?>
ÖĞRETMENİN EMEKLİSİ OLMAZ
“Her mesleğin emeklisi olur ama öğretmenin emeklisi olmaz” bir de “Öğretmenin emeklisi olmaz, rahmetlisi olur.” denir ya… Genellikle eski toprak ya da idealist öğretmenler için söylenebilecek sözlerdir bunlar. Bu tarz öğretmenler genelde kendilerini ölene kadar öğretmeye ve aydınlatmaya adamışlardır.
Gerçekten de öyle olmalıdır. Öğretmen ömrünün sonuna kadar öğretmen kalmalıdır. Öğretmenin bütün yaşamı öğretmekle, eğitmekle geçmeli; hâl ve hareketleriyle, davranışlarıyla, duruşuyla, oturuşu ve kalkışıyla, konuşmasıyla velhasıl yaşadığı her an her yönüyle örnek olmalı, yol göstermeli; hayat boyu içindeki öğretme, yol gösterme ateşi hiçbir zaman sönmemelidir.
Öğretmen; hayata, umuda, yeniliğe, insanlığa, öğrenmeye faydaya dair cümlesi bitmeyen, yılmayan ve yorulmayandır. Bu yüzden de “Öğretmenin emeklisi olmaz, emektarı olur.” demek sanırım yerinde olur.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün “İnsanlık toplumunun en fedakâr, en saygıdeğer unsurları hiç şüphesiz öğretmenlerdir” sözü öğretmenin ve öğretmenlik mesleğinin önemini açıklayan en değerli sözlerindendir.
İşte Cumhuriyetin öğretmenleri 100 yıldır, bu güzel ülkede, ülkenin güzel evlatlarına, güzel insanlarına millî mücadele ruhunu aşılayarak doğruyu, hakikati öğretiyor ve onların fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller olarak yetişmeleri için yol gösterici ve rehber olmaya devam ediyor.
Bildiğimiz gibi eğitim, öğretim çağındaki bireylere bilgi kazandırma, kazanılan bilgiyi ise yararlı hale getirme sürecidir. Ömür boyu devam eden bu süreçte, yaşı ve işi ne olursa olsun, herkes hem öğretmen hem de öğrencidir. Öğrenme ve öğretmenin ne yeri ne de zamanı vardır. Dünyanın her yanında insanlar hayatı daha bilinçli yaşayabilmek için sürekli öğrenmek zorundadırlar.
Bir millet varlığını devam ettirebilmesi, ayakta durabilmesi, güçlü ve müreffeh bir şekilde geleceğini garanti altına alabilmesi için gelecek nesilleri yetiştirecek, hayata hazırlayacak eğitimcilere, öğretmenlere önem vermesi ve onların değerini çok iyi anlaması gerekmektedir.
Toplumumuzun, gelenek ve göreneklerimizin yaş konusundaki tutumları, yaklaşımları da çok yanlış aslında. Bu bakış açısına göre, "İnsanlar emekli olana kadar çalışmalı, sonra evden kendini oyalayacak bir yerlere örneğin kahveye, kahveden de eve gidip gelmeli; bu kişi kadınsa ve çalışan evladı var ise onların torunlarına bakmalı, büyütmeli özellikle iş ve çalışma hayatına dair hiçbir işe karışmamalı, bunu yeni yetişenlere bırakmalı ve neticede yavaş yavaş ölümü beklemelidir!"
Öncelikle şunu iyi idrak etmek gerekir ki: Her yıl bir yaş ilerlemek neticede yaşlanmak ömrü olan herkesin yaşayacağı bir süreçtir, asla bir kusur değildir. Bu insanlar, toplumda en fazla bilgi, görgü ve tecrübeye sahip olan insanlardır. Bu yaşa gelen insanları hemen dışarı atan sistem aslında kendisine zarar vermektedir. O dışlanan insanlarla birlikte işletmelerin değerleri, kültürü ve birikimi de kaybolmaktadır.
İnsan fıtratına, yaradılışına, inançlarına, tarihi yaşayış ve karaktere hiç de yakışmayan oturup ölümü beklesin anlayışı, yaklaşımı ne kadar da yanlıştır, üzücüdür ve ürkütücüdür. Bu nedenle insanlar hayatlarını öğrenmeye ve öğretmeye adamalıdır.
Bir insanın en büyük ve getirisi, en yüksek varlığı, tecrübesi ve bilgi birikimidir. Tecrübenin, yaş açısından büyük ve küçük diye ayrımı olmadığı da bir gerçektir. Tecrübe çok büyük bir yol göstericidir.
Kişinin çeşitli konularda okuyarak, araştırmalar yaparak, denemeler yaparak öğrenmesi ve öğrendiklerini uygulaması ile elde ettiği tecrübeler en değerli ve çok pahalı tecrübelerdir. Yaşanılanlar ve onların bıraktığı acı veya tatlı izler hep birer tecrübedir. Yaşanılanlar üzerinde kafa yormakta bir tecrübe olduğu gibi her bir başarısızlığın ardından oturup uzun uzun düşünmek, analiz yapmak de bir tecrübedir. Bu da ancak o işte uzun zaman harcamayı gerektirir. Bu durumda da yaş faktörü ortaya çıkar.
Onlara değer vermek önemli günlerde ve rahatsızlandıklarında ziyaretlerine gitmek kadar, onların bilgi ve tecrübelerinden ömür boyu yararlanmaktan geçer. "Gençlik düşünebilseydi, ihtiyarlık yapabilseydi" sözü bu konuda ne kadar anlamlıdır. Eğitim ve öğretim tecrübelerini paylaşmayı isteyen ve tavsiyelerde bulunmayı arzu eden, katkı sunabilmek için bekleyen bu insanlardan yararlanılmaması ne kadar da acı…
Çünkü yılların tecrübesine sahip o insanların başkalarına ihtiyacı yok, bu toplumun onlara ihtiyacı fazlasıyla var. Bu insanların değerini bilmek, takdir etmek ve topluma yararlı katkılar sunmalarını sağlamak toplumu güçlendirir, topluma kazanç sağlar. Ama yapılan onları unutmak, onları görmezden gelmek, kendilerini değersiz hissetmelerine neden olmaktadır.
Oysa her yaş ve kültürden insanlardan faydalanmak, onlara iş ve sosyal hayatın içinde hakkettikleri saygıyı göstermek toplumun en önemli görevidir. Gelişmiş medeniyetler ve akıllı insanlar başkalarının hazır tecrübelerinden her daim yararlanmayı çok iyi bilirler. Geçmişten günümüze tarih; bilim, kültür, sanat, eğitim ve üretene değer veren milletlerin başarı örnekleriyle doludur...
Gerek sanatta gerekse bilim alanında, toplumumuzun insanların etiketine değil hayata yaptıkları olumlu katkılarına ihtiyacımız vardır. O da bir tecrübeye ya da tecrübeli insanların desteğiyle mümkündür.
Tarihten çok iyi biliyoruz ki, insanların faydalı işler yapmasına hiçbir yaş engeli yoktur. Bugün hâlâ rahmet, minnet ve saygıyla yâd ettiğimiz, gönül dünyamızda emsalsiz bir yerleri olan pek çok kişiyi sayabiliriz.
Örneğin Eyüp Sultan. 90 yaşından sonra İstanbul’un fethi için sefere katılmış, surların dibinde şehit olmuştur. Yüzyıllar önce yaptığı dünya haritası ile akıllara durgunluk veren büyük denizci Piri Reis, Mısır valisi tarafından Kahire’de astırıldığında 81 yaşındaydı ve o sırada Hindistan seferine hazırlanıyordu. Büyük mimar Sinan, ustalık eserim, dediği Selimiye’yi yaptığında 86 yaşındaydı. Cihan Sultanı olan Kanuni, 72 yaşında öldüğünde savaş meydanlarındaydı. Dünyaca ünlü tarihçimiz Halil İnalcık, ömrünü tamamladığında 100 yaşındaydı. Ömrü boyunca bilimin emrinde çalıştı. Arama motorunda “Türk bilim insanları listesi” diye sorgulama yaptığınızda çoğu ileri yaşlarda olan kayda değer Türk mucit, bilgin, kâşif ve bilim insanlarının isim ve uzmanlık alanlarını içeren listeye ulaşmak mümkün.
Şayet insan mesleğine aşıksa meslek sadece okulda ya da iş yerinde değildir. İnsan, bir anda sokakta bile mesleğiyle ilgili bir şeylere, birilerine katkıda bulunabilir. Peygamber Efendimiz “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” hadis-i şerifiyle “Hayat Boyu Öğrenme” kavramını ve okumanın yaşının, emeklisinin olmadığını asırlar öncesinden ifade etmiştir.
Biz öğretmeniz çocuklarımıza doğru düşünmelerini sağlamak için akıllarını doğru eğitmek için mücadele eden, öğreten insanlarız, o yüzden öğretmenin emeklisi olmaz, o yüzden öğretmenin bütün yaşamı öğretmekle geçer, eğitmekle geçer. Her başarılı Padişahın, başarılı bir siyasinin arkasında birer Akşemseddinler varsa orada başarı vardır.
Cumhuriyet tarihinin neferlerinden biri olarak, öğretmen olarak bu topraklarda var gücümle eğitime katkıda bulunmaya devam etmeyi kendime bir görev addediyorum.
Anadolu insanının ümit ve güven kaynağı ve her dönemin bilge öğretmeni Yunus Emre'nin bilim için söyledikleri, eğitim için de geçerlidir. Çünkü Yunus Emre bu şiirinde özetle ilk önce insanın kendini keşfetmesi gerektiğini anlatır. İyi bir insan olmadan hangi konuma gelinirse gelinsin ortaya güzel şeyler çıkarılmayacağından bahseder.
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
ANLAMLI BİR HAYAT YAŞAMAK
02-12-2024
-
Öğretmenlik Değerini Yitirmemeli!..
17-11-2024
-
Ahilik Kültürü Yaşatılmalıdır
01-11-2024
-
Bilinçli Birey ve Bilinçli Toplum Olabilmek
13-10-2024
-
Gençlik insanoğlu için çok önemli bir evredir
23-09-2024
-
Yeni Eğitim Öğretim Yılı Başladı (2)
10-09-2024
-
Yeni Eğitim Öğretim Yılı Başladı (1)
09-09-2024
-
Tesadüfen mi yaşıyoruz?
26-07-2024
-
Daha Temiz Bir Çevre-Şehir-Ülke ve Dünya İçin Neler Yapmalıyız?
15-07-2024
-
Neden Okuma-Yazma Tembeli Bir Toplum Olduk?
09-07-2024
-
İnsanın Gözü Doymaz!..
04-07-2024
-
Bir Bayramı Daha Geride Bırakırken Düşündürdükleri
19-06-2024
-
HAYATI DOĞRU VE ANLAMLI YAŞAMAK
03-06-2024
-
Asalak Yaşamak!..
26-05-2024
-
Sevgi + Saygı + Özen + Şefkat + Anlayış + Güven = Mutlu Evlilik
22-05-2024
-
Toplumumuzdaki Değişim
19-05-2024
-
Öğretmenliğin Dünü Bugünü
15-05-2024
-
ÖĞRETMENİN EMEKLİSİ OLMAZ
05-05-2024
-
PEK ÇOK KONUDA BİLGİMİZ YOK AMA FİKRİMİZ ÇOK!..
29-04-2024
-
MUTLULUĞA VE BAŞARIYA ULAŞMAK İÇİN
21-04-2024
-
ANCAK AKIL SAHİPLERİ OKUR, İYİCE DÜŞÜNÜR, ÖĞÜT ALIRLAR!..
16-04-2024
-
RAMAZANIN VE BAYRAMIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
07-04-2024
-
RAMAZAN AYININ SONUNA YAKLAŞIRKEN
29-03-2024
-
İSLÂM BARIŞ, SEVGİ, HOŞGÖRÜ DİNİDİR
25-03-2024
-
İSLÂM, BİLİM DİNİDİR
17-03-2024
-
YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA!..
12-03-2024
-
HAYATIMIZA GİREN HER İNSANIN BİR SEBEBİ VARDIR
08-03-2024
-
ARKADAŞ!..
25-02-2024
-
HOŞGÖRÜ
19-02-2024
-
DOĞRU İFADE ÇOCUK BÜYÜTMEK Mİ, ÇOCUK YETİŞTİRMEK Mİ?
12-02-2024
-
BİRBİRİMİZİ ANLAMIYORUZ, ÇÜNKÜ DİNLEMİYORUZ!..
05-02-2024
-
AİLE OLABİLMEK!..
28-01-2024
-
OKUMUYORUZ!..
22-01-2024
-
KENDİMİZİ NE KADAR TANIYORUZ?
15-01-2024
-
ŞİMDİ NE DEĞİŞTİ DE BÖYLE OLDUK?
07-01-2024
-
ACISIYLA TATLISIYLA BİR YILI DAHA GERİDE BIRAKTIK…
31-12-2023
-
SEVGİSİZ HAYAT, ANLAMSIZDIR…
28-12-2023
-
KALP KIRMANIN VE HAK YEMENİN BEYHUDELİĞİNİ BİLSE İNSANLAR HİÇ YANLIŞLIK VE KÖTÜLÜK OLUR MU?
22-12-2023
-
HAYALLERİMİZİN GERÇEKLEŞMESİNİ İSTİYORSAK
18-12-2023
-
DOĞUM, YAŞAM VE ÖLÜM!..
15-12-2023
-
KADINLARINI EĞİTMEYEN ÜLKELER GERİ KALMIŞ ÜLKELERDİR!..
11-12-2023
-
HAYATA YENİ DEĞERLER KATMAK!..
04-12-2023
-
GÜZEL VE ETKİLİ KONUŞMANIN ÖNEMİ
29-11-2023
-
KİŞİSEL GELİŞİM NEDİR, ÖNEMLİ MİDİR?
23-11-2023
-
İNSAN "KİM VE NE OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMALI!.."
17-11-2023
-
BİR İLİN GELİŞMESİNİ ENGELLEYEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR: DEDİKODU - HASETLİK - ÇEKEMEMEZLİK – KISKANÇLIK
14-11-2023
-
CAMİLER, CAMİDE BULUNMANIN BAZI KURALLARI VE ADABI!..
06-11-2023
-
Pazarcı Esnafının Tutumu ve Düşündürdükleri!..
01-11-2023
-
CUMHURİYETİMİZİN İLK 100. YILI KUTLU OLSUN
27-10-2023
-
“Z KUŞAĞI” DEĞİL, “TÜRK GENÇLİĞİ”
25-10-2023
-
“YURTTA BARIŞ, CİHANDA BARIŞ”
18-10-2023
-
Hayatımızı Etkileyen Alışkanlıklar!..
11-10-2023
-
Komşuluk - Ev Alma, Komşu Al
05-10-2023
-
Müslüman’ım Diyoruz Ama!..
25-09-2023
-
SİVAS İÇİN BİRLİKTE HAREKET ETME VAKTİ
14-09-2023