?>

RAHMET VE BEREKETİN İKLİMİ RAMAZAN-I ŞERİF

-Müslümanların hayatında önemli bir yere sahip olan 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif, aynı zamanda sosyal ve kültürel yardımlaşmada bir dönüşüm iklimidir.

Uğur YILDIRIM

4 yıl önce

-Müslümanların hayatında önemli bir yere sahip olan 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif, aynı zamanda sosyal ve kültürel yardımlaşmada bir dönüşüm iklimidir. Ramazan ayı hayatımızda bir takım değişimlere fırsat sunan, değerler katan Yüce Allahın bir lütfudur.   -Ramazan ayı; Allah ile kul arasındaki ilişkilerimizde hem şefkatimize hem merhametimize irtifa kazandırmak adına insana önemli değerler yüklemektedir.   -İslam Dininin Temelinde; Kulluk, Şefkat ve Merhamet vardır. Sabahın imsak vaktinden itibaren açlık ve susuzluğun meydana getirdiği hisle diğer zamanlarda hiç fark etmediğiniz pek çok özelliği fark ediyoruz. Oruçlu insanın hissettiği açlık ve susuzluk sayesinde yiyecek ekmek bulamayan insanlarla empati kurabiliyoruz.   -Allah’a kulluk, O’nun yarattıklarına şefkat ve merhamet İslam dininin temelini oluşturmaktadır. Allah’a kul olduğunuzu fark ettiğiniz zaman Allah’ın yarattıklarını da fark ediyorsunuz, komşularımızla ilişkilerimizi daha iyi anlayıp çok gözden geçiriyoruz.   -Peygamberimizin öğretileri, bize bir takım sorumluluklar yüklüyor. Örneğin Fahri Kainat Efendimizi (sav) ashabına buyuruyor ki; Bugün hiç yetim başı okşayanınız oldu mu ? Bugün bir cenazeye katıldınız mı ? Bugün bir hasta ziyaret ettiniz mi ? Yani bugün sosyal sorumluluk dediğimiz konuları toplumun fertlerinin her birine yüklüyor. İmkânın varsa, elin ayağın tutuyorsa bir hasta ziyaret et ve ona da giderken İslam’ın güzel öğretilerinden biri olan sünnet olan hediye vermeyi öğretiyor.   -Bir yetimin başını okşamak, onun hal ve hatırını sormak, cebine de harçlık koymak, bir cenazeye katılıp cenazesi olan insanlara taziyede bulunmak, başınız sağ olsun deyip acılarını paylaşmak, aynı zamanda vefat edene dua ederek onun rahmete gitmesine vesile olmak gibi; bir gün ölümü yaşayacağımızı unutmamayı, ölümün uzakta olmadığını insana devamlı hatırlatmaktadır.   -Ramazan ayı sabah imsak vaktinde oruca niyetlenip akşam iftar sofrasına oturmaktan ibaret olmadığını iyi idrak ermeliyiz.    -Ramazan bir sosyal sorumluluk ayıdır. Oruç, sosyal sorumluluk bilincini sağlar. Oruçluyken açlığın hissettirdiği çaresizliği, başkalarını düşünmeyi, insanlara bakıp hallerinden haberdar olmayı ve paylaşımda bulunmayı sağlıyor. Şefkat dolu gönüllerde ilgiye, sevgiye muhtaç çocukların başını okşayabilmek ve onların hal ve hatırını sorabilmek gönüllere sevgi ve aidiyet ekmektir... Ramazan vesilesiyle onlara şefkat göstermek, sosyal devletin yapacağı pek çok şeyi esasında bireysel olarak yapmaktır.   -ibadet için camide ya da yemek için sofrada bir arada olmak, insanın karşısındakilerle bir tür enerji alışverişinde bulunmaya vesile oluyor. Aynı sofrada oturulduğumuz zaman bir sofrayı paylaşmanın, göz göze gelmenin, aynı çorbayı kaşıklamak aidiyet ve paylaşma duygusunu bereketlendiriyor.   -Sofrada insanlar birbirlerine daha şefkat ve merhametle bakıp birbirlerini önemsediklerini hissettirirler. Herkes aynı amaç ile hiçbir dünyevi maksat beklemeden iftar sofrasına oturup, camilere gider.   -Zamanın en ciddi problemlerden biri yalnızlıktır. İslam dini ve zengin kültürümüz insanı toplumsallaşmaya, sosyalleşmeye sevk ediyor. Ramazan ayındaki cami buluşmaları, gerek mahallelerdeki sohbet meclislerinde bir araya gelmek, bilhassa yeni nesle dini ve kültürel değerleri kazandırırken insanlar dini ve kültürel zenginliklerini yaşar. Ramazan ayı yardımlaşmanın provasını yaptırır.   -Ramazan Ayı İnfaktır: Medya kuruluşları, Diyanet İşleri Başkanlığı, TV yayınları, vaaz ve hutbelerle Ramazan ayının faziletlerini ve güzelliklerini anlatır, yaşatır. İnfak, hem sadakayı, zekâtı verip paylaşmayı öğreten bir kavramdır.   -İnsanın güzel sesinden güzel konuşmasına, güzel ders anlatmasına varıncaya kadar hepsi Allah’ın nimetleri, Allah’ın kendisine nafaka olarak verdiği, infak ettiği şeyleri bunları da insanın vermesini Allah öğütlüyor.   -Allah kullarına verdiği imkânları başkalarıyla paylaşılmasını, sesi güzel olanın güzel Kur’an okumasını, insanların sizden istifade etmesini buyuruyor. Hatip olanların güzel konuşmasını, Ramazanın faziletlerini, güzel ahlakı buyuruyor. Evi geniş olanların komşularını, akrabalarını davet etmelerini çocukların gelip çocuklarıyla oynayıp kaynaşmasını öğütlüyor.   -“Veren el, alan elden üstündür.” Sadaka taşları, zenginin parasını sadaka taşına bırakmasını, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacı kadarını gece gidip oradan gizlice alma kültürüne sahip kültürün mirasçılarıyız. Verenin nezaketi, alanın da haddini bilmesidir. Osmanlı’da zimem defterleri vardır, bakkal hesap defteri. Zengin kimse gider bir bakkal dükkanına ve o zimem defterinde borcu kayıtlı bir yoksulun borcunu öder, kimliği gizlenir. Ne yoksul bilir, ne de varlıklı kimse kime yardım ettiğini görür...
YAZARIN DİĞER YAZILARI