?>

ANCAK AKIL SAHİPLERİ OKUR, İYİCE DÜŞÜNÜR, ÖĞÜT ALIRLAR!..

Metin ÇAĞAN

8 ay önce

Okumanın ne kadar faydalı bir alışkanlık olduğunu günümüzde bilmeyen yoktur. Ne yazık ki birçok kişi bu gerçeği bilmesine rağmen okumak için gerekli çabayı göstermemekte veya çok farklı bahaneler üretip durmaktadır. İlk emri “oku” olan bir dinin sahipleri olarak okumuyor,  toplum olarak okumayla aramızın iyi olduğunu söyleyemiyor ve okumaktan uzak bir toplum içinde yetişiyoruz. Günümüzde okuma eyleminden uzak yaşananların aksine İslâm dini, eğitim ve öğretime, öğrenmeye, öğretmeye, incelemeye ve araştırmaya büyük önem vermektedir. İlk ilahî emir "Oku"dur. Kur'an-ı Kerim'de oldukça fazla bilim ve eğitim ile ilgili ayet vardır. Fakat Müslümanlar bunun gereğini tam olarak yerine getirmedikleri için geri kalmaktadırlar. Oysa ilerlemenin şartı, eğitim ve öğretime dinimizin önem verdiği gibi önem vermektir. Okumanın insana pek çok faydası olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçektir. Hem kişisel gelişime katkı sağlaması hem de insan psikolojisi üzerinde olumlu etkileri bulunması nedeniyle sürekli okumanın faydalarına ve önemine vurgu yapılmaktadır. Okumak başarının ilk ve tek anahtarıdır! Okuyarak kendimizi geliştirebilir, bilgi birikiminizi artırabilir ve başarılı olabiliriz. Okuma alışkanlığının kolay olmamasının bir nedeni ise okumanın bizlere gerçekten ne gibi değerler kattığını ve bizi nasıl farklılaştırdığını tam olarak bilmeyişimiz, anlamamış olmamızdır. Hâlbuki okumak, bireylerin gelişiminde büyük bir etkiye sahiptir. Okumanın; insanların düşünce yapısını, hafızayı güçlendirmek; hayal gücünü, kelime dağarcığını ve ifade yeteneğini geliştirmek, insana çeşitli tecrübeler ve birikimler kazandırmak gibi birçok faydası bulunmaktadır.  Bunun yanı sıra stresi azaltarak uyku ve yaşam kalitesini arttırdığı bilimsel araştırmalarla ispatlanmıştır. Okumak; var oluş gayemizi anlamak ve yaşamak, kendimizi geliştirmek, hayırlı sonuçlara ulaşmak, insanlığa hayırlı, güzel mesajlar vermek içinde vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. İnsanı tefekküre, anlayışa, kavrayışa ve kurtuluşa götürecek Allah’ın mucizelerini görmek ve düşünmekte bir okumadır. Yani okumak insanın göremediklerini görmeye yarayan etkili bir araçtır. Görmesini bilene evren okunması gereken bir kitaptır. İnsan bir kitaptır. Diğer bütün canlılar bir kitaptır. İnsanı iyiye, doğruya, güzele götüren okunması gereken eserler hazinelerden daha değerlidir. Ancak sıradan okumak yeterli değildir. Neyi nasıl okunacağını bilmek de son derece önemlidir. Özellikle kişisel gelişim açısından okumak oldukça önemlidir, çünkü insanın bilgi birikimine katkı sağlar ve düşünce dünyasını geliştirir. Okuma alışkanlığı edinmek, sürekli yeni şeyler öğrenmeyi teşvik eder ve bireyin genel donanımını artırır, iletişim becerilerini geliştirir. Her insanın bu hayatta bir amacı bulunmalıdır. Kendimizi tanımanın, hayat amacını anlamanın, yaradılış gayesini kavramanın yolu doğru okuma, derin bir tefekkür ve İslâmî bir idrakten geçer. Birey, bu amaca yönelik olarak okuduğu takdirde hedefine ulaşmaya başlar ve başarı oranı da artar. Hedeflere ulaşmanın yolu okumaktan, çalışmaktan geçmektedir. Kur’an’da Zümer Sûresi, 39/9. Ayette  “Hiç bilenlerle,  bilgi toplumlarıyla, bilmeyenler, bilgiden yoksun olan toplumlar bir olur mu?” denirken, Ra'd Sûresi (13) 19. Ayette “Ancak akıl ve vicdan sahipleri ilmin yani doğru bilginin Allah katında mutlak bir değer olduğunu düşünüp, ibret alır.” denilerek ilim öğrenmenin önemi gösterilmiştir. Çünkü okumak, öğrenmenin, bilmenin, ilim arayışında bulunmanın bir yoludur. Rabbimizin “oku” emrini yerine getirerek bize bırakılan ilim mirasına okuyarak, yaşayarak sahip çıkabiliriz. Müslüman, evvela Allah’ın rahmetinin bir tecellisi olarak gönderdiği hayat kitabı Kur’an’ı anlayarak okumalı, yaşamalıdır. Bilmenin yolu okumaktır.  Okumayan bilemez ve sorumluluğunu gerçek manada yerine getiremez. Bilmeyen faydalı olamaz, öğrenemez ve öğretemez. Yapılan araştırma sonuçları göstermektedir ki, okumak beyni gerçek anlamda değiştiriyor, geliştiriyor ve güçlendiriyor. Diğer insanlarla empati kurmayı sağlıyor. Yaşamları boyunca okuyan ve zihinsel olarak uyarıcı faaliyetlerde bulunan kişilerin, yaşlandıkça ortaya çıkan Alzheimer hastalığı riskini de büyük bir oranda azaltıyor. Bulunduğumuz çağ içerisinde toplumlar, sahip oldukları bilgi birikiminin %60’ını okudukları sayesinde edinmektedir. Geri kalan bilgi ise tecrübeler ile öğrenilebilmektedir. Gelişmemiş toplumlarda ise okumak yerine vakitlerini faydasız boş işlerle geçirmek yaygınlaşmıştır. Okuma oranı düşük olan toplumlarda batıl inançların ve basmakalıp düşüncelerin ne kadar güçlü olduğunu ve bunların ne kadar tehlikeli sonuçlara yol açtığını sürekli görüyor ve yaşıyoruz.  Bu tür toplumlarda nesiller boyu aynı yanlış, olumsuz, bağnaz fikirler aktarıldığından hiçbir ilerleme kaydedilememekte, sürekli aynı hatalar yapılmakta; her konuda, her alanda toplum olarak geri kalınmaktadır. Günümüz toplumunda özellikle çocuklar vakitlerini daha çok bilgisayar, telefon, tablet vs. elektronik ürünler ile geçirmektedirler. Bu elektronik ürünler çocukların psikolojisini bozduğu gibi belleğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun yerine çocuklara okuma alışkanlığı kazandırılırsa hem psikolojik hem de zihinsel açıdan olumlu sonuçlar elde edilebilir. Çünkü ancak okuyan kişinin hayal gücü ve belleği gelişir. Okuyan, araştıran insanlar kavramlar arasında daha doğru bağlantılar kurar, basmakalıp fikirlere kapılıp kandırılmak yerine kendilerini geliştirirler ve bir konu hakkında doğru bilgiye ulaşmak için hiçbir zaman başkalarına ihtiyaç duymazlar. Okuyan insan okumayan insana göre daha akıcı konuşur. Düzenli okuma, kelime ve ifade bilgisini arttırdığı gibi konuşma ve anlama yeteneğini de geliştirir. Okuyan insan cümleleri ve kelimeleri tam ve akıcı bir şekilde konuşurken, okumayan insan ise konuşurken ı ı ı, e e e, şey gibi asalak sesleri çok kullanır.  Düzenli yapılan okuma çalışmaları empati yapma ve sosyal çevre oluşturma becerisini geliştirirken, iş ya da okul başarısını da artırır. Velhasıl okumak, tecrübe kazandırır ve okuyanı olgunlaştırır. Zihnin %10’u bilinç, %90’ı bilinçaltıdır. Okuma bilinçaltını geliştirir.  Bu nedenle okuyan insanlar, düşünme ve analitik becerilerini artırırken, bilgi ve perspektif (olayları, insanları ve yerleri kendi kişisel deneyimlerine ve geçmişine dayanarak yorumlar) bakımından da zenginleşirler. Bu nedenle, okuma alışkanlığını sürdürmek hem bireysel hem de toplumsal anlamda büyük faydalar sağlar. Adil hükümdar Nuşirevan’dan oğluna oku tavsiyesi günümüze kadar gelmiştir. Nuşirevan, oğluna diyor ki: “Ey oğul! Okumaya karşı çok hırslı ol. Düşün ve yazmaya karşı da çok hırslı ol. Okumaktan başka hiçbir şey isteme!.. Alçak gönüllü ol. Burnu büyük olma. Okumaktan üşenme. Okuyanları ve âlimleri sev; onlara sahip çık. Oku ki, unutkan olmayasın. Yanından kitap ve kalem eksik etme. Gönlün bunlardan başka şeylerle uğraşmasın.” Günümüzde bu tavsiyeyi yerine getireceklere, yapacak olanlara ne çok ihtiyaç olduğunu hepimiz görebiliyoruz.   Hayatını güzelleştirmek isteyenlere Peygamberimizin şu hadisini de hatırlatmak gerekir. “İlim Çin’de de olsa alınız.” “Faydalı olan ilim müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alsın.” Eğitim, bilim, kültür, teknik, medeniyet… alanında ilerlemek için beşikten mezara kadar okumalı ve gelecek nesillere de okumanın önemini kavratmalı ve okumalarını sağlamalıyız. Bu gün millet olarak her zamankinden daha çok okumaya çok değer vermeliyiz. Her türlü soruya cevap, sorunlara çözüm bulmak, geleceğe sağlam adımlar atabilmek için mutlaka anlayarak okumalıyız. Okurken de amacımız; neyi, nasıl ve niçin okuduğumuza özen göstererek sadece bir hobi edinmek, okumak için okumak, boş vakit geçirmek için değil, her türlü sıkıntımıza, sorunlarımıza maddi ve manevi çare olması için okumak olmalıdır. Daha çok okuyan ve yazan bir nesil yetişmesi, yetiştirilmesi ve sorgulayan bir toplum olmamız özlemi ve dileği ve de temennisiyle...
YAZARIN DİĞER YAZILARI