Uğur YİĞİT
Kangal´a 13 kilometre uzaklıktaki, 37 derece sıcaklıkta yaşayabilen genetiğe sahip dünyadaki tek tür balıkların olduğu, suyuyla sedef ve egzama hastalığının tedavisi için tercih edilen 103 yıllık geçmişe sahip Balıklı Kaplıca, yaz kış misafirlerini ağırlıyor. Türkiye´nin birçok yerinden ve yurt dışından gelen sedef hastaları dünyadaki tek doğal tedavi merkezinde şifa arıyor. En az 21 gün konaklayarak, selenyumlu sudaki ´doktor balıklar´ sayesinde şifa bulan hastalar, kaplıcayı herkese tavsiye ediyor. Kaplıcaya tatilini geçirmek ve günübirlik ziyaret etmek için de normal dönemlerde binlerce kişi geliyor. Ancak tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle son dönemde kaplıca 3 ay kapalı kaldı. Normalleşme sürecine girilmesinin ardından yeniden açılan kaplıcada tüm önlemler alınmaya başlandı. Dezenfektan işlemlerinin ardından kaplıcada bulunan ve ´doktor´ diye adlandırılan balıklarla tedavi işlemine yeniden başlandı. Balıklar, sağlıklarına kavuşmak için gelen konukları tedavide kullanılıyor. Havuzlara ziyaretçiler maskelerle ve sosyal mesafeye dikkat edilerek alınıyor.
´BURAYA RAHATÇA GELEBİLİR´
Türkiye Kaplıcalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Kangal Balıklı Kaplıca İşletme Sahibi Fuat Ünsal, "Böyle bir kaplıca dünyada yoktur. Pandemi olayından sonra kaplıcamız 3 aya yakın kapalı kaldı. Fakat şu anda açıldık. Tüm hijyen kurallarına uyuyoruz. Hastalarımızda yavaş yavaş gelmeye başladı. Herkes buraya rahatça gelebilir. Burası rahat, misafirperver ve güvenli bir yerdir. Biz her türlü önlemimizi aldık. Biz egzama ve sedef hastalarını her zaman gelebilirler. Yaz ve kış açığız. Hiçbir sıkıntımız yoktur. Kaplıcamız hazır, dünyanın en güzel suyuna en güzel yerine gelebilirler" dedi.
´İLAÇSIZ VE YAN ETKİSİZ BİR TEDAVİ İMKANI SUNUYOR´
Uzun yıllardır kaplıca da hemşirelik yapan Emel Kılıçer, "Kaplıcamız başta sedef ve egzama tedavi merkezi olmak üzere dünyada tek doğal tedavi merkezidir. Dünyada eşi benzeri olmayan hastalara tedavi şekli sunmaktadır. Kaplıcamızda dünyaya kendilerini doktor balıklar olarak tanıtmış balıklarımız vardır. Bu balıklarımız vücuttaki ölü derileri yemekle meşgullerdir. Vücuttaki ölü deriyi yedikten sonra kaplıcamızdaki suyumuza bırakmaktadırlar. Kaplıcamızdaki suyumuzda yine dünyada nadir bulunan selenyum elementine sahiptir. Bu selenyum elementi de yüksek oranda kaplıca suyumuzda vardır. Selenyum elementi de cildi onarma ve yenileme özelliğine sahiptir. Aslında kaplıcamız suyu, balığı, güneşi, yeşili ile bütüncül bir tedavi imkanı sunuyor. Şu anda kaplıcamızdaki hastalarımızdan yüzde 95 oranında bir sonuç almaktayız. Kesinlikle ilaçsız ve yan etkisiz bir tedavi imkanı sunmaktadır. Balıklarımız ölü derileri yiyerek hem cildi yenilemekte hem de kendi besin ihtiyacını karşılamış olmaktadır. Buraya dünyanın her yerinden gelen insanlar burada tedavi olmaktadır. Yurt dışından daha çok hastamız gelmektedir" diye konuştu.
Koronavirüs sonrası kaplıca genelinde çok sıkı çalışmalar yapıldığını aktaran Kılıçer, "İlk başta otelimizin her köşesinde dezenfektan bulundurduk. Maske kullanımlarında ve havuz içerisinde sosyal mesafe kurallarına uymaları konusunda uyarıyoruz. Şu anda tüm tedbirlerimizi alarak başladık. Kesinlikle hiçbir şekilde risk faktörü olmadan çalışmalara başladık. Şu anda hastalarımızda yavaş yavaş gelmeye başladı ve tedavilerini oluyorlar" dedi.
Editor : Haberpanelim