HABER MERKEZİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM grup toplantısında konuştu.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Türkiye Yüzyılı'nın inşası için gece gündüz demeden çalışan, koşan, koşturan tüm kardeşlerime şahsım ve partim adına selamlarımı iletiyorum. 7 güzel adamdan biri merhum Erdem Beyazıt duygularımıza ne güzel tercüman oluyor, Müslüman yürekler bilirim daha, kızdımı cehennem kesilir, sevdimi cennet. Eller bilirim haşin, hoyrat, mert. Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır. Her kırışığı sorulacak hesabı, her çizgisi tarihden bir yaprağı anlatır. Evet yine sizlerin vasıtasıyla alınlarındaki her kırışık zalimlerden sorulacak bir hesabı anlatan Filistinli kardeşlerimi, Gazze'nin mazlum ve mağrur insanlarını en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum.
Gazzeli kardeşlerimiz 7 Ekim'den beri insanlık tarihinin en kalleş, en menfur saldırılarına maruz kaldılar. Camileri bombalandı, okulları harabeye çevrildi, hastaneleri yerle yeksan edildi, sığındıkları mülteci kampları bilinçli şekilde hedef alındı. Göç eden sivillerin üzerine yollarda bombalar yağdırıldı. Anaların öpüp koklamaya kıyamadığı sabiler hunharca katledildi. Babalara gözü gibi sakındıkları yavrularının parçalarını toplattılar. Gıdasını, yakıtını, ilacını, ekmeğini, elektriğini, suyunu, iletişimini kesip 360 kilometrelik açık hava hapishanesine sıkıştırdıkları 2,3 milyon insana adeta soykırım uyguladılar.
Tüm dünyanın gözü önünde 50 gün boyunca Gazze'yi yaktılar yıktılar. İnsanlık tarihine kara birer leke olarak geçen her türlü zulmü yaptılar. Gazze'deki İsrail zulmüne maruz kalanlar 7 Ekim'den beri yaşadıkları tam bir cehennem. Bu ifadeyle tarif ediyor şair. Yüzde 70'ten fazlası kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 16 bin Gazzeli kardeşimiz İsrail'in saldırıları sonucunda şehit oldu. 35 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz yaralandı. Şehitlerin her birini rahmetle yad ediyor, yaralılara Allah'tan acil şifalar niyaz ediyorum.
Gazze'deki binaların 3'te 2'si yıkıldı veya tahrip oldu, ya da kullanılamaz hale geldi. Gazze'deki sağlık ve eğitim alt yapısı tamamen çökmüş durumda. Gazze'de son asrın en büyük mezalimlerinden birini yapan Netanyahu adını tarihe şimdiden "Gazze kasabı" olarak yazdırmıştır. Bu kara leke sadece Netanyahu'nun değil ona koşulsuz destek veren herkesin alnına yapışmıştır. Bu utanç lekesi hiçbir zaman temizlenmeyecektir. Gazze'de işlenen insanlık ve savaş suçlarını da bir ikisi hariç Batılı ülkelerin tepkisizliğini de asla unutmayacağız. İsrail yönetiminin insanlık vicdanı yanında uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için mevcut tüm yolları deneyeceğiz.
Türkiye olarak tarih boyunca olduğu gibi bugün de tüm inkanlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanındayız. Uluslararası temaslarımızın ilk ve en önemli konusu Gazze'deki savaştır. Son olarak Cezayir seyahatimizde Cumhurbaşkanı Tebbun ile ardından hafta sonu ülkemizi ziyaret eden Lübnan Başbakanı Sayın Mikati ile bu meseleyi tüm yönleriyle konuştuk. İspanya Başkanı Sayın Sanchez ile telefon görüşmemizde Gazze'yi ele aldık. Bu konudaki dik ve dirayetli duruşu için İspanya'yı tebrik ediyorum.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres ile yaptığımız telefon görüşmesinin gündemi Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı insani dramdı. Yarın Birleşik Arap Emirlikleri'ne gidiyoruz. Dubai ziyaretimizde iklim konularıyla birlikte Gazze'yi de ele alacak, Gazze halkı için neler yapabileceğimizi değerlendireceğiz. Gazze için temas trafiğimizi yoğunlaştırarak sürdüreceğiz. Cuma günü başlayan esir takaslarını ve insani arayı akan kanın bir nebze durdurulması bakımından müspet bir gelişme olarak görüyoruz. Mutabakatın tesisine katkı veren tüm kardeş ülkelere teşekkür ediyoruz.
Gazze'nin ihtiyaç duyduğu malzemelerin bir kısımının bölgeye ulaştırılmasından memnuniyet duyuyoruz. Ancak içeriye girmesine izin verilen yardım miktarı Gazze halkının asgari ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Netanyahu yönetiminden gelen açıklamalar insanı aranın kalıcı ateşkese tahfil edilmesi yönündeki umutlarımızı azaltmaktadır. İsrail kamuoyu nezdinde iyice köşeye sıkışan Netanyahu'nun siyasi ömrünü uzatmak için daha çok kan dökmesinin, daha fazla can almasının önüne mutlaka geçilmelidir. Netanyahu, Gazze'de işlediği cinayetlerle antisimitizmi körükleyerek İsrail halkı ile birlikte tüm Yahudilerin güvenliğini tehlikeye atıyor. Dünyada antisimitizm ile birlikte İslam düşmanlığı da yükseliyor.
Batılı liderlerin Hamas bahanesi ile Filistinlileri şeytanlaştıran sorumsuz söylemlerinin bedelini ise bu ülkelerde yaşayan göçmenler ödüyor. Pazar günü ABD'de üç Filistinli öğrenciye yönelik menfur saldırı bunun son örneğini teşkil etti. Çoğu zaman fanatik denilerek, akli dengesi bozuk denilerek veya aşırı sağcı denilerek önemsizleştirilmeye çalışılan bu teröristlerle mücadelede Batılı devletlerin isteksiz davrandığını biliyoruz. Gazze krizinin başından beri sergiledikleri çifte standart Müslümanlara yönelik nefret suçlarının cezasız kalmasında kanuni boşluklardan ziyade başka senaryoların devreye girdiğine işaret ediliyor. Kur'an-ı Kerim'i yakan menfurlara fikir özgürlüğü, bu kılıf altında gösterilen musamakar tavır kesinlikle iyi niyetli değildir. Anlaşılan geçmişte Musevilere ve Romanlara yapıldığı gibi bugün de bir Müslüman sorunu icat edilmeye çalışılmaktadır. Çoğu Avrupa'da olmak üzere 7 milyon insanı yurt dışında yaşayan bir ülke olarak tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Tek bir vatandaşımızın dahi burnunun kanamasına izin vermeyeceğiz.
Gözü dönmüş Netanyahu bu gerçeğe rağmen insani aranın çatışmaların sona erdirilmesine yardımcı olmasını temenni ediyoruz. Gazzeli kardeşlerimize yönelik insani yardımlarımız devam ediyor. Bugüne kadar Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği içinde 12 uçak ve bir gemi dolusu yardım malzemesini El Ariş'e sevk ettik. Toplam 1500 ton insani yardım malzemesi taşıyan ikinci gemimiz bugün yola çıkıyor. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye'ye intikalini sağlayarak tedavileri ile ilgileniyoruz. Gazze'de kuracağımız Sahra hastanelerinin yer tespit çalışmaları yapılıyor. Gazze'deki vatandaşlarımızın tahliyesini de büyük ölçüde tamamladık. İnşallah bundan sonra da girişimlerimiz çok boyutlu olarak sürecektir. Rehinelerin salıverilmesi ve ateşkesin kalıcı hale gelmesi için temaslarımıza hız vereceğiz.
Türkiye, devleti ve milleti ile Filistinli kardeşlerinin yanındadır. 29 Kasım Filistin halkı ile uluslararası dayanışma günü vesilesiyle bir kez daha bölgemize barış ve huzurun ancak 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla mümkün olduğunu hatırlatmak istiyorum.
7 Ekim'den bu yana Gazze krizi gündemimizdeki ilk konu olmakla birlikte ülkemize, milletimize ve partimize dair hususları da ihmal etmiyoruz. Son grup toplantımızın ardından gerçekleştirdiğimiz Almanya ve Cezayir ziyaretlerinde muhataplarımızla ikili ticari, beşeri, siyasi ve savunma konularını etraflıca ele aldık. Almanya ile 50 milyar dolar seviyesinde olan ikili ticaretimizi kısa sürede 60 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Cezayir ile bu sene 6 milyar doları bulacak ticaret hacmimizi ise inşallah 10 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz. Önceki gün Maldivler Cumhurbaşkanını bu ülkeden devlet başkanı düzeyinde bir ilki teşkil eden ziyareti vesilesiyle Ankara'da ağırladık. Maldivler ile de turizm, savunma ve ekonomik iş birliğimizi geliştireceğiz.
Dış politikada dostlarımızın sayısını artırma, hasımlarımızın sayısını azaltma stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Buradaki çizgimiz gayet açıktır biz diplomasiyi bir taraftan kaybettiği diğer tarafın kazandığı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz. Diplomasi her iki tarafında makul bir çizgide buluşarak kazançlı çıktığı kazan-kazan ilkesinin hayat bulduğu önemli bir imkandır. Ülkeler arasında anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların olması gayet doğaldır. Aslolan bu ayrılıkları kör düğüme dönüşmeden çözme iradesidir. İşte biz buna sahibiz. Oturup konuştuğumuzda özellikle komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız.
7 Aralık'ta yapmayı planladığımız Yunanistan ziyaretine de yaklaşımımız bu yöndedir. Komşumuz Yunanistan ile ihtilaflarımız dün de vardı yarın da olacak. Aynı şekilde bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak. Ama bu gerçek aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmiyor. Karşılıklı güven esasına dayalı olarak iş birliğimizi geliştirebileceğimiz pek çok başlık vardır. Ziyaretimizde bunlara odaklanma niyetindeyiz. Yunanistan seyahatimizin şimdiden ülkelerimiz arasında yen bir sayfanın açılmasına vesile olmasını diliyorum.
Türkiye inovasyon haftası kapsamında iştirak ettiğimiz inovaLig ödül töreninde ülkemizin yenilikçilik ekosisteminin ulaştığı seviyeyi bizzat görme fırsatı bulduk. Çeşitli kategorilerde ödül alan şirketlerimizi buradan bir kez daha tebrik ediyorum. Türk özel sektörü ile inanın ne kadar gurur duysak azdır. Muhalefetin ve ülkemizdeki mandacı ekonomistlerin sürekli karamsarlık zerkeden propagandalarına rağmen hamdolsun firmalarımız dünya çapında başarılara imza atıyor. Bilhassa savunma ve bilişim alanında faaliyet gösteren şirketlerimiz inovasyon konusunda diğer firmalarımıza da ilham kaynağı oluyor. Devletimizin teşvikleri sayesinde tüm Türkiye sathında adeta bir ihracat ve üretim seferberliği yaşanıyor. Küresel ekonomideki zorluklara, bölgemizdeki patlak veren krizlere, 6 Şubat depremlerinin olumsuz etkilerine rağmen yakaladığımız bu ivmeyi çok değerli bulduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Bu iklimin güçlenmesi için iş dünyamıza her türlü desteği sağlıyoruz.
Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve inovasyon odaklı çalışan her girişimcimizin yanındayız. Geçen hafta Merkez Bankamız bu amaçla önemli bir karar aldı. Yeni yatırım taahhütlü avans kredisi programına yıllık 100 milyar Türk lirası limit tahsis edildi. Program kapsamında 3 yıl boyunca toplam 300 milyar lira limit ayrılacak. Böylece yatırımcılar çok uygun koşullarda finansmana erişim imkanı elde edecekler. Ayrıca ihracatçılarımız için günlük reeskont kredi limitlerini 10 kat artırarak 3 milyar lira seviyesine çıkardık.
Her iki kararın başta ihracatçılarımız olmak üzere özel sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Merkez Bankası brüt rezervlerimizin eylül 2014'ten bu yana ilk kez 134,5 milyar dolara çıktığının müjdesini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Sadece bunlarla yetinmiyoruz Meclis'e sunduğumuz yeni kanun teklifinde ihracatın desteklenmesinden döviz kıskandırıcı işlerin teşvikine kadar pek çok düzenleme yer alıyor. Yurt dışında şirket kurmuş müteşebbislerimizin buralardan kazandıklarını ülkemize getirmelerini teşvik eden yeni düzenlemeleri devreye alacağız.
Editor : Haberpanelim