?>

YARGIDA İÇTİHAT BİRLİĞİNİN SAĞLANMASININ ÖNEMİ?

AVUKAT EYÜP DEMİRER

6 yıl önce

Değerli okuyucular;          Hukuk, toplumun genel yararını sağlayıp korumak için konulan ve kamu gücü ile desteklenen kaide ve kanunların bütünüdür. Bu doğrultuda hukuk gerek vatandaşların biri biri ile olan ilişkilerini ve gerekse toplumun devlet ile olan ilişkilerini düzenlemektedir.          Hukuk kaideleri, yasama organı tarafından yapılan hukuki düzenlemeler gerek genel anlamda ve gerekse her bir vatandaşımızın bağlı olacağı standartları bilmelerine imkan verecek şekilde duyurulmalı, bilinebilir ve belirgin kurallar bütünü olmalıdır. Hiyerarşik anlamdaki düzen de korunmalı, toplumun tamamını kapsayacak ve toplumsal ihtiyaçlara gerçek manada çözüm getirecek sosyolojik altyapı da sağlanmalıdır.          Yaşanılan hukuki problemler öncelikle uzlaşma ve arabuluculuk hükümlerine tabi olması durumunda ilk çözüm metodu uzlaşma ve arabuluculuk kanalı ile aranmaktadır.          Uzlaşma ve arabuluculuk hükümlerine tabi olmakla beraber çözüm sağlanamayan ve uzlaşma ve arabuluculuk hükümleri dışında kalan tüm hukuki sorunlarda öncelikle Mahal Mahkemesi ( İlk Derece Mahkemesi yada Yerel Mahkeme ) nezdinde yargılama yapılarak bir karar verilir.          Verilen karar hukuki olarak kesinlik sınırında kalıyorsa İlk Derece Mahkemesinde karar kesinlik kazanır. Henüz kesinleşmemiş bulunan İlk Derece Mahkemeleri kararlarına karşı başvurulan kanun yollarına Olağan Kanun Yolları, Şekli manada kesinleşmiş kararlar aleyhine başvurulan kanun yollarına ise Olağanüstü Kanun Yollarıdenir.          İlk Derece Mahkemelerinden verilen kararlara karşı başvurulan olağan kanun yolları Usul Kanunlarımızda belirtilen şekli ile istinaf ve temyiz kanun yollarıdır.          Bu durum, bu haklar bireyler lehine denetim ihtiyacından doğmaktadır. Denetim ihtiyacı, Mahkeme kararlarının usul ve esas yönünden hukuka uygunluğunun kararı veren mahkemeden başka bir mahkeme tarafından denetlenerek , varsa eksikliklerin giderilmesi için taraflara tanınmış çağdaş bir hak ve başvuru imkanı olarak karşımıza çıkmaktadır.            Toplumun tüm hassasiyetleri dikkate alınarak kanun koyucu tarafından gerekli tüm kanuni düzenlemeler yapılsa da;          En iyi kanuni düzenlemeler kötü uygulayıcı elinde kötü sonuçla neticelenir iken, vasat kabul edilebilen kanuni düzenlemeler iyi uygulayıcılar elinde başarılı sonuçlara ulaşır.          Hangi alanda olursa olsun kanuni düzenlemeler hazırlanıp yasama organına sunulur iken en önemli detay hazırlanan kanunun toplumun her alanındaki ihtiyaçları karşılayabilmesi, toplumun biri birinden farklı yaşayan kültürel ve sosyal yapılarının her birisine hükmedebilmesidir. Bu düzenlemeler yapılır iken, toplumun birçok farklı bölgesinde farklı kültürel ve sosyal yapılara sahip vatandaşlarımız yaşıyor olsa da genel değerleri içeren kurallar ( din, ahlak,  gelenek- görenekler dahilinde oluşturulmuş ) toplumun her bir ferdinin ihtiyaçlarını giderip koruyacak düzeyde düzenleme altına alınmalıdır.          Yasal düzenlemelere ilişkin görüş ve önerilerimiz bu doğrultuda olmakla beraber, kanunların uygulanabilirliği ve yargıda verilen kararlarda içtihat birlikteliğinin oluşması da yukarıda belirttiğim hassasiyetler kadar önemli bir uygulama sorunudur.          Yargıda içtihat kavramı denilince; Hakim, hukuki bir sorunun çözümünde diğer kaynaklara başvurduğu halde sorunu çözemez ise benzer konularda daha önce verilmiş benzer yargı kararlarından yararlanabilir, buna da emsal Yargı Kararları ( İçtihatlar ) denilebilir, Yine; Mahkeme kararları ile oluşan hukuk ya da kanunlar hiyerarşisinde düzenleme bulunmayan bir hukuki ihtilaf var ise hakimin/ hukukçunun/uygulayıcının emsal kararlardan yararlanabildiği sonuç-görüş şeklinde aklımıza gelenlerdir.          Uygulamada denetim görevinin tabi sonucu olarak mevcut olan Yargıtay başta olmak üzere Anayasamızda belirtilen Yüksek Mahkemelerin verdiği emsal kararlar yargısal inanç ve içtihatları oluşturmaktadır.          Hukukçular olarak, benzer hukuki ihtilaflarda farklı uygulamalara gidilmesi, farklı sonuçlar çıkması mesleki olarak bizleri zor duruma soktuğu gibi, vatandaşlarımızın haklarının korunması açısından da farklı neticelerin ortaya çıkması sosyal manada bir kısım problemleri beraberinde getirmektedir.            Örneğin Yargıtay 9, 10, 22. Hukuk Dairesi Başkanlıkları uzun bir dönem yerelde İş Mahkemelerinden gelen işçi- işveren ihtilafları ve bir kısım Sosyal Güvenlik konulu davalarının denetimini yapmakla, temyiz incelemelerini sonuçlandırmakla görevli daireler idi. Ancak, yaptığımız araştırmalarda, benzer ihtilaflarda, her üç dairenin kararlarının bir kısmında farklı farklı kararlar verildiği, dairelerin aynı inceleme alanlarında görüşlerinin biri biri ile örtüşmediği şeklinde karşımıza çıkan gerçeklik uygulama ve yargıda birlik/ her ihtilafa benzer karar verilmesi beklentisi açısından sıkıntılı sonuçlar doğurmuştur.          Yüksek Mahkemeler nezdinde incelemeyi yapan dairelerin emsal bir kısım kararlarında bu sıkıntı yaşanabildiği gibi benzer sıkıntılar Yerel Mahkemeler nezdinde de yaşanabilmektedir. Bu durum mevzuatlarımızdaki düzenlemelerden de kaynaklanmakta, ceza tayin aralığı geniş tutulan yasal düzenlemeler takdir hakkı kullanımında bu sıkıntıya sebebiyet verebilmektedir.          Örneğin Türk Ceza Kanunumuzun 85. Maddesinde taksirli suçlara ilişkin olarak, geniş bir ceza tayin aralığına yer verilerek 2 yıldan 15 yıla kadar ceza verilebileceği hakkını uygulayıcıya / hakime tanımıştır. Tabi bu düzenlemedeki 13 yıllık hükme esas kılınabilinecek zaman aralığı, mahkûmiyete hükmedebilmek açısından oldukça geniş bir aralık bırakmaktadır. Farklı Mahkemelerde hükmedilen farklı ceza tayini kararları açısından belirttiğimiz problemler doğabilecektir. Yani emsal karar uygulaması hakkaniyete tevfikan ve yine yargıda içtihat birliği sağlaması açısından ciddi ehemmiyet arz etmektedir.            Hukuk açısından temel detaylar, toplumun sosyolojik ihtiyaçlarının en etkin şekilde tespit edilip topyekün yada kısmi düzenlemelerin ve veya değişikliklerin tüm bu veriler dahilinde yapılması zarureti olduğu gibi, yargının her alanında benzer ihtilaflarda benzer kararlara hükmedilmesi ve içtihat açısından da birliğin sağlanması olarak karşımıza çıkmaktadır?
YAZARIN DİĞER YAZILARI