?>

SÖZ VE NASİHAT?

İlhan SÜMER

5 yıl önce

Şairlerin her dizesi, içten bir duygunun ifadesidir. Bu mısralarda ya güçlü bir sevgi ya bir serzeniş ya da küskünlük ve nefret vardır. Her mısra muhatabına bir şeyler söyler. Muhatabı ya bunları dikkate alır ya da "Bunlar beni ilgilendirmez, bu duygular beni bağlamaz!" diye geçiştiriverir. Bu mısraların her biri; yazanla, dinleyen arasında geçen bir duygu alış-verişidir. Kimi şair, gönülden bağlı olduğu kimseyi ölesiye sever. Uğrunda can verse, az gelir. Muhatabı, bunlara değer verdikçe şairin gözünde yücelir. Bunlara değer vermeyenler, ya şairle arasındaki ipleri koparmaya yönelenler, ya da koparmak isteyenlerdir. Söz ve nasihat dinlemeyenlerin, sonu meçhul ve acıdır. Bir şarkı sözü, bu bakımdan çok anlamlıdır. Hatta, çok güçlü bir sevginin eseridir.   "Saçın yüzüne değse, telini kıskanırım, Birine söz söylesen, dilini kıskanırım!"   Bu kıskançlık, bir sevginin yoğunluk ifadesidir. Aman ha sakın, "Sevdiğinin kendi saçı yüzüne değmesin!" O, sevdiğini, kendi gözünden kıskanacak kadar sever. Gönül adamı Ali İzzet´te bunlardan biridir. Bakın o, sevdiğini nasıl ve kimlerden kıskanmaktadır?   "Mühür gözlüm, seni elden, Sakınırım, kıskanırım, Uçan kuştan, esen yelden, Sakınırım, kıskanırım!"   Aşık´ın "Mühür gözlüsü", kıskanılacak kadar kendi gözünde güzeldir. O mühür gözler, Allah´ın, sevdiğine bahşettiği dünya güzelliklerinin en güzelidir. Allah, ancak elçisine-Peygamberine-güzel gözler vermiştir. O, ümmetine bu gözlerle munis, sevgi dolu bakışlarla bakmıştır. Aşık Ali İzzet, ne kadar kıskansa yeridir. Aşık, sevdiğini sadece "Uçan kuştan, esen yelden mi" kıskanmaktadır? Görelim, daha kimden, kimlerden kıskanmaktadır?   "Kavminden, akrabandan, Kardeşinden, öz babandan, Seni doğuran anandan, Sakınırım, kıskanırım!"   Kavim, akraba bir derece eldir. Kardeş, öz baba, onu doğuran ana bile aşığa göre kendisinden çok uzaktır. Sevdiğini öyle benimsemiştir ki, en yakınlarından bile kıskanır, sakınır. Bunların, dahası da vardır.   "Beşikte yatan kuzundan, Hem oğlundan hem kızından, Ben seni, senin gözünden, Sakınırım, kıskanırım!"   Bu sakınma ve kıskanma, yoğun bir sevgi gücüdür. Sevdiğine yakın olan canlı, cansız herkesten kıskanır. Çünkü, sevdiğini hiç kimse ile paylaşmak istemez. Oğlundan, kızından, kendisini kendi gözünden kıskanacak kadar sevgisi yoğun ve güçlüdür.   "Havadaki Turnalardan. Su içtiğin kurnalardan, Giyindiğin urbalardan, Sakınırım, kıskanırım!"   Bazıları, Ali İzzet´in bu kıskançlığına anlam veremez. Veya bu kıskançlığı marazi bir hastalık seviyesinde görürler. Halbuki o, sadece bu kadar yakın olanlardan yola çıkarak, bir gömlek ötedeki kurtları kasteder. Çünkü sevdiği, bir kuzu kadar temiz ve saftır. Yanına yaklaşan "kuzu postuna sarılmış kurt da" olabilir. Bu sözler, sevdiğine bir ikazdır. Kimileri, kendilerine güvenleri dolayısiyle bu ikazlara sırt çevirirler. Fakat, kuzu postuna sarılmış kurtların nerde ne zaman karşısına çıkacağı ne yapacağı hiç belli olur mu? Ali İzzet; canından çok sevdiği sevgilisini uyararak temkinli olmaya davet etmektedir. Fakat, dünya nizamının düsturudur. Allah, kimseyi zorda ve darda koymasın. Çünkü, zor oyunu bozar! demezler mi? Elbette Ali İzzet; son sözünü söyleyecektir. O da herkes gibi son sözünü söylemeden edemiyor.   "Ali İzzet´i ancalardan, Elindeki goncalardan, Yerdeki karıncalardan, Sakınırım, kıskanırım!"   Bir güzelin elindeki goncalardan, o güzele ne zarar gelebilir? Yerdeki karıncalar, bir insana ne yapabilir? Fakat meşhur sördür: -Düşmanın, karınca bile olsa merdane gez! Demezler mi? Bir küçük karıncanın yaptığını, bazen hiç kimse yapamaz. Tehlike, tehlikedir, büyüğü, küçüğü olmaz. Söz dinleyen dinler, dinlemeyenler için dünyanın sonu değildir. Ama o, artık sevdiğinden kopar. İnsan, vefa ve sevgi anlayışına göre kendisine bir hayat kurar, o yolda yürür gider!. Sevdiklerine muti olanlar, sevdiklerini hakikaten sevenler, hiç sevdiklerinin sözünden dışarı çıkarlar, aksini yaparlar mı? Sevdiklerine karşı olanlar da aksi tavırları ile duygularını sergileyerek söyleyeceklerini söylerler!
YAZARIN DİĞER YAZILARI