Bu hafta şimdiki yeni kuşağın pek bilmediği ancak ben ve benden yukarı yaştakilerin görüp kullandığı “Yüklük” hakkında bir değerlendirmede bulunmak istiyorum.
Evlerde yorgan, yatak, yastık ve şilte gibi şeyleri koymaya yarayan; yerli ve büyük dolap ya da çeyizlik eşyaların kaldırıldığı “Yüklük” halen eski köy evlerinde kullanılmaktadır.
Şimdilerde sandıklı bazaya indirgenmeye çalışılan “Yüklük”, Anadolu ev kültürünün de ayrılmaz bir parçası olmuştur yıllarca.
Misafirler için yatak, yorgan ve yastık gibi çok sayıda eşyanın kaldırıldığı odalar da “Yüklük Odası” olarak adlandırılmaktadır.
Yüklük; Ege, Anadolu, Trakya ve Balkan Türk evlerinde görülebilirken; gömme dolap şeklinde taşınmaz olan “Yüklük”lere konak olarak edilen eski evlerde rastlanmaktadır.
Diplomat kimliğinin yanı sıra Anadolu Ajansı’nın kurucularından olan ve hayatının son yıllarında Anadolu Ajansı’nın yönetim kurulu başkanlığını da yapan ünlü edebiyatçılarımızdan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Osmanlı Devleti’nin çöküş döneminde, İstanbul’da Batılılaşma ile geleneksel değerlerin, kuşaklar arasında farklılaşan değer yargılarının, yaşam biçimlerinin çatışmasını irdeleyen romanı “Kiralık Konak”ta “Yüklük” konusunda, “Öbür yana dönüyor, kocaman bir yüklüğün kapısını açıyordum” ifadesini kullanmıştır.
Yazar ve Şair Cahit Zarifoğlu da, “İsteyerek” adlı şiirinde, “Yüklükten bana bir yorgan çıkardılar, Üstü mavi papatyalar, Bir dehlizden geçirip zirveye döşek attılar” diyerek yüklüğün ne için kullanıldığına işaret etmiştir.
Yüklük, şimdilerde belki de yavaş yavaş yerini baza ve benzeri dolaplara bıraksa da; halen “Yüllük” kullanan evler ve konaklar vardır.
Emekliliğim sonrası organik tarım yapmak üzere Kazdağları’nın eteklerindeki memleketimdeki kayınpederimden kalma köyümüzdeki evimizde de “Yüklük” kullanan biri olarak bu durumdan çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum.
Öyle ki, Allah ömür verirse önümüzdeki yaz tadilat yaparak bakıma alacağımız bu evde gömme olarak yapılan bu “Yüklükler” yine eskisi gibi kalacak ve gelecek nesillere ışık tutacak.
Sonuç olarak; şimdilerde baza ve başka dolapların yerini aldığı “Yüklük”lerin hangi şartlarda yaşandığının unutulmaması için gelecek nesillere de gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü; öz benliğini unutmayanlar daima başarılı olmuşlardır.
Bu duygu ve düşüncelerle siz değerli okurlarımı da hayatlarında başarılı olup gelecek nesillerimize aktarımda bulunan, bilgi ve birikimlerini ulaştıran bireyler olması dilek ve temennileriyle Allah’a emanet ediyor, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
Kalın sağlıcakla…