Uğur YİĞİT
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının bitirilmesi için yürütülmekte olan çalışmalar hız kesmeden devam ederken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde enerjide farklı alanların açılacağına dair vermiş olduğu sinyal sonrası söz konusu enerji kaynağının toryum olduğu öne sürüldü. Türkiye toryum açısından adeta saklı bir hazineye sahip. Dünya toryum rezervi toplam bir milyon 780 bin ton. Bunun yaklaşık 790 bin ton rezervi ise ülkemizde. Şu ana kadar bulunan toryum rezervleriyle dünyanın en büyük rezervine sahip ülkeler listesine giren Türkiye’nin, gerekli reaktörleri geliştirmesi halinde, bağımsız çok büyük bir büyük enerji kaynağına kavuşması öngörülüyor.
OECD Nükleer Enerji Ajansı (NEA) ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (IAEA) verilerine göre dünya toryum rezervlerinde ilk sırayı 846 bin tonla Hindistan alıyor. Bu ülkeyi 790 bin tonla Türkiye, 606 bin tonla da Brezilya izliyor.
100 YILLIK ENERJİ İHTİYACINI KARŞILAYABİLİR
Toryum rezervinde yüzde 20'lik paya sahip olan Türkiye dünya sıralamasında 2. sırada yer alırken bu madenin en çok bulunduğu bölgeler ise Isparta ve Eskişehir olarak göze çarpıyor. Sadece Isparta'daki 20 bin ton üzerindeki toryum rezervi, Türkiye'nin 100 yıl boyunca enerji ihtiyacını karşılayabilme gücüne sahip. Bu bölge haricinde, toryum yatakları tespit edilen alanlar arasında Sivas’ın yanı sıra Malatya-Hekimhan-Kuluncak, Kayseri-Felahiye, Diyarbakır ve Burdur-Çanaklı sahalarında daha ayrıntılı arama çalışmalarının yapılması sonucunda, toryum rezervinin artacağı tahmin ediliyor.
SİVAS TORYUM YÖNÜNDEN ZENGİN
Zira; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Dünyada ve Türkiye’de Uranyum ve Toryum” adlı çalışmada; Sivas’ta toryum yataklarının tespit edildiğine dikkat çekiliyor. Fizibilite Etütleri Daire Başkanlığı tarafından 2017 Eylül ayında duyurulan çalışmada; “Ülkemizin toryum rezervi için MTA tarafından yapılan araştırmalar sonucunda, Eskişehir’e bağlı Sivrihisar ilçesinin kuzey batısında, Kızılcaören, Karkın ve Okçu köyleri arasında yer alan 15 km2’lik bir sahada, toryumun yanı sıra nadir toprak elementleri, barit ve fluorit içeren karmaşık yapılı yataklara rastlanmıştır. 1977 yılında hazırlanan rapora göre söz konusu bölgedeki cevherin ortalama tenörü yüzde 0,21 ThO2, toplam rezerv yaklaşık 374.000 ton ThO2 olarak belirlenmiştir. Bölgede toryum, monazit ve torobastnazit minerallerinin kafes yapısında yer almaktadır. Tenör bazı örneklerde yüzde 3′e kadar çıksa da yatağın ortalama tenörü yüzde 0,2′dir. Bu bölge haricinde, toryum yatakları tespit edilmiş olan Malatya-Hekimhan-Kuluncak, Kayseri-Felâhiye, Sivas, Diyarbakır ve Burdur-Çanaklı sahalarında daha ayrıntılı arama çalışmalarının yapılması sonucunda, ülkemizin toryum rezervinin artacağı tahmin edilmektedir. Bulunan ve araştırılmakta olan toryum yatakları ile Türkiye’nin, dünyanın en büyük toryum rezervine sahip ülkelerden biri konumunda olduğu söylenebilir. Teknolojik sorunların çözülebilmesi şartıyla, Türkiye, nükleer enerji hammaddesi olan toryum açısından önemli bir potansiyele sahiptir ve zenginlik sınıflandırmasında toryum madenimiz çok zengin madenler sınıfında bulunmaktadır. Dünya maden potansiyeli içerisinde ülkemizin payına bakıldığında ise, toryum madeninde önemli miktarda rezerve sahip olduğumuz görülmekte ve rekabet gücümüzün yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Ancak ortalama tenörün düşüklüğü yüzde 0,2) ve rezervin yapısının karmaşık olması, toryumun tek başına ekonomik olarak çıkarılabilirliğini güçleştirmektedir” ifadelerine yer verilmektedir.
TORYUM NEDİR?
İlk kez 1828 yılında İsveçli Kimyager Jöns Jacob Berzelius tarafından keşfedilmiş olan toryum, Kimya biliminde ‘Th’ simgesi ile gösterilmektedir. Norveçli mineralog Hans Morten Thrane Esmark’tan Norveç Lovo Adası’ndan elde edilmekte olan siyah bir mineral temin eden Berzelius, yüzde 60 toryum barındıran bu minerali bazı işlemlerden geçirerek Demir, Kurşun, Manganez, Uranyum ve Kalay gibi maddelerden izole ederek saf bir şekilde elde etmeyi başarmıştır. 90 atom numarasına sahip olan toryumun atom ağırlığı yaklaşık olarak 232 g/mol, 11, 7 g/ml yoğunluğundadır. 1755 OC’de erimekte olan toryum, kurşun renginde, havada bozulmayan ve atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir elementtir. Geleceğin enerji kaynaklarından biri olmakla birlikte yeni nesil nükleer santrallerin en temiz yakıtı olarak tanımlanmaktadır.
TORYUM ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Ortalama 60 farklı minerali içinde barındıran toryumun esas bileşeni torit, torianitin ve bastnazittir. Uranyum, Kurşun, Maganez, Kalay, Alüminyum, Magnezyum, Sodyum ve Demir gibi çok sayıda maddeyi de bileşiğinde bulundurmaktadır. Erime noktası 1750 santigrat derecedir. Kaynama noktası ise 4000 santigrat derecedir. Korozyona karşı oldukça dayanıklıdır. Suda çözünemez. Oda sıcaklığında dengeli bir şekilde kalırken, toz halinde olması durumunda kolay bir şekilde yanmaktadır, bu da thO32 şekline bürünmesine neden olmaktadır. Periyodik tablonun 3-B grubunda yer almaktadır. Gümüşî beyaz ve kurşun rengindedir. Saflaştırıldığında çelik ve alüminyum görünümüne sahip olmaktadır. Tel ve levha haline getirilebilir. Havadan etkilenmemekte fakat hidroklorik asitten etkilenmektedir. Akkor kıvılcım çıkararak oksitlenmektedir. Sıcakta halojenler, hidrojen, azot ve kükürtle bileşikler oluşturmaktadır. Parlaklığını birkaç ay koruyabilir. Havada ısıtılması durumunda tutularak beyaz bir ışık saçmaktadır.
TORYUM NERELERDE KULLANILIR?
Teknolojinin ilerlemesi, radyoaktif bir madde olan toryumun kullanım alanlarının da genişlemesini sağlamaktadır. Savaş uçağı motoru, füzeler, yüksek çözünürlüklü kamera mercekleri, uzay araçları, elektronik cihazlar, yüksek ısıya dayanıklı potalar, lüks lamba gömlekleri, flaman kaplamaları, bilimsel alet mercekleri ve çok sayıda kimyasal işlem gerektiren alanlarda toryumdan faydalanılabilmektedir. Doğada saf halde bulunamaması nedeniyle diğer maddelerden ayrıştırma ve fizibilite açısından pahalı olması, kullanım alanını daraltmaktadır. Önemli bir atom enerjisi kaynağı olan toryum, nükleer reaktörler açısından uranyuma oranla daha temiz bir kaynaktır. Yakıt döngüsünde uranyumdan daha az Plütonyum ve Trans Uranyum elementlerini sağlamaktadır. Bu da geleceğin nükleer yakıt kaynağı olarak bilimsel çevrelerde kabul edilmesini sağlamaktadır. Teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte Ar-Ge çalışmaları, toryumun kullanım alanlarının artması ve ticari olarak daha ekonomik bir şekilde üretilmesi için çalışmalara hızla devam edilmektedir.
Editor : Haberpanelim