TUĞBA SARIKAYA
Eğitim Mil-Sen Genel Başkanı Kasım Kılıç, 28 Şubat postmodern darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Sivas’ta sendika üyeleri ve basın mensuplarıyla bir araya gelen Kılıç, “Bugün 28 Şubat’ın devam eden mağduriyetlerini ifade etmek üzere bulunmaktayız. Türkiye ne zaman ekonomik ve sosyal bir atak yapsa, eşitlik ve adaletin ışığında büyümeye başlasa siyaset kurumu etkisiz hale getirilmeye çalışılmış, milli irade vesayet altına alınmıştır. 1960’da, 1971’de, 1980’de ve 28 Şubat’ta şer odaklarının yapmaya çalıştığı buydu. 28 Şubat süreci Hakka tapan milletimizin İstiklal Marşı’nda ifade bulan inanç değerlerine ve insan haklarına, demokrasiye ve özgürlüğe karşı “dahilî ve haricî bedhahlar” tarafından açılan topyekün bir savaştı. O karanlık günlerde, düşünce ve ifade özgürlüğünün bayraktarlığını yapması gereken medya, irtica yaygaraları ile halka korku pompalama görevini üstlenmiş, “topyekûn savaş” manşetleri atmıştı. Ankara’da tanklar sokağa çıkarılmış, “demokrasiye balans ayarı” denilerek halkın seçtiği hükümet, ekonomideki başarılarına rağmen istifaya zorlanmıştı. Siyasi ve dini görüşü nedeniyle kişiler ayrımcı, dışlayıcı ve insan haklarına aykırı uygulamalara maruz kalmış, milyonlarca insanın hayatı karartılmıştı. BÇG faaliyetleri ve MGK bildirileri ile başörtüsü zulmü başta olmak üzere din özgürlüğüne yönelik ağır ihlaller yaşanmıştı. Darbenin siyasi yönü sık sık dile getirilirken, milletin çok büyük bir kesimine yönelik sosyal, ekonomik, psikolojik boyuttaki kıyımı yeterince gündeme getirilmedi. Halbuki darbeyi Amerika’dan gönderdikleri kriptolarla yönetenlerin esas maksadı milleti çok boyutlu ağır bir kıskaca alarak, halk ayaklanmasına varacak infialler oluşturmak ve ülkemizi bir Suriye, bir Irak gibi iç karışıklıklara düçar ederek, Büyük İsrail Projesi için hazır lokma haline getirmekti” dedi
EN BÜYÜK ŞİDDETİ KADINLAR GÖRDÜ
Kılıç, “Bu süreçte en büyük ayrımcılık ve şiddet kadınlara yönelik oldu. İkna odalarında nice kadın, darbeci zihinlerce dinî tercihleri hiçe sayılarak başörtülerini çıkarmaya zorlandı. Bu odalarda sözde ikna çabalarına, özünde ise ağır psikolojik travmalara maruz bırakılan kadınların çoğu başarıyla kazandıkları üniversitelerdeki eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kaldılar. Uygulanan kanunsuz başörtüsü yasağı ile kadınların çalışma hayatında dini kimlikleriyle var olmaları engellendi. Eldeki mevcut verilere göre, 1997-2003 tarihleri arasında 33 bin 271 öğretmen, kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçirmiş, 3 bin 527 öğretmenin görevine son verilmiş, 11 bin 890 öğretmene kılık-kıyafet ve fişlemeler nedeniyle disiplin cezası verilmiş, 4 bin 625 Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı istihbarat birimleri tarafından sözde irticayla ilişkilendirilerek fişlenmiş, yaklaşık 11 bin öğretmenin ise istifa etmek zorunda bırakılmıştır.”
sivas son dakika sivas ekspres, ekspres.com ekspres haberler ekspres son dakika
Editor : Haber Merkezi