?>

"Vuslata Doğru" Bir Yolculuk

İbrahim YASAK

3 ay önce

“Güneşin vuslatı akşama doğru” diyor şair İbrahim Çiçek ve ilave ediyor “Yolculuk başlar vuslata doğru”…  Vuslat meteforu, varoluşsal bir arayışın, ruhsal bir yolculuğun ve nihayetinde asli membaına yani yüce yaratıcısına ulaşabilme eyleminin simgesidir bir bakıma. Bu eylem, ruhun özlem ve sevgiyle dolu arayış yolculuğunun ulaşabileceği en yüksek noktalardan biri olarak kabul edilir. İşte, ruhunun derinliklerinde kaynayan ayrılık ateşini, var oluş nedeninin iziyle idealinin peşine takılıp bir ömrün her merhalesinde karşılaştığı olguların yansımalarını yazdığı şiirlere mısra mısra dökmektedir şair Çiçek. Zira içerisinde yaşadığı hayat yolculuğu, sadece bir varış noktasına ulaşma eylemi değil, aynı zamanda insanın kendini, dünyayı ve hayatı anlamlandırma çabasının bir parçasıdır. “Zaman beni esir etti kendine /Hakkı anlatmanın girdim cengine/ Sözüm hiç gelmedi kendi kendime /Anlatamadım millete ben beni/ Dert söyletir insanı derler. İbrahim Çiçek de “Ömür boyu dert kervanı yükledim” diyerek vuslat yolculuğunda insanın karşılaştığı zorlukları, çileleri, handikapları, toplumsal açmazları ve sarsılan ilişkileri dert edinmiştir… Ve şiirlerinde her birini hayat serüveninin aşılması gereken bir mücadelesi olarak tasvir etmektedir. Bu süreçte insanın kendi benliğini öncelemeyip vazgeçmesi gerektiğini, yaşamakta olduğumuz dünyanın geçici ve yanıltıcı olduğunu vurgular hep. Zira günümüz insanı çepeçevre kuşatıldığı bir anafor içerisinde kendine imkânları ve gücü oranında bir alan seçip yaşam mücadelesi vermektedir. Ama çevre koşullarının gerek cazip gelen aldatıcı çıkar ilişkileri gerekse ekonomik ve toplumsal kimi çarpıklıklarının yoğunluğu, haksız ve adaletsiz onlarca uygulamanın saldırdığı bir ortamda kişinin kendini bu savruluşlardan uzak tutması ise oldukça zordur. Sabır gerekir; “İbrahim’ce sabır oldu kararım” der; hayatı, insanı ve kendini sorgulamaya devam eder. Ve bunu dizelere döker, sorar “Sorgula kendini ben insan mıyım?” şiirinde fakir ve muhtacın hâlini sormayana, çıkar için fıldır fıldır dönene, haksızlığı ballandırıp övene, rüşvet alıp verene ve toplumsal birlik ve beraberliği zedeleyenlere serzenişlerini sıralar art arda... Şair İbrahim Çiçek’in “Vuslata Doğru” isimli 2024’ün Ağustosunda yayımlanmış şiir kitabı geçenlerde elime geçti. Günümüz dünyasının ve yaşadığımız ortamın hâli pürmelalini dizelere dökülen şiirlerini okudukça şairlerin toplumun gür sesi olduğunu, hatta birçoğumuzun gördüğü, bildiği ve neredeyse her gün karşılaştığı ve kabullenemediği toplumsal sorunları, dertleri hepimizin adına veciz dizelerle dile getirilişine bir kez daha şahit oldum. Şairler yaşadığı dönemin fotoğraflarını özgün bakış açılarıyla tespit edip tarihe kayıt düşen, insanlara bir uyarıcı olarak ifade eden kültür dünyamızın kalem erbaplarıdır. Onlar güçlü kalemleri, veciz anlatımlarıyla asırlardır bu toprakların sesi olmaya devam ediyorlar. İşte bu zincir halkasının günümüzdeki temsilcilerinden biri olan Şair Çiçek de dizelerinde bugünün yaşanılan acı gerçeğini çok net şekilde fotoğraflıyor. Diyor ki: “İbrahim der avutmuyor ne şiir ne beste /İnsanlar yaşıyor sanki kafeste / Mevla’m sen yardım eyle son nefeste / Gardaş gardaşını aramaz oldu” Yaşadığı topluma gönül kamerasını tutarak hissettiklerini sözcükler hâlinde şiire dönüştüren şair İbrahim Çiçek’in son kitabı “Vuslata Doğru” ismini taşıyor. Gülnar Yayınları arasında yayımlanan kitap, 13,5x24 cm boyutunda ve 208 sayfadan ibaret. Kitabın içerisinde yaklaşık 180 şiir bulunmakta. Kitabın sunuş yazısında “Okuduğunuz şiirler eğer sizin gönül telinize dokunuyor ise eğer sizleri bazen duygulandırıp bazen gözlerinizi yaşartıyor bazen eskilere götürüyor bazen neşe veriyor bazen aslanlar gibi kükretip şahlandırıyor ise demek ki bu şiir yoğurdu maya tutmuştur.” Şiiri maya tutmuş olan Çiçek’in düz yazılarında da nice kuşatıcı ve derinlikli anlamlar yüklü… “Vuslata Doğru” kitabının son bölümü olarak ayırdığı sahifelerde yer alan vecizelerinin birinde diyor ki: “Kimsenin sıkıntısını hafife alma. Herkesin kasırgası içindedir. Ya sabır dile ya dua et…”  Yaklaşık 70 civarında her birisi özlü, ders verici nitelikteki bu cümleler insanın bir an için durup düşünmesine vesile olacak nitelikte… İnsan olmanın, insanca yaşamanın, kadir kıymet bilmenin, empati kurmanın bir erdem olduğunun bilinmesine rağmen kimseye ifade edilemeyen derdin, ızdırabın, özlemin, aşkın ve dünyanın geçiciliği bilindiği halde cazibesine kapıldığımız aldatıcılığın acı yüklü tablolarını zihinlerimize kazıyor her bir cümlesiyle… Diyor ki: “Herkesin kasırgası içindedir.” Bu kasırgalardan dışa yansıyan, mısralara dökülmüş olanların bir kısmına ait fırtınaları, özlemleri, aşkları ve serzenişleri görmek isterseniz eğer, yaşadığı koskoca bir ömrün girdabından geçerek bugünlere gelen ruhunun derinliklerindeki duygular kitabın sahifelerinde… Öyle değil mi?  “Herkesin kasırgası içindedir.”
YAZARIN DİĞER YAZILARI