Yargılama safahatları iki ana tema, iki ana başlık halinde özetlenebilir.
İlk safahat kamusal yargılamalar olup, devletin yetkili birimlerinin re´sen (kendiliğinden) müdahale etmek zorunda olduğu yargılama modelidir. Ceza Hukuku bu kapsamda yer alan bir yargılama alanı olup, şikayete tabi durumlar hariç nitelikli suçlar bakımından re´sen yetkili yargılama makamlarınca müdahil olunması gerekli olan bir alandır.
İkinci safahatta ise özel hukuk yargılamalarından yani taraflarca hazırlanma ilkesine tabi yargı alanı yer almaktadır.
Her iki yargılama modellerinde ortak özellik usul kuralları açısından karşımıza çıkmaktadır.
Ceza yargılamalarında 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu, Hukuk Yargılamalarında ise 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu davalarda, yapılan yargılamalarda usülün esastan önce gelmesi kuralı gereği öncelikli olarak başvurulan kanunlardır.
Hukukun yargılamalardaki tüm alanlarında öncelikle usul kurallarının yerine getirilip getirilmediği, usül hukuku kurallarına uyarlı ve kanun maddelerinde aranılan kıstaslara uygun dosya hazırlanıp sunulması zarurettir.
Dava dosyaları hazırlanırken hukuk yargılamaları kanununda belirtilen kıstaslara uygun hazırlık yapılmalı olayların, somut hadiselerin içeriği dilekçelerde tamamlanmak ile birlikte öncesinde doğru yargı koluna, doğru mahkemeye, doğru dilekçe ile müracaat etmek zorunludur.
Dilekçe içeriği özellikle hukuk davalarında oldukça teknik ve belirtilen emredici hukuk kurallarına uygun olmak zorundadır.
Her ne kadar hukuk davalarında ihtilafa konu olaylar doğru şekilde anlatılsa da, davanın ilgili mahkeme tarafından kabul edilebilmesi için;
- Kanunda tahdidi (sınırlandırıcı) içerikler ile belirlenmiş kurallara uygun sıralamaları belirlenmiş bir dava dilekçesi olması,
- Belirtilen her bir ihtilafta somut ispat varakaları/ deliller açıkça bildirilmiş olmalı (hukukta bu duruma somutlaştırma yükümlülüğü de denilmektedir)
- Bildirilen deliller, aynı zamanda dosyalara kanunun belirttiği zaman dilimine kadar bizzat sunulmalı,
- Gerekli gider avansı, delil avansları ve yargı harçları eksiksiz olarak yatırılmış olmalı ki;
- Dava dilekçeleri, dava dosyaları mahkemelerce kabul görsün.
Aksi takdirde dava içeriği hususunda haklı olunsa da şekli ve usulü gerekçelerin gereği gibi yerine getirilmemesi, verilen sürelerde usul eksiklerinin giderilmesi/tamamlanması, aksi takdirde esasa yönelik incelemelere girilmeden davaların usulden reddedileceği mahkemelerce davanın ilgili tarafına ihtar olunur.
Bu sebepler ile özel hukuk alanındaki (aile mahkemeleri davaları, asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemeleri, iş mahkemeleri vb. gibi mahkemelerin alanlarına giren ve bu mahkemelerce yargılamaları yapılan davalar) özel hukuk ihtilafları şekli ve teknik temeli bulunan yargılama özelliklerine tabidir.
Vatandaşlarımız genel bir mantık ile somut hadise haklılığını yeterli görmekte iken, beşeri hukuk kurallarının uygulama alanında en önemli etkenin yargılama esasına girilmeden usul kurallarının öncelikli olarak uygulanmasını zorunlu kılması vatandaşlarımızın zihinlerinde bir çelişki oluşturmaktadır.
Hukukun tekniği, uygulama metodu ve yargılama selametleri açısından HUKUKTA USÜLÜN ESASTAN ÖNCE GELDİĞİ gerçeğini vatandaşlarımız ile paylaşmalı ve bugüne kadar bu husustaki zihin karışıklığını gidermemiz gerektiği kanaati ile iş bu detaydaki yazımı takdirlerinize sundum.
Kalın sağlıcakla, saygılarımla?