İnsanoğlu olarak hayata ne kadar “Pozitif” yaklaşıyor ve yaşadığımız olumsuz olaylara ne kadar “Pozitif” bakabiliyoruz? Hülasa, yani özetle hayatta ne kadar “Pozitif” olabiliyoruz?
Okul yıllarında özellikle yaz aylarında mahalle aralarında simit satmış, garsonluk yapmış ve dayılarımın işlettiği tesislerde çalışma hayatına başlamış, ama “Pozitif” olmayı ve yaşadıklarıma “Pozitif” bakmayı hiç unutmamış biri olarak belki de en uzun olacak makalemle sizlere “Pozitif” konusunda açıklamalarda bulunacağım.
Şimdiki gibi Türkiye’de tüm iller, hatta ilçelerde açılan Fen Lisesi o zamanlarda Çanakkale merkezde bile yoktu. Sonradan Çanakkale Fen Lisesi olan ve Fen Lisesi sınavına girmiş ender öğrencilerden biri olarak Çanakkale Anadolu Lisesi’ni kazanmama rağmen ailemin takipçi olmayı bırakın; beni İl Merkezinde okutacak maddi imkânı bulunmaması nedeniyle olumlu sonuçlanamamış ve eğitimime Parasız Yatılı öğrenci olarak İmam-Hatip Lisesi’nde devam etmek zorunda kalmıştım.
Sanırım bu benim hayatımda yaşadığım ve yaşayacağım ilk “Negatif” durum olmayacaktı. İşte o gün karar almıştım hayata “Pozitif” bakmaya.
Hayat öyle hızlı bir şekilde geçmiş ve yaşamıştık ki, şu an Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olma yolunda önünde bir yılı kalan büyük kızım Çanakkale Fen Lisesi’ni kazanıp bitirmiş, Endüstri Mühendisi olan küçük kızım da sonradan Sosyal Bilimler Lisesi olan o Fen Lisesi binasında eğitim görmüştü.
Yeniden gelelim “Pozitif” olma konusuna. Çocukluk hayalim olan “Gazetecilik” için çeşitli yerlere başvurmuş ve olumlu dönüş de alamamıştım. Ama hiç yılmadan şu anki ismi Çan’ın Sesi olan ilçedeki yerel gazeteye muhabir olarak başlayarak Yazı İşleri Müdürlüğü ile Genel Yayın Müdürlüğü görevine bile yükselmiştim. O dönem elimden tutan gazetenin kurucusu Ali Remzi Akgün ile bana her daim güvenerek yol gösteren Mustafa Hulusi Akgün şu anda hayatta değiller. Her ikisine de müteşekkirim ve her ikisine de Yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Bunları niye, niçin anlatıyorum derseniz. Bazı durumlarda pozitif kalabilmek gerçekten de zordur. İşte böyle anlarda, kişinin alması gereken o kadar fazla sorumluluk var ki, insanın kendisiyle ve kafasındaki olumsuz düşünceleri değiştirmekle uğraşamayabilir. Oysa hayata “Pozitif” bakabilmek her şeyi değiştirir. Tıpkı benim hayatımda olduğu gibi.
Öte yandan olumsuz düşüncelerin içindeyken insanoğlu kendisini olduğundan daha aşağıda görür. Oysa bu, gerçeğin kendisi değildir. Bu yüzden kendimize dürüst davranmalı ve “Pozitif” cümleler kurmalıyız.
Ayrıca, hayata ne kadar negatif bakarsak bakalım, başkalarına yardımcı olduğumuzda kendimizi iyi hissederiz. Bu yüzden başkaları için bir şeyler yapmalı ve gönüllü işlerde bulunmalıyız. Bu konuda da “Kızılay, THK ve Yeşilay” da görevler alarak hizmet etmeye çalıştım. Siz de emin olun ki, bu şekilde hayata bakışınız daima “Pozitif” kalacaktır.
Kısacası biz insanoğlunun haya “Pozitif” bakması için önünde çok sayıda tavır, hareket, davranış ve olaylar mutlaka vardır.
Kendimize haksızlık etmemize neden olacak olumsuz düşünceleri görmezden gelmekle başlayacağımız “Pozitif” olma durumunda bizi mutlu eden şeylere odaklanmak, emekliliğim sonrası benim yaptığım gibi tabiatta çalışmak ve velhasıl anı yaşamak çok önemli diye düşünüyorum.
Lisans eğitimini 45 yaşında tamamlamış ve Yüksek Lisansımı da Sivas Basın İlan Kurumu Müdürlüğü görevimi yaparken Cumhuriyet Üniversitesi’nde tamamlamış biri olarak hayatta hiçbir şeyin geç olmadığını, “Pozitif” kalmanın bize ve çevremize enerji verip hayatımızı daha keyifli hale getirdiğini gören biri olarak size de “Pozitif” olmayı öneriyorum.
Bir yazımın daha sonuna gelirken yazımı belki yaşanmış veya yaşanmamış ama bu haftaki konumuzla uygun bir hikâye ile noktalamak istiyorum.
Hikâye bu ya. Adamın biri kısa bir süre önce ayrıldığı evine telefon açar, bahçıvana sorar: "Nasıl her şey yolunda mı?"
- Yolunda. Yalnız, küreğin sapı kırıldı onu tamir etmeye çalışıyorum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken, zorlamışım, bu yüzden kırıldı.
- Ne! Köpeğim öldü mü?
- Havuza düştü öldü.
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; nasıl havuzda ölür?
- Ama havuzun suyu boşalmıştı, betona çakıldı; bu yüzden hayatını kaybetti.
- Daha havuzu yeni doldurtmuştum. Neden boşalttınız?
- Biz değil itfaiyeciler boşalttı. Çünkü evdeki yangını söndürmek için ilâve suya ihtiyaç duydular.
- Evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla çok sayıda insan geldi. Bir sigara izmaritinden kağıtlar, ardından da perde tutuşmuş. O kalabalıkta farkına varamadık.
- Annem nasıl öldü? Sapasağlamdı.
- Haklısınız. Biz de şaşırdık ama, sizin yatak odanıza bir şey bakmaya girmiş. Yatakta karınızla en yakın arkadaşınızı görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu? Bunaldım.
- Olmaz olur mu? Var. Gecen gün siz hastalığınız için test yaptırmıştınız ya. İşte onun neticesi pozitif çıktı.
Bu duygu ve düşüncelerle siz değerli okurlarımı yaşadıkları olumsuz olayda dahi “Pozitif” kalarak, hayata “Pozitif” bakabilecek durumda olmalarını temenni ediyor, sağlıklı ve mutlu günler dileyerek sizleri bir sonraki yazıma kadar Allah’a emanet ediyorum.
Kalın sağlıcakla…