Son yıllarda popülerliği hızla artan bir beslenme şekli, VEGAN beslenme. Bu durum aslında tercih eden kişi için bir yaşam tarzı da olmakta. Veganlığa geçişte, kimi hayvanlara karşı duyarlılığıyla öne çıkarken, kiminin de diyet amaçlı sağlık sebebiyle başlayıp yaşadığı yaşam tarzı. Toplumda vegan olunmalı, olunmamalı diye ayrılan gruplar olsa da her kişinin hayat tarzı, seçimi sorgulanmamalı. Ayrıca vegan beslenmenin sağlık açısından bariz faydalarıda bulunmakta. Pek çok hastalıkta diyet olarak kullanılması çok önemlidir. Ancak vegan beslenme, diyet ve tedavi sürecinde mi sadece uygulanmalı? Yoksa bir ömür devam ettirilmeli mi? Keza sağlık açısından pek çok faydası olmakla beraber, vegan beslenmenin gözle görülen ciddi riskleri de bulunmakta. Vegan tarz beslenenlerde en çok rastlanan eksiklikler, kalsiyum, B12, D vitamini eksikliği oluyor. Bunlar hayvansal ürünlerde fazlaca mevcut. Hayvansal ürün tüketilmediğinden, bunları tamamlamak için ciddi ve planlı beslenmek gerekmekte. Bunun gibi Vücudumuzun hücre oluşumu ve onarımı için doğru aminoasit karışımlarına da ihtiyacı vardır. Yine bunu da en kolay protein içeren et ve süt ürünlerinden alabiliriz. Vegan beslenenler protein ihtiyaçlarını protein tozlarıyla dengelemeye çalışmakta, bu tozların içerisinde bulunan gizli ya da sentetik şekerlerin, kan şekeri seviyesinin yükselmesine ve sonucunda da şeker hastalığına sebebiyet verdiği bilinmektedir. İnsanın doğa içerisinde yeri ve yaşam tarzı araştırılırken, doğa da yaşayan bazı canlıların etçil, bazılarının otçul, insanın ise hepçil olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Evet, biz hepçil canlılarız. Yani hem ot hem et tüketebilen ve buna ihtiyacı olan canlılarız. Bu anlaşıldıktan sonra kabullenilmesi gereken şey, bireylerin şahsi tercihleridir. Kimi insan tamamen etçildir ve hiç ot yemez. Aslında yiyebilir de tercih etmez. Tıpkı ot yiyip et yemeyi tercih etmeyenler gibi. Et yemeyi istemeyenlerin temelde daha sağlıklı beslenme, et tadını sevmeme, hayvanların kesilmesinin korkunç gelmesi, et yemenin maliyeti, çevrenin vegan oluşu gibi pek çok etken olmaktadır. Diğer tarafta sadece et tüketip hiç ot türü yemeyen azınlıkta bir grupta ta bulunmakta. Bu kişilerin bu tercihinin çoğunlukla aile kültürü ya da sebze tadını sevmemeleri olduğu görülmüştür. Ancak biz insanoğlu için doğadaki dengenin de bozulmadan devam edebilmesi esas olmalı. Herkes diyetindeki dengeyi sağlamalı, hayvansal ya da bitkisel besinlerden yeterli miktarda tüketmelidir. Çevrede baskıcı bir tutum bulunmuyorsa, yaşam tarzımızla ilgili alınacak kararlar önce bedenimizin ihtiyacı, doğanın dengesi daha sonra zevklerimize göre şekillenmesi kanaatindeyim. Veganlığa gelince asla eleştirilecek bir taraf değildir. Veganlık, faydaları yadsınamaz, insanın şahsi tercihiyle, iradesiyle oluşan ve saygı duyulması gereken bir yaşam tarzıdır.