?>

“TÜKETİCİ YOLUNACAK KAZ OLMAMALI”

“TÜKETİCİ YOLUNACAK KAZ OLMAMALI”

Uğur YILDIRIM

3 yıl önce

Batı kültürlerini ahlak, adalet, insanlık ve sömürü konusunda eleştiren bir çok yazıda kaleme aldım. Lakin ABD ve AB gibi batı ülkelerindeki bir hakkı teslim etmek gerekiyor. Batı’da hiç bir müessese, zincir market gibi işletmeler tüketiciye fahiş fiyattan ürün satamaz. Bırakın satmayı aklından geçiremez. ABD’de vergi kaçıran biri vatana ihanetle yargılanır. Batı toplumlarındaki tükecilerde devleti koruma bilinci vardır. Kanunların yaptırımından çekinirler.   Bizdeki tüketicinin market, fırın, pazar, oto galerileri gibi bir çok sektörde soygun düzenine, kartele karşı kendini koruma bilinci yok denecek düzeyde... Tüketicinin soyguna karşı en büyük silahı olan boykotu herkes birbirinden bekliyor. Devlet kısa zamanda muasır medeniyet yakalayarak toplumu hazıra ve kolaya alıştırdı. Kısa sürede yılların sorunları çözülüp hayal olan hizmetler millete kazandırıldı. Toplumu oluşturan bireyden, kurumlara her şeyi devletten ve kurumlarından bekleyen hazırcı bir toplum olduk.   Kimse hayat pahalılığının nedenleri, niçinlerini sağlıklı olarak düşünmüyor. Hayat pahalılığına, stokçuluğa, huzuru bozan olumsuzluklara İdeolojik saplantılarla bakmaktan öteye gidemiyor. Ahlaki değerleri eriyen toplumun genelinde hesaplaşma fırsatı kollanıyor.   Dövizdeki artışlar, hayat pahalılığı, enflasyon tek başına ne pandemiden, ne hammadde eksikliğinden, ne kuraklıktan, ne stokçuların aç gözlülüğünden, ne temel gıda maddelerine yapılan fahiş fiyatlardan, ne tedarikçilerden, ne spekülatörlerin spekülasyonlarından, ne vatandaşın tüketici bilincinin gelişmemesinden kaynaklanıyor. Bunlar ve bunlara benzer birçok şartın piyasada aynı anda ortaya çıkmasından kaynaklanıyor.   Batı toplumlarındaki tüketici şuuru öylesi gelişmiş bir seviyedeki, bir ürüne haksız zam yapıldı mı tüm tüketiciler sosyolojik, politik, ekonomik ve ideolojik düşüncelerini bir yana bırakarak aynı anda tüm tüketiciler o ürün satışına karşı şiddetli reaksiyon gösterip boykot ediyorlar. Batı toplumları sorunların çözümünde kamu otoritesine tüm paydaşlarıyla yardımcı olurlar.   Ülkemizde tüketici şuuru gelişmediği için, tüketici bilinçli olmadığı için, vatandaş haksız fiyat uygulamalarına karşı organize olamıyor. Marketlerin, stokçuların aç gözlülüğüne, stok ve kartel oluşturup soyguncu anlayışına karşı organize olamıyoruz.   Neden biliyor musunuz; toplum öyle kutuplaştırılmış, öyle ayrıştırılmış, fitne nefret öylesi bireylerin kalbini esir almış, tüketici soygun karşısında efsunlanmış, sessiz kalmaya direnç kazanmış, takım tutma hizipçiliğinden beter hal almış.   Bu gidişat bir yerde patlar. Market zincirleri kartelciler, gözü doymazlar aç gözlülüğün bedelini bir noktada öderler. “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir” deyimi misali marketlerin, stokçuların, kartelcilerin, doymak bilmeyen, kuldan utanmayıp Allahtan korkmayan ihtiraslarının sonunda vatandaşın “yağma reaksiyonuna” kadar gidebilir.   Bu duruma devlet kurumları sert yüzünü gösterse de uygulamada yalnız kalıyor. Vatandaş kendisini soyanlara karşı bir olup boykot yapamıyor. Birde muhalefeti oluşturan siyasi partilerimiz var ki bu fırsatı nasıl kendi lehimize kullanırız hevesiyle yangına tiner dökmeleri içler acısı vahim bir durum. Fahiş fiyatların, soyguncuların, kartelcilerin, döviz üzerinde ülke içinde spekülasyon yapanlara ses çıkarmadıkları gibi birde alkış tutuyorlar.   Türk toplumu ne yazık ki gelişmelere mantığı ile değil duygularıyla bakıyor. Hepimizin aynı gemide olduğumuzu unutuyoruz. Tüm ülke paydaşlarıyla tek kaybedeninin biz olduğumuz noktada bu soygunların hiç bir kazananı da olmaz.   Çip krizi bahanesiyle stokçuluğa soyunan otomotivciler araçları vatandaşlara fahiş fiyatlarla satmak için bin bir türlü hileye başvuruyor.   Kimi bayi paravan şirket kuruyor, kimisi araçları akrabasına satmış gibi gösterip ikinci el piyasasına sürüyor. Araç alımı sırasında kendi finans şirketleri ile yüksek faiz dayatan da var, aksesuar adı altında vatandaşı soyanda var.   Bayiiler, sıfır araçları üretici tarafından belirlenen liste fiyatının üzerinden satmamak için ikinci el piyasasına düşürüyor. Bunun için de çok sayıda yöntem var. Mesela; bazı bayiler, üretici markalardan aldıkları araçları kendi kurdukları ikinci el satış şirketine ikinci el adı altında fahiş fiyata satıyor, yani satışmış gibi gösteriyorlar.   Filo kiralama şirketleri de vurgun için izlenen başka bir yöntem. Bayiler filo kiralama şirketleri üzerine yüzlerce araç alıp sonra da çalışanlarını, akrabalarını ve yakınlarını bu vurguna alet ediyor. Bu şahıslara satış gösterilen daha sonra ikinci elden pazarlanıyor. Aracı liste fiyatından satan firmalar kredi yoluyla vatandaşı soyuyor.   Bayiler kendi finans şirketleri üzerinden vatandaşa kredi kullandırtıyor. Bu kredilerdeki faiz oranları banka faizlerinin çok üstünde oluyor.   Araca vatandaşın isteği dışında eklenen aksesuarlar da ayrı bir vurgun yöntemi. Bayiler araçta bulunmayan seramik kaplama, lastik- kaput koruma, jant koruma, çıta gibi ekler yapıyor. Mesela 300 bin lira liste fiyatı olan araca 50 bin TL’ye varan ikinci bir fatura çıkarılıyor. Vatandaş istemese de piyasada başka araç bulamadığı için bu faturayı almak mecburiyetinde kalıyor. Neredeyse hiçbir bayii liste fiyatı üzerinden satış yapmıyor.   Otomobil bayileri, aracı üretici firmanın belirlediği liste fiyatının üzerinde satarken de elden ödeme yoluna başvuruyor. Örneğin faturada 500 bin lira gözüken aracı 550 bin liraya satıyor, 50 bin liralık farkı da vergi dairelerinin tespit edemeyeceği yöntem olan elden parayı teslim alıyorlar. Tüm bunlara ek olarak vatandaş bayinin anlaştığı sigorta/kasko şirketleriyle çalışmaya zorlanıyor. Firmalar buradan da komisyon alıyor. Yedek parçada da ayrı bir vurgun var. Çoğu bayiinin aynı zamanda servisi var. Burada da orijinal yedek parçalar müşteriye liste fiyatının kat kat üstünde satılıyor.   Toplum olarak duyarsızlaşıyoruz. Milli ve manevi değerlerden gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Çalışmayı, paylaşmayı, hoşgörüyü sevmiyor yıkıcı eleştiriden besleniyoruz. Her şeyi devletten bekleyen kolay ve hızlı yoldan kazanmanın hakim olduğu bir anlayışın peşinden koşuyoruz. Ahlaklı, namuslu, sorumluluk sahibi şuurlu vatandaş ve işletmeleri tenzih ederim. Allahtan ülkemizde ABD Ve bazı batı ülkelerinde olduğu gibi vergi kaçırmanın vatan hainliği olduğunu kabul eden yasa yok...
YAZARIN DİĞER YAZILARI