?>
Sultan Şehir/Sivas’ın Kutup Yıldızlarından Fatih Sultan Mehmet’in Hocası: MOLLA HÜSREV
Bu çalışma çok kıymetli Hasan Sarıtaş hocamla birlikte kaleme aldığımız bir çalışmadır. Molla Hüsrev ile ilgili böyle bir çalışma fikri kendisine aittir.
(Nesebi ve Memleketi Hakkındaki İddialar ve Cevaplar I)
(Bu çalışma çok kıymetli Hasan Sarıtaş hocamla birlikte kaleme aldığımız bir çalışmadır. Molla Hüsrev ile ilgili böyle bir çalışma fikri kendisine aittir. Biz de çalışmanın şekillenmesi noktasında adımlar atma gayretinde olduk. Hocama bu fikri ve fedakârca gayretlerinden dolayı teşekkürü bir borç biliyorum.)
“Çirkin yazı yazan kâtibin eli kalem gibi kurusun
Ki yanlış yazması sûrumuzu (düğün) şûr (kavga) eyler
Bazen bir harf eksiğiyle nadiri nâr (ateş) yapar
Bazen bir nokta kusuru ile gözü, kör eyler.” (Fuzuli, Divan, Haz: Kenan Akyüz, Süheyl Beken, Sedit Yüksel, Müjgan Cunbur, Akçağ Yay., İstanbul 1997, s.18.)
Fuzuli’nin, Divan’ının girişinde dile getirdiği ‘hangi meselede olursa olsun gösterilmesi gereken ilmi titizlik ve dikkat’ konusu son derece önemli bir husustur. Şiirde ifade edildiği gibi düğün anlamına gelen ‘sûr’ kelimesi ‘şûr’ şeklinde telaffuz edilince bu kelime ile hiç ilgisi olmayan ve mana itibariyle taban tabana zıt bir anlam ifade eden ‘kavga’ şekline dönüşmekte ve bu durum manayı tamamen bozmaktadır. Dikkatten kaçan bir harf eksikliği de bu tür vahim bir sonuca yol açabilmektedir. Yine şiirde ifade edildiği gibi ‘ender bulunan’ anlamındaki ‘نادر’ kelimesinden ‘د’ harfi düşürülünce ‘ateş’ anlamındaki ‘نار’ kelimesine dönüşmektedir ki bu da manayı bozma ve değiştirmenin, bir başka ifadeyle ortalığı yangın yerine çevirmenin bir başka şeklini oluşturmaktadır.
Büyük şair Fuzuli’nin bu uyarısını, ismi üzerinde birçok spekülasyonun cereyan ettiği Molla Hüsrev için de dikkate almanın son derece önemli bir husus olduğu kanaatini taşıyoruz. Çünkü Osmanlı döneminin önde gelen âlimlerinden birisi olan Molla Hüsrev’in memleketi ve babası hakkında gerçekle taban tabana zıt ve Fuzuli’nin Divan’ında dile getirdiği ilmi titizlik ve dikkatten yoksun bilgiler nakledilmekte ve bu durum büyük bir zihni karışıklığa sebep olmaktadır. İddialara göre Molla Hüsrev’in babası sonradan müslüman olmuş Ermeni veya Rum asıllı bir Fransız subayıdır. Memleketi ile ilgili olarak da Sivas, Tokat ve Yozgatlı olduğu yönünde bilgilere rastlanmaktadır.
Bu iddialara ve cevaplarına geçmeden önce Molla Hüsrev’i biraz daha yakından tanımanın uygun olduğu kanaatindeyiz. ‘O, ‘İstanbul Fatihi’ II. Mehmed’in hocalığını yapmış, Osmanlı tarihinde kritik bir öneme sahip olan Varna Savaşı’na iştirak etmiş, Sahn-ı Seman Medreseleri’nin programını oluşturan ekipte yer almış, usul ve fıkıhçılığı ile tanınan önemli bir ilim ve fikir adamıdır. (Onun eserleri ilmi yetkinliğini göstermeye yeterlidir: ‘Dürerü’l-Hükkâm fî Şerhi Ğureri’l-Ahkâm, Risale fî’l-Velâ, Risâletü Cevâb-ı Molla Hüsrev Reddü li Molla Gürânî, Mir’âtü’l-Usûl fî Şerhi Mirkâti’l-Vüsûl, Hâşiye ale’t-Telvîh, Hâşiye alâ Tefsîri’l-Beydâvî, Nakdü’l-Efkâr fî Reddi’l-Enzâr, Şerhu Usûli’l-Pezdevî, Hâşiye a‘lâ Hâşiyeti'l-Muhtasar li's-Seyyid Şerîf, Hâşiye a‘le'l-Mutavvel, Esâsü'l-iktibâs Tercümesi, Vasiyetname, Hulâsatu’l-Fetâva’l-Bezzâziyye, Risâle alâ Asabeti’s-Seb’a, Risâle fi’l-Vad’, el-Cevheretu’l-Munîfe fî Şerhi Vasıyyeti Ebî Hanîfe, Risâle fî Esrâri’l-Fâtiha, Risâle fi’t-Tefsîr, Kelâm Müte’allık bi’t-Tesmiyeti fî Evâili’s-Suver ve Müstezâd.’ Abdurrahim Ayğan, Dürer Kitabı Çerçevesinde Molla Hüsrev’in Fıkhi Görüşleri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2009, s.12–20; Ahmet Ali Korkmaz, Molla Hüsrev’in ‘Velâ’ Hakkındaki Görüşleri Ve Bu Konuda Osmanlı Âlimleri Arasında Yapılan Tartışmalar (Velâ Risaleleri Çerçevesinde), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2009, s.6–12.) Fatih’in Molla Hüsrev’e büyük bir saygı duyduğu ona; ‘Zamanımın Ebû Hanife’sidir’ dediği, onu görünce ayağa kalktığı ve sarayda tertip ettiği ilmî tartışmalarda ‘Reisü’l-ülemâ’ olarak Molla Hüsrev’in hakemliğine başvurduğu nakledilmektedir.’ (Mecdî Efendi, Şekâik Tercümesi, İstanbul 1269, s. 137; Cahit Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul 2005, c.II, s.571.) Molla Hüsrev, aynı zamanda Edirne Şah Melek ve Çelebi (Halebî) Medreselerinde müderrislik, (Cihat Tunç, ‘Molla Hüsrev'in İlmi Hayatı ve Vasiyetnamesi’, Molla Hüsrev Mehmed Efendi, ed. Ahmet Hulusi Köker, Kayseri 1992, s.5.) Edirne Kadılığı, (M.Tayyip Gökbilgin, Edirne ve Paşa Livası, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., İstanbul 1952, s. 266–269.) Rumeli Kazaskerliği, İstanbul Kadılığı, Galata Kadılığı, Üsküdar Kadılığı, Eyüp Kadılığı ve Ayasofya Müderrisliği yapmış aktif bir hizmet insanıdır. (Ferhat Koca, Osmanlı Şeyhülislamı Molla Hüsrev Hayatı, Eserleri ve Görüşleri, TDVY, Ankara 2008, s.31; aynı müellif, ‘Molla Hüsrev’, DİA, c.XXX, s.252–254.) O, ders aldığı hocaları (Tespit edilen hocaları: Burhâneddîn Haydar el-Herevî (ö.830/1426), Yûsuf Bâlî (ö. 846/1443), Molla Yegân ve Şeyh Hamza. Murtaza Korlaelçi, ‘İlmi Çevresi ve Şahsiyeti’, Molla Hüsrev Mehmed Efendi, ed. Ahmet Hulusi Köker, Kayseri 1992, s.37; Hadi Ensar Ceylan, Molla Hüsrev’in Delâlet Anlayışı ve Fürû‘a Yansımaları, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2011, s.11–14.) ve yetiştirdiği talebeleri (Meşhur talebeleri: Molla Muhyiddîn Mehmed İbn Mağnisâ (ö. 888/1483), Hasan b. Abdisselâm es-Samsûnî (ö. 891/1486), Yûsuf b. Cüneyd et-Tokâdî (ö. 902/1497), Kemâleddin İsmâîl el-Karamânî (ö. 920/1514), İbnu Ümmi’l-Veled Abdülevvel b. Hüseyin (ö. 950/1543) ve Zembilli Ali Cemâlî Efendi (ö. 932/1526). Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul 1972, Meral Yayınevi, c.I, s.339.) ile de dönemine damgasını vurmuş ufuk sahibi bir şahsiyettir. (Metin Yurdagür, ‘Osmanlı İlmiyye Teşkilatındaki Yeri’, Molla Hüsrev Mehmed Efendi, ed. Ahmet Hulusi Köker, Kayseri 1992, s.111–125. Molla Hüsrev’in, orta boylu, gür sakallı, ihtişamı sevmeyen, basit elbiseler giyen, oldukça sakin tabiatlı ve mütevazı bir insan olduğu rivayet edilmektedir. Ferhat Koca, ‘Molla Hüsrev’, DİA, c.XXX, s.252.) 1480 yılının Şaban ayında İstanbul’da vefat eden Molla Hüsrev’in naşı Bursa’ya götürülerek Zeyniler semtinde kendi yaptırdığı Hüsrev Medresesi’nin haziresine defnedilmiştir.’ (Ahmet b. Mustafa Taşköprüzade, Eş-Şekâiku’n-Nu’mâniyye, İstanbul 1985, s.120.)
Molla Hüsrev’in Kabri-Bursa
Bu kısa bilgi paylaşımından sonra ‘Molla Hüsrev’in babasının Rum/Ermeni asıllı bir Fransız subayı olduğu ve sonradan İslam’a girdiği’ iddiası ile ‘memleketi’ hakkındaki kafa karışıklığına ve bu konudaki değerlendirmelerimize geçebiliriz. Öncelikle Molla Hüsrev’in babası ile ilgili bilgi aktaran kaynakların ifadelerine yer verelim:
Taşköprüzâde, ‘eş-Şekâiku’n-Nu’mâniyye’ isimli eserinde onun babasını ‘Varsak/Farsak Emirlerinden (umerâ-i ferâsihe) Rum Asıllı (Rumiyyu’l-Asl) Feramurz’ olarak tanıtmış ve ‘Daha sonra müslüman oldu’ şeklinde bir bilgiye yer vermiştir. (Taşköprüzâde, Eş-Şekâik, s.116.)
Taşköprüzâde’nin bu eserini tercüme eden ve ona zeyl yazan Mecdi Efendi (ö.1591), ‘umerâ-i ferâsihe’ ifadesini ‘ümera-i Françe’ (Frank/Haçlı Emirleri) şeklinde tercüme etmiş ve Molla Hüsrev’in babasının ‘bir Haçlı emiri’ olduğunu iddia etmiştir. (Mecdî Efendi, Şekâik Tercümesi, s.135.)
Yine, o dönemin tarihini kaleme alan Hoca Sadeddin Efendi ise Taşköprüzâde’nin eserinde geçen ‘Rumiyyu’l-Asl’ tabirini ‘Rum Asıllı’ şeklinde yorumlamış ve Molla Hüsrev’in babasının ‘Rum kökenli’ olduğunu ifade etmiştir. (Koca, Molla Hüsrev, s.32.)
Mehmed Süreyya Bey, ‘Sicilli Osmanî’ isimli eserinde Mecdi Efendi’nin eserinin kenarında yer alan ve kimin yazdığı belli olmayan ‘Molla Hüsrev’in babasının Ekraddan Varsak vilayetinde Sivas ile Tokat ortasında bir köyde yaşadığı’ (Mecdî Efendi, Şekâik, s.135 (sayfa kenarında).) ifadesinden hareketle ‘Bir rivayette babası Frenk beylerinden olup müslüman olmuştur. Molla Hüsrev, Kürt Feramurz’un oğludur’ bilgisine yer vermektedir. (Mehmed Süreyya, Sicilli Osmanî, İstanbul 1300, c.II, s.271–272.)
Abdülkadir Altunsu ise ‘Onun Fransız asıllı olduğu ve Hıristiyanlıktan dönme olduğu böylece anlaşılır’ demektedir. (Abbdülkadir Altunsu, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara 1972, s.6.)
YAZARIN DİĞER YAZILARI