?>

“YIKIM SÖZLEŞMESİNDE NİHAYET MUTLU SON”

-İstanbul sözleşmesini okumadan konuşmak, anlamadan yorumda bulunmak sorumluluk taşıyan her Türk vatandaşı için milli ve manevi bir görevdir.

Uğur YILDIRIM

4 yıl önce

-İstanbul sözleşmesini okumadan konuşmak, anlamadan yorumda bulunmak sorumluluk taşıyan her Türk vatandaşı için milli ve manevi bir görevdir. Sözleşmeyi okumadan yargıda bulunmak provokasyon ve manipülasyon peşinde koşanların ekmeğine yağ sürmektir.   -İstanbul sözleşmenin kadını koruyan maddeleri olduğu gibi; öyle maddeleri de var ki genç nesilleri, ahlaki değerleri, aile yapısını, dini değerleri, eşler arasındaki ilişkiyi zehirleyen maddeler ile sapkın fikirler aşılamaya çalıştığını, aile yapısını yok etmeyi amaçladığını da iyi etüt edip anlamak gerekir.   -İstanbul sözleşmesini bir kez olsun okumayan bir kişi bu konuda sağlıklı değerlendirme yapamaz. İdeolojik ve politik bakış ile LGBT gibi Türk toplumunun kültürel yapısını yok etmeye çalışan fonlanmış habis oluşumlar İstanbul sözleşmesinin saçtığı zehri görmez.   -6284 Sayılı Kanun şiddet görme ihtimalini, fiziksel şiddet ile bir görüyor. Hal böyleyken şiddetin uygulanmadığı bir durumda dahi şiddet gerçekleşmiş gibi emniyet birimlerini ve savcıları harekete geçirerek babayı, eşi, kardeşi polis refakati ile zorla evinden çıkartıp uzaklaştırıyor.   -Siz değerli okuyuculara soruyorum: İstanbul sözleşmesi ile gerçekleşen bu durum, kadını eşinden ne kadar iyi koruyabilir? Kadına bırakın şiddeti, el kaldırmayı, kem bir sözü dahi asla tasvip etmeyi doğru bilmiyorken; evinden polis zoruyla çıkartılıp dışarı atılan bir erkeğin nefretini, öfkesini hatta bu duruma yol açan erkek şiddetini İstanbul sözleşmesi mi engelleyecek?   -Kul hakkını, yaşama saygıyı, sevgiyi öğrenmeyen şiddet müsveddesi sözde adamlar İstanbul Sözleşmesinden mi çekinecek... Kadını erkek şiddetinden ancak ve ancak Kuran’ın Hakikatleri, İslam’ın ulvi yaşam öğretileri, şuurlu ebeveynler ile Türk toplumun yüksek ahlaki ve kültürel mirası korur.   -İstanbul sözleşmesindeki maddelerin arasına öyle sinsi maddeler serpilmiş ki; sözleşmedeki eşcinsel evliliklerin meşrulaştırılması, cinsiyet değişimi, eşcinsel evlilik yapanlara evlat edindirme çalışmaları gibi aile yapısını bitirme amacına hizmet ettiğini görmemek kabul edilemez...   -Feminist ve faşist zihniyetle hazırlanan eşcinsel evlilikleri kanunlaştırmayı amaçlayan İstanbul sözleşmenin iptal edilmesinde geç kalınmış olmasına rağmen iptal edilmesi millet adına hayırlı bir gelişmedir. Sözleşmede masum bir cümle vurgusuyla yer alan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” kavramı bugün Türkiye’de LGBT lobileri ile Türk aile ve ahlak yapısı yok edilmek istenmekteydi...   -İstanbul sözleşmesinin fitne eken maddeleri; LGBT lobileriyle toplumları Lut kavminin sapkınlıklarına özendiren, erkek ile erkeğin, kadın ile kadının sapkın evliliğine masumiyet yükleyen, çocukların dünyaya geldikten sonra cinsiyetlerini beğenmeyip cinsiyetini değiştirme önerisi sunan, yaratılışın gayesini inkar eden maddelerini görmemek gaflettir, dalalettir. Ve yaratılışın evrensel değerlerine isyandır...   -İslam ahlakının ve Türk toplumunun ulvi değerleri ile yetiştirilen bir erkekten daha iyi hayat arkadaşını, dünyada sürdürülebilir yaşam birlikteliği olan evlilik birliğini kim koruyup savunabilir.   -İstanbul sözleşmesindeki maddelerin arasına kurnazca gizlenmiş maddeler; çocukların genetik kodlarını yok etmeye hizmet ediyor. İstanbul sözleşmesi kadını yaşatmaz: Bilakis uygulamalarıyla erkeği kadına karşı kin ve nefrete sevk eden batı zihniyetinin bir oyunudur.   -İslam dininin hoşgörüsünü, kadına yüklediği değeri bilmeyen, İslam’ın değer ve hoşnutluğuyla yetişmeyen insanlar, İstanbul sözleşmesi ile terbiye edilemez, adamlığı öğrenemez...   -Bu yıkım ve fitne sözleşmesinden geçte olsa vazgeçilmesi birçok beklenti adına umut verici bir oldu...
YAZARIN DİĞER YAZILARI