?>
NAMAZ AYETLERİ-13-
A’lâ / 15فَصَلّٰىۜ: fe-sallâ: “Rabbinin adını hatırda tutan da, salata duran da (kurtuluşa erecek).
Mustafa İslamoğlu Meali
A’lâ Suresi 15. Ayet Açıklaması
Veya: “namaz kılan”. Dahası, kök anlamının yardımıyla: “destek olan” veya “esas duruşunu koruyan”. Salâtı sadece “namaz” ile karşılamak yerine, aslî haliyle bıraktık. Zira salât, Kur’an’da gerçek birçok anlamlı kavram olarak yer alır. Ekâme fiili ile birlikte “namaz ibadetini hakkını vererek kılmak”. Mâide 12’de “destek”, Mâide 58’de “din ve dindarlık”, Mâide 106’da “davet”, Nûr 41’de kuşların salatı olarak “yaratılış amacına uygun hareket etmek”. Meryem 59’da “ibadet” ve daha başka mânalarda kullanılmıştır (Bkz: 2:3, not 6; 5:58, not 69; 107:4, not 4).
Burada “zikr” ile yan yana kullanıldığı için ikinci bir mef’ul ile geldiği Tâhâ 14’teki akimi’s-salâte li-zikrî (adımın anılıp şanımın yücelmesi için tüm destek ve çabanı seferber et) ibaresini andırmaktadır. A‘lâ sûresinin 9 ve 10. âyetindeki zikrâ ve men yahşa ile 14-15’teki men tezekkâ ve sallâ arasında sıkı bir irtibat vardır. Salât’ın gerçek anlamını bulmamızda bu pasajdaki kavramsal karşıtlıklar yol göstericidir. Men yahşâ (10) ile el-eşkâ (11) nasıl zıddiyet ilişkisine sahipse, yaslâ (12) ile sallâ (15) da kökenleri bir olmasına rağmen mânaları bakımından zıttır.
Birincisi “ateşi desteklemek için cehennemin göbeğine dikilmeyi” ikincisi ise “Allah’a -özünde kendine- destek için esas duruşu korumayı” ifade eder. Zımnen: “Cehennemle doğrulmak istemeyen namazla doğrulsun” mesajını içerir. Zira salleytu’l-‘ûd, “değneği ateşte doğrulttum” demektir. es-Salvu, “insanın dik oturmasını sağlayan oyluklar veya dik yürümesini sağlayan omurga” anlamına gelir (Lisân ve Tâc). Allahu a‘lem.
Alak / 10صَلّٰىۜ: sallâ-namaz kıldığı: “Baksana! Şu Namaz kıldığı zaman, (Allah’ın) kulu’nu engelleyene.
Mehmet Türk Meali
Alak Suresi 10. Ayet Açıklaması
Müfessirlerin ittifakıyla buradaki namaz kılan kul, Peygamber Efendimiz, onu engelleyen de Ebû Cehil’dir. O, “Peygamberimizi namaz kılarken görürse boynunu çiğneyip, yüzünü sürteceğine” dâir putları üzerine yemin eder ve dediğini yapmak için, Efendimiz namaz kılarken yanına varır. Fakat aniden arkasına dönüp korkarak çekilir ve: “onunla benim aramda ateşten bir hendek ve bir takım kanatlar vardı.” der. Efendimiz de: “Eğer bana yaklaşsaydı melekler onu parçalardı” buyurur. (Ahmed, Müslim, Neseî)
Muhammed Esed Meali
Alak Suresi 10. Ayet Açıklaması
Lafzen, “[Allah’ın] bir kulunu namaz kıldığı zaman yasaklayanı”: müminleri ibadetten fiilen engelleme teşebbüsüne işaret. Bu ifade, kamuya açık şekilde namaz kılmayı kasdediyor göründüğünden, klasik müfessirlerin çoğu bu pasajda (ki ilk beş ayetten en azından bir yıl sonra nazil olmuştu), Hz. Peygamber’in Mekke’deki en amansız düşmanı olan, o’nun ve o’na inananların Kâbe önünde namaz kılmalarına inatla mani olmaya çalışan Ebû Cehil’in kasdedildiğini söylemişlerdir.
Ancak yukarıdaki pasajın muhtevası, aslında herhangi bir tarihsel olayın veya durumun çok ötesine uzanmaktadır; çünkü her dönemde görülen, dinin (“namaz” kavramında sembolize edilen) sosyal hayatı şekillendirme fonksiyonuna karşı koyma teşebbüslerinin tümü için geçerlidir. Bu teşebbüsler, ya dinin bireylerin “özel meselesi” olduğu ve bu nedenle sosyal hayata “nüfûz etmesine” izin verilemeyeceği görüşü yahut alternatif olarak, insanın hiçbir metafizik (mâverâî, semavî, ötelerden gelen -T.ç.n.) rehberliğe muhtaç olmadığı iddiası şeklinde gerçekleşmektedir.
Mustafa İslamoğlu Meali
Alak Suresi 10. Ayet Açıklaması
Veya: “namaza”. Bir insanı meşgul ederek ibadetten alıkoymak da bu kapsama girer.
Burada namaza engel olmaktan amaç, dinin sosyal hayatta görünür kılınmasına engel olmaktır. Bununla amaçlanan sosyal hayatı Allah’tan koparmaktır. Allah’tan kopmuş bir sosyal hayat anlam ve ahlâktan da kopmuş olacaktır. Hangi çağda yaşanırsa yaşansın, bunun adı “Ebu Cehillik”tir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI