Hatice KOYUNCU YİĞİT
Doç. Dr. Nilüfer Tuğut 1977’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 8 Mart’ın “Kadın Hakları, Uluslararası Barış Günü” olarak kabul edildiğini, bu kapsamda bir slogan ve bir tema belirlediğini ve bu yılki dünya kadınlar günü sloganının “Sürdürülebilir Bir Yarın İçin Bugün Cinsiyet Eşitliği” olduğunu belirtti.
Bu yılın teması ile de iklim değişikliğine ve iklim krizi eylem planına dikkat çekildiğini anlatan Tuğut, iklim değişikliğinin özellikle kadınlar ve kız çocuklarını etkilediğini, iklim krizi mücadelesinde kadınların baş aktör olması gerekliliğine vurgu yapıldığını ifade etti.
İklim değişikliği ve beraberinde yaşanan olayların tüm insanların sağlığını etkilediğini söyleyen Tuğut, ”Ancak yaşlı, çocuk ve kadın gibi bazı gruplar iklim değişimine karşı daha hassas gruplardır. Kadınlar, intrauterin dönemden yaşlılığa kadar tüm yaşam dönemlerinde farklı şekillerde iklim değişikliğinden etkilenmekledir. Örneğin daha anne karnındayken gebelik sırasında yaşanan ısı artışı ile artan vektörel hastalıklar bebeklerin erken ya da anomalili doğmasına, üreme çağında hava kirliliği nedeni ile üreme döngüsünde değişimler yaşamasına, kısırlık ile karşı karşıya kalmasına ve menopoz döneminde aşırı sıcak hava dalgaları sonucu vazomolor semptomlarında artış olmasına yol açabiliyor.” dedi.
İklim değişikliğini yavaşlatmanın kadınların elinde olduğunu kaydeden ve yemek pişirme, yanan mumlar veya ateşler, yayıcı uçucu yağlar, temizlik ürünleri, saç spreyleri, aerosol oda temizleyicileri, deodorantların iç mekânı kirlettiğini değinen Doç. Dr. Tuğut, “Bunlara en çok maruz kalanlar yine kadınlardır. Ev içi havalandırmada kapı ve pencerelerin açılması dış mekân kirleticilerin içeriye girmesine de neden olmaktadır. Soluduğumuz havada, tüm o tatlı oksijenle birlikle solunum sistemimize giren pek çok zararlı minik parçacıklar bulunmaktadır. O yüzden iç mekân kirleticilerini daha az kullanalım.” şeklinde konuştu.
Editor : Haberpanelim