?>
SİVAS’IN GEREKSİZ SESLERİ!
Sivas’ta son günlerde yeni bir algı operasyonu başlatıldı. Sultan İkinci Abdülhamit’in mektep olarak inşa ettirdiği, 60 darbesi sonrasında 58 yıl boyunca cezaevi olarak kullanılan Hamidiye Mektebi, Sanayi Mektebi Müzesi’ne dönüştürülmüştü. Son günlerde müzenin kütüphaneye dönüştürüleceği yönünde iddialar gündeme geldi.
İddialar tazeliğini korurken bir grup müzenin kütüphaneye dönüştürülme fikrinin yanlış olduğunu bir takım gerekçelerle dillendirmeye başladı. Bu grup özellikle koordineli bir şekilde algı kampanyasını körükleyerek gündem oluşturma peşinde.
Bu konu özelinde olmakla birlikte Sivas genelinde irdelenmesi gereken pek çok konu da konuşulmalı bence. Öncelikle gündem yaratmaya çalışan grubun niyetinin müzeyi korumak olduğu kanaatinde değilim. Zira niyetleri şehir kültürünü korumak, şehrin kazanımlarına sahip çıkmak olsaydı Sivas’ta son birkaç yılda heba edilen onca kültürel değere, çöp edilen yatırıma da itiraz etmeleri gerekirdi diye düşünüyorum.
Numune Hastanesi’nin tescilli binası bir operasyona kurban giderken yapı tescilinin bozulup binanın yıkılma sürecinde cılız birkaç ses dışında kimseden bir hareket gelmedi. Kent meydanındaki güzelim Selçuklu eserlerinin durumu içler acısıyken kimsenin çıtı çıkmıyor. Tarihi kent meydanının siluetini bozan Merkez Cami ve Küllliyesi’nin inşaatı süresince de kimse meydanlara çıkarak şehir kültürüne yönelik yapılan yanlışlarla ilgili demeç vermedi. Keza onlarca tarihi eserin bakımsız-harabe hali içler acısıyken yine kimselerden ses çıkmıyor. Kale Projesinde Sivas’ın geleneksel mimarisi diye yutturulan ucube ve taklit binalarla ilgili kimse feryat figan etmedi. Sivas’ta ilgili kamu kurumları üzerine düşeni yapmıyor iken, bir takım rant iddiaları gündem de kol gezerken kimseden en ufak refleks gelmiyor. Ama ne hikmetse son günlerde Sanayi Mektebi Müzesi’nin kütüphaneye dönüştürüleceği konuşulurken şehir gündemi bir anda değişiyor.
Sanayi Mektebi Müzesi’nin kütüphaneye dönüştürülmesinin sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeyi bir başka yazımda ele alacağım. Ancak burada ki temel konu Salih Ayhan döneminde Sivas’ta oluşturulan bu müzelerin şehre kazanımlarının irdelenmesi olmalı. Evet Sivas’a çok sayıda müze inşa edildi ancak bu müzeler şehre ne kattı tartışılır. Bu müzeleri kaç kişi ziyaret etti? 2023 yılında Savaş Atları Müzesini yaklaşık 140 bin kişi, Şehir Müzesini 40 bin kişi, Sanayi Mektebi Müzesini de yaklaşık 28 bin kişi ziyaret etmiş. Ziyaretçi sayılarına bakıldığında en az ziyaret edilen müze Sanayi Mektebi Müzesi olmuş. Öte yandan ziyaretçi sayılarının fazlalığı kimseyi aldatmasın. Bu ziyaretçilerin çok büyük çoğunluğu Milli Eğitim Müdürlüğü ile yürütülen çalışmalar kapsamında okulların müzelere götürdüğü öğrenciler. Şehir dışından kaç kişi gelip müzeyi ziyaret etti? Kaç yabancı turist bu müzeleri ziyaret etti? Bunlarla ilgili Kültür A.Ş’nin elinde bir istatistik olduğunu düşünmüyorum.
Sivas’ta bir müze kültürü yokken müzelerin çok ziyaret edilmesi beklenilen bir şey değil elbette. Ancak balık baştan kokar. Salih Ayhan’ın valiliği döneminde oluşturulan bu müzelerde hala nitelikli personel yok. Müzelerde kaç tane müzeci, sanat tarihçi, arkeolog, halk bilimci istihdam ediliyor? Keza müzeler içerik olarak birbirini tekrar eden konseptlere sahip. Müzelerin kuruluş safhasında izlenilen politikalar yanlış ve eksik olduğu için bugün bu tartışmalar yapılıyor. Müzelerin teşhir ve tanzim düzenlemelerinin çok çok yanlış olması, akademik danışmanlık almadan, uzman isimlere fikir sorulmadan “ben yaptım oldu” mantığıyla hareket edilmesi sonucu bugün bu tartışmaların yapılması pek doğal aslında.
Sanayi Mektebi Müzesi’nin inşa edildiği alan şehirde insan trafiğinin pek yoğun olduğu bir bölge olmadığı için ziyaretçi çekmek kolay değil. O bölgeyi bir şekilde işler hale getirmek gerekecek. Aksi halde müze de olsa kütüphane de olsa oradaki yatırım ölü yatırım olacaktır.
Gündemde oluşturulan algıyla ilgili farklı konular olduğunu düşünüyorum. Bu yaygarayı çıkartan cenahın da birileri tarafından yönlendirildiği kanaatindeyim. Bir müzenin kütüphaneye dönüştürülme fikri yanlış olsa da bir grubun bu kadar yüksek sesle konuşması zihnimde farklı çağrışımlar yapıyor. Algı kampanyasını yürüten güruh Sivas’a onlarca ölü yatırım yapılırken siyasi iradeye, bürokrasiye gereken tepkiyi neden göstermedi mesela? O gün ölü yatırımlara onay veren de bugün bu yanlışı yapan da aynı siyasi irade. Konuşması gereken yerde konuşmayanlar susması gereken yerde konuşuyor. Samimiyetsizlik, iki yüzlülük, menfaatçilik ve çıkar kokusu geliyor burnuma..
YAZARIN DİĞER YAZILARI