızlarımızın da okutulması, geleceğin aydınlık yarınları için çok önemli, gerekli ve zorunludur.

 

Kızlarımıza;

Araç kullanmayı, Okumanın önemini, Çalışmanın önemini, Kimseye ait olmadığını, Prenses olmadığını, Kendi ayakları üstünde durmayı…

 

Oğullarımıza;

Kadına saygı, Kadına sevgiyi, Kadına her konuda yardımcı olmayı, Ahlâklı ve dürüst olmayı, Şiddet uygulamanın yanlışını…

öğretmeliyiz.

 

Kız çocuklarının eğitime katılımlarının artırılmasını amaçlayan kampanyaların gerekli değişiklikler yapılarak devam ettirilmesi; kız evlatlarımızın mutlaka okutulması, hayatla ve gelecekle ilgili her alanda yetiştirilmesi; çağın ve teknolojinin gerekleri doğrultusunda erkek çocuklarına olduğu gibi, kız çocuklarına da her şeyin öğretmesi dileğimle…

YAZARIN DİĞER YAZILARI